04 Kasım 2020

36. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE SEVGİLİ ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN USTAYI SEVGİYLE ANIYORUM...



Sevgili "Damdaki Mizahçı" okurları, Bugün 4 Kasım 2020... Şiirimizin büyük ustalarından Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 36. ölüm yıldönümü... Ömrünün son 2 yılında tanıma ve birlikte çalışma onuru yaşadığım, Ümit Yaşar ağabeyi ne yazık ki 58 gibi çok erken bir yaşta yitirmiştik, oğlu Vedat'ın 1973'teki intiharı sonrasında oldukça zor ve hüzünlü günler yaşamış olan ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN ustanın anısına yazdığım aşağıdaki yazı gazete için kısaltılmış bir yazıdır. 27 Haziran 2020 tarihinde Cumhuriyet'in "CİDDİYET" mizah sayfasında yayınlanmıştı. Ustanın 36. ölüm yıldönümünde anısına bir kez daha paylaşıyorum...

Sevgili “Damdaki Mizahçı” okurları, dam üstünden anılar’da bu haftaki konuğum şiirimizin unutulmaz isimlerinden şair Ümit Yaşar Oğuzcan… 1982-1984 arasında sevgili Ümit Yaşar ustayla  Güldürü Üretim Merkezi çatısı altında birlikte çalışma onuruna ermiştim. Onunla  iki yıl kadar aynı ortamda çalıştık.

Çoğu şiir tutkunu onu unutulmaz aşk şiirlerinin şairi olarak bilir, oysa Ümit Yaşar Oğuzcan önemli bir taşlama ustasıdır aynı zamanda. O yıllarda ben de taşlama şiirler yazan genç bir mizahçıydım bu yüzden Ümit ağabeyin bendeki yeri özeldi. O günlerden kalma unutamadığım bir Ümit Yaşar Oğuzcan anısını sizlerle paylaşmak isterim…

Kimseler pek bilmez ama Ümit Yaşar Oğuzcan gibi en duygulu aşk şiirlerini, en keskin taşlamaları yazmış edebiyat ustasında ancak yakınlarının farkında olduğu bir kekemelik sorunu vardı. Ümit ağabey işyerinde bizlerle konuşurken epeyce tekler ama şiir yazmaya oturdu mu dizeleri ardı ardına döktürürdü. Ümit Yaşar usta bir çalışma günü, akşam üstü iş yerinden ayrılırken gene epeyce kekeleyerek bize, o akşam TRT televizyonunda bir kültür-sanat programına konuk olacağını söyledi. İşyerindeki yazar-çizer arkadaşlar, yaşlarımızın epeyce genç olması ve mizahçı olarak içimize işlemiş o anlatılmaz muziplik duygusu ve fırlamalıkla, o gittikten sonra aramızda epeyce kıkırdadık.

Ümit ağabey, akşam televizyona çıkıp konuşacak ve sonuçta kekeleyecekti. Biz genç mizahçı takımı için muzipçe bir gülme fırsatıydı bu!.. Ümit ağabeyin TRT’deki programını dikkatle izlemeye başladık. Sunucu onu tanıttıktan sonra sözü Ümit ağabeye vermişti. Anımsadığım kadar Ümit ağabey, biraz derin nefes alıp, ağır ağır da olsa en ufak bir kekeleme yapmadan programı sürdürdü ve bu şekilde de tamamladı.

Gülmek için ekran başında olan bizler büyük bir hayal kırıklığı içindeydik!.. Ertesi gün kapıdan girdiği anda salonda çalışmakta olan bizlere bakıp gülümsedi. Bize; “Ne o çocuklar, o programda kekeleyeceğim zannettiniz di mi?” dedi.  Ama bu sözleri gene heyecan içinde kekeleyerek söylüyordu. Gülüştük!.. Kekeleyerek devam etti: “Neden şair oldum, neden Türkçeye bu kadar hakimim sanıyorsunuz, o tür ortamlarda kekeleyeceğim zaman durup nefes alıyor, ağır konuşuyor, ya da kekeleyeceğim sözcüğün yerine hemen başka bir sözcük buluyorum…”

Bize o gün bir hayat dersi veren sevgili Ümit Yaşar, belli ki bizlerin yanında rahattı ve o rahatlık yüzünden kendini kasmayıp rahatça kekeliyordu. Ama herhangi bir resmi ve ciddi ortamda durumu gayet güzel idare edebiliyordu. Onu birlikte çalıştığımız bir dönemde yitirdik, anısına dizeler dolusu sevgiyle…

CİHAN DEMİRCİ (DAMDAKİ MİZAHÇI)




              Ümit Yaşar Oğuzcan'ın Cihan Demirci'ye 1983'te imzaladığı şiir kitabı...



Aşık Veysel'in Ümit Yaşar için yazdığı şiir, Savaş Dinçel'in kaligrafisiyle... (Cihan Demirci Arşivi) 

Ümit Yaşar Oğuzcan'ın ölümü ardından ustamızı birlikte çalıştığımız Hürriyet gazetesinin "Gümbür Gümbür" adlı mizah sayfasında anısına hazırlanan bu özel sayfa ile uğurlamıştık... (Cihan Demirci Arşivi)


Hiç yorum yok: