- Mizah yazarı Cihan Demirci olarak Haldun Taner’in edebiyatımızdaki yeri üzerine neler söylemek istersiniz?
- Haldun Taner gerçek bir İstanbul beyefendisiydi, onun tam anlamıyla bir “İstanbul” yazarı olduğunun altını çizmeyi unutmamak gerekir. Bütün oyunlarında, yazılarında, öykülerinde “İstanbul” hep başroldedir. Haldun Taner 30 yaşından sonra yazarlığa adım atarak ve müthiş bir çalışma disiplini altında, geriye hep nitelikli ürünler bırakarak edebiyatımızda kendine özel bir yer açmıştır. Döneminde çok fazla itibar gördüğü ve hak ettiği değeri bulduğu söylenemez ama bu tüm büyük ustaların kaderidir bu coğrafyada. O da tıpkı Aziz Nesin gibi gün geçtikçe, yıllar geçtikçe değeri geç de olsa daha iyi anlaşılacak olan “gerçek” edebiyat ustalarındandır. Kendisi, sevgili Yalçın Pekşen ağabeyin bir röportajında “mizah yazarı sayılmasına” şöyle diyor: “Beni mizah yazarı sayıyorlar. Evet benim hikayelerimde gülümsenebilir bir şey var. İnce mizah. ‘İroni’ diyorlar ama dünyada zaten kural gibi bir şey. Dünyanın en karamsar insanları mizahçılar oluyor. Mizah insanı neşeli yapan bir şey değildir.” Pekşen “Neden” diye sorduğunda Haldun Taner şöyle yanıt verir: “Galiba neşesini boşalttığı için, özel yaşamına kalmıyor belki…” 41 yıldır mizahı hem yazılı, hem de çizgili bir şekilde yapan, sürdüren bir mizah emekçisi olarak Taner ustanın bu saptamasına da katılıyorum. Mizah neşenin ötesinde içinde hüznü barındıran, hüzünle neşenin iç içe geçtiği çok daha derin bir anlatım aracıdır ve Haldun Taner bunun farkında olan az sayıdaki mizah ustasından biridir, anısına ve bıraktığı eserlere sevgiyle, saygıyla…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder