13 Ağustos 2006

DAMDAKİ MİZAHÇI’DAN
D A M A G O J İ K
N O T L A R…
BOMBA YAĞIYOR, ARAP KIZI CAMDAN BAKIYOR!
- Ortadoğuya yağmur gibi bomba yağarken, Irak’ta- Lübnan’da siviller, çoluk-çocuk katledilirken, Arap kızı her zamanki gibi sadece camdan bakıyor… Bombalar yağıyor, kanlar sel gibi akıyor… Arap kızı ve Arap beyi öylece bakıyor… İçlerinden Kral olanları, buralara gelip ülkemizin taşını-toprağını talan etme peşinde, ne de olsa “Ülke Pazarlamacısı” bir iktidar var orta yerde!.. Arap sadece camdan bakıyor, asla candan bakamıyor, ne de olsa yüzyılların “din” uyuşukluğu var üzerinde… Candan bakamadığı için, Arap ve Arap kızı kendi canının efendisi de olamıyor. Petrolden başka bir haltı olmayan Arap oğlu ve Arap kızı ABD’nin kapı kulu olmaya devam edecek. Ya biz, biz Arap’tan da harap durumdayız!.. Arabın bu coğrafyada petrolü var, bizim ise sadece “rol”ümüz… Biz sadece oynuyoruz, kıvırıyoruz… Bizde Pet yok, rol var!.. Rol deyince abartmayalım, sadece “Figuran” olarak tabii ki!.. (Sahi bu arada biz petrol olmadan Araplaşıyoruz, petrol yerine şu canım ülkeyi satarak!..)

FESTİVALLERİNDE GELİNEN NOKTA!
- Yaz ayları şenlik ayları… Ancak gevşeyen daha çok aklın yayları!.. Ülkemiz şenlikten, festivalden geçilmeyen bir ülke…En beldesinden, en ilçesine, en şehrinden en kasabasına kadar şenliği olmayan kalmadı ülkede!.. Ama ne yazık ki bu şenliklerin-festivallerin çoğu “evlere şenlik olsun, dostlar şenlikte görsün, şen olasın beldemiz” şeklinde yapıldığından, bize kültür-sanat birikimi olarak geri dönmüyor, dönemiyor. Görülen o ki, bu şenlikler-festivaller zaten tuzu kuru olan “poptan” şarkıcılarımızın kesesini biraz daha doldurmalarından başka hiç bir halta yaramıyor. Araya bir kaç tane de yazar-çizer sokuşturdunuz mu (Nasıl olsa onlara herhangi bir ödeme yapma adeti de yok!) al sana bir kültür-sanat şenliği!.. Şenliklerimiz-festivallerimiz önceleri; karpuz, kavun, çilek, üzüm, kiraz, kayısı, domates, patlıcan, kabak, enginar, kereviz şeklinde sıralanırdı. Ancak geçenlerde bir gazetede okuduğum festival adı “dumur” vaziyetimizin ne denli sınır ötesi olduğunu gösteriyordu. Festivalin adı: “Sultaniye cinsi çekirdeksiz Üzüm Festivali…” Görüldüğü gibi festivallerimiz artık cinsine, çekirdeksizliğine dek indirgenmiş bir halde. Bu festivale çekirdekli üzümle gidenler alınmış mıdır acaba?.. Ya da bu çekirdeksiz festivalin üstüne; “Armudun sapı-Üzümün çöpü Festivali” yakışmaz mı?.. Ne yersiniz, şey pardon ne dersiniz?.
MEZAR ÜSTÜ MANGAL KEYFİ!

- Geçenlerde izlediğim bir televizyon haberi “Çüş” dedirten cinstendi. Hangisi değil ki diyeceksiniz. Haber, Feriköy Mezarlığından… Bu mezarlıkta, otobüs şoförü olduğu söylenen bazı şahıslar, gözlerine kestirdikleri bir mezarın üstüne çıkıp bağdaş kurmuş ne yapıyorlar dersiniz?.. Mangal!.. Evet, bu cins ötesi zat-ı kayıklar, bir mezarın üstünde keyifle mangal partisi yapıyorlardı… Altlarında bir ya da bir kaç mevta, üstte mangal ve birtakım insan görünümlü yaratıklar… İçlerinden biri, televizyon muhabirine; “Bizim ölülere bir zararımız yok ki, böylece onları korumuş bile oluyoruz” gibisinden laflar ediyordu. Mangal bittikten sonrasını da gördük bu haberde. Mangal sonunda, kafayı sıyırmış arkadaşlar bu kez toplu halde aynı mezarın dua etmeye başladılar. Acaba bu duaya “Yemek duası” diyebilir miyiz?.. Bu ülkede bundan da öte, daha ne kadar kafayı yiyebilir miyiz?.. Sahi, aklına bu kadar eziyet çektiren, böyesine manyamış bir ülkede bundan sonraki haber, mezarı da açıp, içerdeki mevtayı şişe takma şeklinde oluşabilir mi, neden olmasın?..

Erkin Koray'ın da birkaç sayı yazdığı Panik dergisi ve Erkin Baba'nın dergideki köşesi...
ERKİN BABA'NIN İLK YAZARLIK
DENEYİMİ PANİK'Tİ!
- Sevgili Erkin Koray ağabeyimiz, sonunda “Mezarlık Gülleri” adlı anı-biyografi-hikaye karışımı kitabını yayınlattı. Erkin abi, “Ben yazar değilim, müzik adamıyım” dese de, doğrusu onun ilk yazarlık denemesi yıllar önce bizim çıkardığımız, “Panik” isimli mizah dergisinde olmuştu. Bundan tam 10 yıl önce çıkardığımız “Panik” dergisinin yazarlarından biriydi Erkin Baba… Dergimizde “Sağdan Soldan Estarabim” başlığı altında yazmaya başlamıştı ama ne onun yazılarının, ne de Panik dergisinin ömrü uzun olmadı. Erkin ustanın kitabını görünce, bundan 10 yıl önceye gittim ve ne yazık ki 8 sayılık ömrü olan Panik dergisini anımsadım ve bu derginin yok olmasının en büyük nedeni olan, yanlış seçilmiş eski bir arkadaş bozuntusunu da bu vesileyle anmadan(!) duramadım!.. (Ne de olsa ‘Salepçi’likten nasibini almamış bu rezil insanın bugün bile kazığını yiyorum!..)

AH BE "ORRAN ABİ"
YAKIŞTI MI SANA?
- O dam senin, bu dam benim dolanırken duyduğum bir haber beni acayip sarstı!.. Adeta yıktı!.. Borsada manipülasyon yaptığı gerekçesiyle Orhan Gencebay’a borsada işlem yapma yasağı getirilmiş!.. Oooof beeee, oooof yaaaa!.. Ah beee yakıştı mı böyle bir haberle anılmak sana Orran abi!.. Hani sen bize; “ Sev dedi gözlerim” demiştin, manipülasyon da nerden çıktı Orran abi?. Bize gözü dönmüş kapitalist düzenin bir oyunu mu buuuu?.. Batsın bu dünyaaaa, daha güzel bir dünya için batsın bu borsaaaaa!.. Dibe vursun tüm işlemler!.. Yaptığı açıklamada ne diyor Orran abi; “ Şimdiki aklım olsaydı borsaya girmezdim, zararım çok büyük!..” Yarabbim, durdur Orran abimizin borsada geçen şu zamanını kulları yeniden gülsün!.. Olur şey mi bu?.. O ki bizim “Orran” abimiz, tek teselli verenimizdi… Alem “kağıt” olmuş desene!.. Bir teselli verecek adam da kalmadı şu ülkede iyi miiii, oooof oooof!..

TÜRK'ÜN "BÜKÜ" ÇIKARSA!..
- Ekranlarda her dakika, hâlâ insan olarak yaşamını sürdürenleri Bodrum ve Çeşme çevresinden nefret ettirecek şekilde bir haber fırtınası… Bodrumda, Çeşmede, Antalya'da sefahate dalmış, gene ekran sayesinde ünlenmiş bir takım yaratık cinsi... “Beach”lerinde fazla gazdan tayyare bir müzik eşliğinde sağa-sola sallanan ünden bozmalar… O bununla, şu onunla, onun eli diğerinin bir tarafında, diğerinin şeyi öbürünün öbür tarafında… O bunu bıraktı, şu bunu aldattı, öbürü şununla yattı... Bir sürü rezil insan müsvettesi... Tüm bu pespayelikler, bütün bir yaz boyunca insanların gözüne sokuluyor. Ülkemizdeki en büyük suçlu, medya bu yaşamları bize zorla dayayarak aslında korkunç suçlar işliyor… Tüm bunlar yaşanırken ülke bir yandan sinsi bir şekilde ve göz göre hızla yobazlaşıp "Arap"laşıyor, alaturka bir şeriat Türk'ün tam böğrüne giriyor!.. İğrenç bir habercilikle, daha manyak, daha linç sever bir toplum yaratan pislik bir medya!.. Tüm bu haberlerde bir yerin adı hep en ön planda: “TÜRKBÜKÜ!” Varsa, yoksa Türkbükü… Yeni model Türklüğün “bükü” olarak bize sokuşturulan feci suni bir ortam… Türk’ün “bükü” çıkmış durumda anlayacağınız!.. Şöyle de denebilir tabii ki; her tarafı tel tel dökülen bir toplumun sonunda “bükü” de çıkmış, çok mu?..
AKLA ZİYAN ÜLKEMDEN
BİR UYARI YAZISI!
Ankara’nın içme suyunu sağlayan Çubuk barajının seyir tepesindeki bir kayanın üzerindeki yazıya buyrun: “İNTİHAR ETMEK TEHLİKELİ VE YASAKTIR!..” Boşuna mı diyoruz bu ülke kayışı koparttı, contayı sıyırdı diye… İşte “akla ziyan” ülkeme pek yakışan bir uyarı!.. İntihar bu tehlikelidir kardeşim, ölüm de var ucunda, “yassah hemşerim, içme suyunu kirletme git, başka bir yerden at kendini” di mi ama?..”

Hiç yorum yok: