21 Şubat 2019

CİHAN DEMİRCİ MERSİN'DE BEYAZ KULE OKULU ÖĞRENCİLERİYLE ZOR DA OLSA BULUŞTU!..


"Damdaki Mizahçı" Cihan Demirci, 18 Şubat 2019 Pazartesi günü, daha gece yarısı sayılabilecek saatlerde yollara düştü ve önce Adana'ya, oradan da Mersin'e Beyaz Kule Okulları'na ulaştı. Bu okuldaki etkinliğin mimarı, bundan 5 yıl kadar önce Mersin'de Gelecek Kolejinde tanıdığım resim öğretmeni Sibel Aslandoğan'dı. Sibel iyi niyetiyle gittiği her okulda bir şeyler yapmaya çabalayan genç bir öğretmen. Gelecek Kolejinde onun döneminde iki kez gittim, öğrenciler arasında Türkiye çapında bir karikatür yarışması bile yaptık. Sonrasında verilen sözler tutulmadığı için oradan ayrıldı Tarsus SEV Kolejinde çalıştı, orada da etkinlik yaptık ve derken bu eğitim yılında Beyaz Kule Okullarına geçti. Henüz 3 yıllık "yeni" bir okul olan Beyaz Kule'ye 2017 sonlarında bir söyleşi için gitmiştim. Henüz bir konferans salonu yoktu ve okul koridorunda yapmıştık o zaman söyleşimizi. Sibel arkadaşım iyi niyetiyle"Karikatür Atölyesi" ağırlıklı olacak ama okulda bir tam gün boyu enerji harcayacağım bir gün için beni davet ettirdi. Ancak ne yazık ki iyi niyet yetmiyor. Okul bu anlamda daha uçak biletini bile son ana dek iletme durumuyla Sibel arkadaşıma pek de yardımcı olmadı. Sibel bu güzel girişimi başlatmıştı ve artık devreye okulun girmesi gerekiyordu ama ne yazık ki okulla sağlıklı bir diyalog kuramadan gittim bu etkinliğe!.. Adana Havalimanında başlayan yarım saati bulan geç buluşma sayesinde nefes nefese okula girdiğim de, okulun son derece güzel bir konferans salonuna sahip olduğunu gördüm. Soluğu hemen sahnede aldım. 



Ortaokul öğrencilerinin doldurduğu salonda ne yazık ki pek çok terslik bizi bekliyordu. Ses düzeninden, gerçekleştireceğim sunuma dek, perdenin kaymasından, bilgisayarın o anda öğrencilerin önünde hazırlanmasına dek pek çok moral bozucu durum yaşadım. Üstelik hafif hasta haldeydim ve çaktırmamaya çalışıyordum, çünkü söz verip gelmiştim. Neyse öğrencilerin önünde de bir 15-20 dakika boşa geçen zamandan sonra söyleşime başladım, mizaha ve hayata dair anlattıklarımdan sonra öğrenci arkadaşların sorularını yanıtladım. Arada hızla bir yemek yedikten sonra bir kaç kitap imzalayacak zaman bulup, 3 ayrı "Karikatür Atölyesi" için kolları sıvadım. Bu atölyeler için spor salonu düşünülmüştü ama orada olması olanaksızdı. Ben bu tür atölyeleri sınıfta, görsel bir sunumla yapıyorum. Bu yüzden epey bir uğraşmadan sonra resim atölyesinde "Karikatür Atölyesi" için kollarımızı sıvadık ki, bu kez de okuldaki bilgisayar götürdüğüm ve bugüne kadar yüzlerce okul gören bir belleğin içindeki tüm sunumları sildi. Bir arkadaşımız uğraşıp bu sunumları kurtardı ama tüm bunlar olurken, öğrenciler haklı olarak olaydan koptular. Neyse sonuçta 3 ayrı grupla zor da olsa karikatür atölyemizi yapmaya çalıştım. Ancak daha sonra başka bir bilgisayarda denediğim belleğimdeki tüm bilgilerin ve dosyaların hala silinmiş olduğunu gördüm. Gün boyu fotoğraf çekip, bu fotoğrafları maille yollayacak arkadaşımız da 4 gün geçmesine rağmen yollayacağı fotoğrafları henüz yollamadı. Tüm etkinliklerin sonunda yüzümü biraz olsun gülümseten, Bülent Karaköse arkadaşımın zamanında çizdiği portremi belli ki internetten bulup, tahta bir zeminin üzerine işletmiş olmalarıydı. 




Kısılmış sesimle, hasta halimle beni Mersin Öğretmenevi'ne akşam saatlerinde bıraktıklarında öylesine keyifsiz ve yorgun haldeydim ki yıllardır gittiğim Mersin'deki en kötü akşamımı yaşadım. Okula İstanbul'dan yakın zamanda asker kökenli, yanında 1.90 cm boyuyla kısacık kaldığım 2.05 cm boya sahip iyi niyetli müdür Asım bey gelmiş, kendisiyle çok az da olsa sohbet ettik ama odası dolu olduğu için yeterince konuşamadık, oldukça basit halledilebilecek konularda sürekli sorunların yaşanması gösteriyor ki sanırım henüz okuldaki aksaklıklara yeterince el atamamış. Belki de bu aksaklıklar sadece bana denk geldi. Ama inanın uzun yıllardır bu kadarını hiç yaşamamıştım!.. Az önce okulun Facebook sayfasına baktığımda bizden sonraki bazı haberlerin bile sayfada yer almasına rağmen bizim etkinliğimizin sayfalarında bile yer almadığını üzülerek gördüm. Tüm bunları 41 yıldır mizaha, edebiyata, karikatüre emek veren ve işini" ciddiye" alarak titizce yapan bir yazar-çizer olarak yazdım. Benim hayatımda yanlış işlerin üzerini örtmek, ses çıkarmamak, hep idare etmek gibi bir durum yoktur, dobra olmak gibi bu ülke için oldukça zor bir yolun insanıyım, böyle geldim, böyle yaşadım, böyle de giderim günün birinde... Zaten iyi geçmemiş bir etkinliğin üzerine Öğretmenevi'ne bırakılıp da, o moralsizlikle erkenden atağa gömüldüğümde sadece kendi salaklığıma ve iyi niyetime kızdım ama neyse ki ertesi gün Mersin'de moralimi düzeltecek bambaşka bir gün yaşadım. Lakin terslik bu ya, Çarşamba günü de Adana havalimanında beni sis yüzünden yaşanan "6 saatlik" acı bir uçak rötarı bekliyordu. Öğlende ulaşacağım İstanbul'a böylece epeyce perişan halde gece zor ulaştım. Ama asıl üzüldüğüm bu etkinliğe yol açan, iyi niyetli Sibel arkadaşımın da ne yazık ki iki arada, bir derede kalmasıydı. Bundan sonra özellikle şehir dışındaki okul etkinlikleri isteklerine yanıt verirken daha dikkatli olacağım, zira zaten herhangi bir karşılığı olmadan sadece "gönülden" yapılan bu tür etkinlikler sayesinde zaten yeterince üzgün olduğum bir ülkede artık ekstradan üzüntüler istemiyorum... 


CİHAN DEMİRCİ'NİN MERSİN BEYAZ KULE OKULUNDA GERÇEKLEŞEN ETKİNLİKLERİNDEN FOTOĞRAFLAR... 



Hiç yorum yok: