15 Aralık 2020

APOLLON'DAN HALE'YE, HALE'DEN REKS'E, REKS'DEN REXX'E, VEEE!!!

25 yıldır yaşadığım son 15 yılı epeyce dertli haldeki bir sokağın köşesinde var olmasından bile keyif aldığım 10 aydır zaten kapalı halde olan Rexx Sineması'nın çevresinin alimunyumla kaplanması üzerine ilk paylaşımları yapanlardan biri oldum. Sonuçta akraba gibi olduğum bir sinemadır Rexx... İşletmecileri Reks olan adını Rexx yaptığından beri kızgın olsam da, daha bu sokağın sakini olmadığım yıllarda da seyircisiydim bu sinemanın... 

Uzun yılar önce sinemanın önüne konulan ancak pek de sahip çıkılmadığı için, sokağı sarmış sprey boyalı gençlerce her tarafı sürekli boyanan zavallı Afife Jale büstünün temizlenmesi için de elimden geleni yapmıştım. İki ayrı yazı ve bir kitabımın içine giren Afife Jale yazısı ardından temizlenmiş hali bir süre ortadan yok olan bu zavallı büst sonra yeniden konmuştu.


Şu anda da alüminyumun dışında öylece sahipsiz ve yapayalnız halde çevresine bakıyo, tıpkı bu sinemanın yüzyıl öncesinde yerinde bulunan Apollon Tiyatrosunda 1920 yılının 13 Nisan'ında sahneye çıkan ilk müslüman Türk kadın oyuncusu olan Afife Jale'nin akıl hastanesinden henüz 39 yaşındayken yapayalnız biten hüzünlü öyküsü gibi... 

Bazı kaynaklarda bu tarih 1922, bazılarında ise 1919 olarak veriliyor, ama doğru tarih 1920 gibi duruyor, ne yazık ki tarihimize iyi sahip çıkamadığımız için, pek çok tarihi bilgi de bu durumla karşılarız bu coğrafyada... 1997 yılından bu yana Afife Jale adına Tiyatro Ödülleri verilmesi de ne yazık ki bu talihsiz oyuncunun ruhundaki o derin yalnızlığı yok edemedi bence…

Afife Jale hakkında da biraz bilgi verelim… Hidayet Bey ile Methiye Hanım'ın kızı olarak 1902'de Kadıköy'de dünyaya gelen sanatçı, İstanbul Kız Sanayi Mektebi'nde eğitim gördü. Afife Jale, 1918'de Darülbedayi'nin açtığı tiyatro kursları sınavını kazandı. 

Müslüman kadınların sahneye çıkmasının yasak olduğu dönemde, sadece kadınlara özel gösterilerde oynamak kaydıyla Darülbedayi bünyesine alınan beş Müslüman kadından biri oldu. Diğer hanımlardan üçü kursu bırakırken, Refika Hanım suflör, Afife Jale ise "mülazim artistlik" (stajyer oyuncu) kadrosunda yer aldı. Sanatçı, 1920 yılına kadar oyunların provalarına katıldı, fakat sahneye çıkamadı.

Yukarda bahsettiğimiz 13 Nisan 1920 tarihinde, Apollon Tiyatrosunda sahnelenen Hüseyin Suat'ın "Yamalar" oyununda rol alarak, sahneye çıkan ilk Müslüman Türk kadını oldu. "Jale" takma adıyla sahne alan ve oyunda "Emel" rolünü canlandıran Afife Hanım, o günden sonra Afife Jale olarak anıldı. İkinci oyunu “Tatlı Sır” ve üçüncü piyesi "Odalık" oynanırken tiyatronun polis tarafından basılması üzerine, kaçmak zorunda kalan Afife Jale, Dahiliye Nezareti'nin Müslüman kadınların kesinlikle sahneye çıkamayacaklarına dair bildirisinin ardından işten çıkarıldı.

Bu dönemde, maddi ve manevi bunalım yaşayan sanatçının, şiddetli baş ağrılarını doktorunun morfinle tedavi etmesi üzerine uyuşturucu bağımlısı oldu. Mustafa Kemal Atatürk, 1923 yılında Türk kadınının sahneye çıkma yasağını ortadan kaldırınca, Afife Jale özgür bir şekilde oyunculuk yapmaya başladı. Jale, bu gelişmenin ardından turnelere çıkarak birçok tiyatroda rol aldı.

Hafız Burhan konserinde tanıştığı ünlü ses sanatçısı Selahattin Pınar ile 1929'da evlendi. "Nereden Sevdim O Zalim Kadını" adlı eserin bestesinin de sahibi olan Pınar, eşi için birçok beste yaptı. Jale, morfin bağımlılığı yüzünden tiyatroyu bırakmak zorunda kaldı, 1935'te ise eşinden ayrıldı. Selahattin Pınar’dan ayrıldıktan sonra sancılı bir sürecin içine giren Afife Jale, sokaklarda yatıp aşevlerinde karnını doyurup sefalet içinde yaşamak zorunda kaldı.

Son yıllarını Darülbedayi'deki dostlarının yardımıyla yatırıldığı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde geçirdi. 39 yaşındayken 24 Temmuz 1941 yılında bir deri bir kemik dünyaya veda etti.. Mezarı Kazlıçeşme kabristanında bulunan Afife Jale’nin cenazesine 4 kişinin katıldığı ve ölümünün gazetelerde haber bile olmadığı söylenir.

Afife Jale’nin bu acı dolu yaşamı, Şahin Kaygun'un yönettiği, Müjde Ar'ın başrolünde yer aldığı 1987 yapımı "Afife Jale" ve Ceyda Aslı Kılıçkıran’ın yönettiği 2008 yapımı "Kilit" filmlerine konu olan Afife Jale'nin Selahattin Pınar ile ilişkisi ise Nezihe Araz'ın yazdığı, Kenan Işık'ın yönettiği "Afife Jale" adlı tiyatro oyununda da ele alındı. Başta da dediğim gibi sanatçının anısına Yapı Kredi tarafından 1997'den beri her yıl Afife Tiyatro Ödülleri veriliyor.


Yazımın başında da bahsetmiştim... Uzun yıllar önce sokağımda bir törenle, Selami Öztürk'ün belediye başkanlığı döneminde Rexx Sinemasının girişinin köşesine bir "Afife Jale" büstü konuldu. Sokağımda olan açılışında elbette ben de vardım. Nerdeyse her gün önünden geçerken hüzünle baktığım bu büst ne yazık ki bir süre sonra tam bize özgü bir şekilde eline sprey boya geçirmiş gençler tarafından her tarafına yazılar yazılarak, boyanarak rezil edildi, sprey boyayla bu büstü perişan eden gençler büyük olasılıkla bu kişinin kim olduğunu ve zaten ne çileli bir yaşamla, 39 yaşında bu dünyaya bir akıl hastanesinde, yapayalnız ve acı içinde veda ettiğini bilmiyorlardı, merak da ettiklerini sanmam. Büstün bu perişan hali beni çok üzdüğü için o dönemler Afife Jale'nin büstünün başına gelenleri hem Cumhuriyet gazetesinin kültür sayfasında, hem de Kadıköy Belediyesinin yayınladığı Kadıköy Gazetesinde yazdım ve ve büste sahip çıktım. Sinemaya da tepkimi ilettim. Bir süre sonra büst belediye tarafından temizlendi ama aynı akıbeti tekrar yaşayınca bir süre ortadan yok oldu ve sonradan yeniden konuldu. Afife Jale'nin yaşadığı yalnızlığın takipçisi olmayı hep sürdürdüm ve 2006 yılında yayınladığım "Türk'ün Türk'ten Başka Düşmanı Yoktur" adlı deneme yazıları kitabıma da Afife Jale ile ilgili bir yazımı koydum. 

Rexx Sinemasının yerinde, ilk önce Apollon Tiyatrosu var, sonrasında ise Apollon Tiyatrosunun yerini 1932 yılında açılan Hale Sineması alıyor. Bakın, 1933 yılına ait bu tarihi fotoğrafta Cumhuriyetin 10. yılı kutlamalarına emek verilmiş bu kutlama takını hazırlayarak katılmış Hale Sİneması... 

Şimdi yeniden gelelim Rexx’in öyküsüne… Sahi Rexx'in çok da iyi bilinmeyen 147 yıllık uzun bir öyküsü var... Rexx'in şu an bulunduğu yerde 1873 yılında Apollon Tiyatrosu vardır. Bu tiyatro Modalı Rum banker Zanni Stefanos Skilitçis’in bağışladığı arsa üzerine Kadıköy Rum Cemaati Vakfı tarafından 1873 yılında yaptırılmıştır. Türk arşivlerinde ismi Apollon olan tiyatro, Yunan arşivlerinde ise Theatron Halkidonas adıyla anılmaktadır. Önceleri sadece tiyatro oyunlarının sahnelendiği Apollon Tiyatrosu, 1915’te yenilendikten sonra hem tiyatro hem de sinema salonu olarak kullanılmaya başlar. Afife Jale'nin ilk müslüman kadın oyuncu olarak 1920'de sahneye çıkmasının 12 yıl sonrasında yani Cumhuriyet döneminde, 1932 yılında, Apollon Tiyatrosunun yerini “Hale Sineması” alır.


29 yıl hizmet veren Hale Sineması 1961 yılı yaz sonunda kapanır ve yıkılarak yerine dönemin en büyük ve modern sinemalarından biri olan Reks Sineması yapılır. Binanın tasarımını Maruf Önal yapmıştır. Sinema salonu 999 kişilik yapılmıştır. Oldukça büyüktür bu anlamda. Sinema işletmecisi tesisi yaptırırken Paris’teki ünlü Rex Sineması'ndan etkilenmiş ve adını belirlerken de bu mekâna atıfta bulunmuş ama Türkçe’de x kullanılmadığı için Reks olarak adlandırmıştır. 

Bu arada bazı kaynaklar da sinemanın adının Atina’daki Rex Sineması'ndan geldiğini iddia ediyor ve bu da son derece mümkün! Reks Sineması 1996 ve 2006 senelerinde yenilenerek 6 sinema salonu halinde hizmet vermeye başlamıştır. Bu arada Reks ismi de 1996 yılında "Rexx"e dönüşür.


Apollon'dan Hale'ye, Hale'den Reks'e, Reks'den Rexx'e derken 2020 yılının Mart ayında patlayan Covid-19 döneminin öncesinde zaten üç-beş kişinin film izlediği salonlarla ayakta durmakta zorlanan ve işletmecisinin kapanma sinyali verdiği bir süreçte virüs de çıkınca zaten zor da olan sinema tamamen devre dışı kalmış oldu.


Peki şimdi ne olacak, ne olacağına bu sinemanın mülkünün sahibi olan Kadıköy Rum Cemaati Vakfı karar verecek, onlar içinde sinema salonunun da bulunacağı Kültür Merkezi havasında bir yer düşünüyormuş, umarız hiç olmazsa bu düşünce gerçekleşir de, bir dönem bodrumu Düğün Salonu olarak da kullanılan zavallı bina otopark'a filan dönüşmez... Zaten tadı gerçek Kadıköylü için epeydir kaçmakta olan, belediyesini asla hissedemediğiniz Kadıköy için 147 yıllık bir geçmişe sahip bu bina gene de iyi ki bir azınlık vakfına ait, böyle olmasa inanın bugünlere de gelemezdi...


Cihan Demirci (11 Aralık 2020)


Hiç yorum yok: