31 Ekim 2020

SEVGİLİ İZMİR ÇOK GEÇMİŞ OLSUN!..

Lakin bu zihniyet sürdükçe, İzmir'de tıpkı İstanbul gibi betona ve kötü binalara gömüldükçe ne yazık ki bu dileğimiz bir sonraki depreme dek sürecek!..

İzmir'in betona gömülmüş iki semtinin yani; Bayraklı ve Bornova'nın ürkütücü halini Ekim ayındaki son iki gelişimde de bir kez daha görmüş; "kötü yapılaşmada İstanbul'dan hiç ders almayan İzmir gittikçe İstanbul'a benziyor" demiştim. Özellikle Bayraklı sanki Ataşehir'i örnek almış gibi şehrin tüm siluetini ezen, birbirinden çirkin gökdelenler ve rezidanslarla dolmuştu. Birbirinden vandal gökdelenleriyle Ataşehir de bu anlamda korkunçtur ve akıbeti de farklı olmayacaktır!..

Çok sevdiğim İzmir'e uzun yıllar yerleşme hayalleri içindeydim ama her gelişimde zaten bezdiğim ve kaçmaya çabaladığım İstanbul'dan giderek bir farkı kalmadığını gördüm, üstelik İstanbul'dan çok ciddi bir göç alan bu güzelim şehrin onu farklı ve güzel yapan "İzmirli" kimliği de gün geçtikçe daha da zayıflıyor, cılızlaşıyordu, İzmir ne yazık ki İstanbul sermayesine yenik düşmüştü ve İzmir'e yakışmayan birbirinden çirkin binaları ve İstanbul'u aratmayan trafiğiyle her geçen gün İstanbullaşıyordu!..

Ben İzmir'i ilk kez 1971 yılında, 9 yaşında bir çocuk olarak görmüş ve çarpılmıştım, İzmir Fuarını gezerken babama "Baba burası Türkiye mi, yoksa başka bir ülkede miyiz?" dediğimi babam bana kaç kez anımsatmıştı. Sonrasında da İzmir'e onlarca kez geldim. Okullarının büyük çoğunluğunda uzun yıllar yüzlerce etkinlik yaptım. O yüzden bu güzel şehrin hikayesini iyi bilirim. İzmirli arkadaşlarıma, dostlarıma bir kez daha geçmiş olsun derken şehrinizin elden giden kimliğine daha çok sahip çıkın diyorum, İstanbul bunu yapamadığı için bugün yok edilmiş zavallı bir şehirdir, o da artık büyük yıkımının o makus tarihini beklemektedir, onun kötü bir benzerine değil kimliğini yitirmemiş bir İzmir'e ihtiyacımız var bizim!..

DAMDAKİ MİZAHÇI; Cihan Demirci

(Dipnot: Sayfamda kullandığım fotoğrafta ta 1996'dan Kordon'dan kalma bir anıdır.)

Hiç yorum yok: