15 Mart 2017

ABDÜLHAMİT VE İSTİBDAT DÖNEMİNİN MİZAH YAYINLARINA FATURASI: 30 YIL SÜREN YAYIN YASAĞI!..

Cihan Demirci


Mizah ve karikatür tarihimiz üzerine uzun yıllardır araştırmalar yapan, bu anlamda gazetelerde, dergilerde, internet ortamında çeşitli yazılar yazmış, karikatür ve mizah tarihimiz üzerine pek çok görsel sunumlu söyleşi gerçekleştirmiş biri olarak, bu sunumlarda altını çizdiğim en önemli konulardan biri II. Abdülhamit döneminin, daha doğrusu 1878-1908 yılları arasında sürmüş olan İstibdat yıllarının, henüz daha yolun başında olan, emekleme dönemindeki mizah yayıncılığımıza verdiği ağır ve ciddi hasardır.

Karikatür, çizgiyle mizahın gücünü kullanarak yapılan bir muhalefet etme sanatıdır. Bu muhalefetin her zaman illa ki siyasal-sosyal-toplumsal olması da gerekmez. Muhalefet bazen absürd ve komik şekilde de gerçekleşir. Çizer bilinç, kalite, sanat ve cesaret düzeyine göre; siyasete, düzene-sisteme, halkına ve hatta kendine muhalefet eder. Karikatür an gelir sarsıcı, an gelir yıkıcı da olabilir. Kimilerince; resmin bozulmuş, sokağa düşmüş üvey kardeşi olarak tanımlanan karikatürün mağara duvarlarına kadar giden bir tarihi vardır. Ancak iş mizah yayıncılığının tarihine geldiğinde bu anlamda karşımıza dünya üzerindeki ilk mizah yayını olarak kabul gören “La Caricature” adlı dergi çıkar. 1830’da Fransa’da Charles Philippon adında bir desinatör-gazeteci tarafından yayınlanan “La Caricature” adlı karikatür dergisi ilk karikatür dergisidir. Yani, modern karikatüre doğru sürecek olan yolculuğun ilk gerçek durağı 1830’daki bu dergidir.

Ancak karikatürden rahatsız olan imparator Louis Philippe hazretleri, bu kadar yeter diyerek 1835’te bir yasa çıkarır. Bu yasa “Siyasal Güldürü”yü yasaklar. “La Caricature” bu yasaya boyun eğer ve kapanır. Bakın bu yasaklar Fransa’da tam 18 yıl sürmüştür. Yani karikatürün “ifade özgürlüğü” o kadar da rahat başlamamıştır Batı yolculuğuna!..Kendi karanlık tarihimize dalmadan önce bu bilgiyi vermekte yarar gördüm.

II. Abdülhamit, kendine bu Fransız imparatorunu mu örnek almıştır, orasını bilemiyoruz ama bu tarihlerden yaklaşık 40 kadar yıl sonra aynı şeyleri yapmış ve o da yasaklamalarla Osmanlı’yı 30 yıl gibi çok uzun bir süre karikatürsüz ve mizah dergisiz bırakmıştır.


Mizah yayıncılığı henüz 8 yaşında iken nasıl yok edildi?..

Bakın bu topraklarda ilk mizah yayını sayılan Diyojen'in ilk sayısı 23 Aralık 1869 tarihinde yayınlanmıştır. (Aslında ondan önce de bazı dergiler vardır ama Diyojen gibi iz bırakamadıkları için kaynamışlardır!) Bazı kaynaklarda bu tarih 24 Kasım 1870 gözükse de, uzun yıllar içinde yaptığım araştırmalar sonunda doğru tarihin aslında 23 Aralık 1869 olduğunu gördüm. 24 Aralık 1870 Diyojen'in Osmanlıca ilk sayısı olabilir ama Diyojen başlangıçta Fransızca ve Ermenice yayınlanmıştır. Dünya üzerinde yayınlanan ilk mizah yayını olan "La Caricature" 1830’da çıkmış olduğunu göre, Osmanlı bu anlamda işe Batı'dan 40 yıl kadar sonra başlamıştır bu maceraya ama bu durum gene de matbaadaki 291 yıllık geri kalıştan daha iyi sayılabilir!..

1869’un son günlerinde başlayan mizah dergiciliği serüveninde, daha ilk dergi olan Diyojen’i Rum kökenli Osmanlı aydını Teodor Kasap, şair Namık Kemal’le birlikte çıkarmıştı. Diyojen zor koşullar altında çıkmıştı, tek desteği okurdan geliyordu. Diyojen yayını sırasında 5 kez kapatıldı ve dergiyi çıkaran Teodor Kasap Diyojen'in tamamen kapatılması üzerine bu kez 1873'te önce "Çıngıraklı Tatar"ı çıkarmaya başladı ama o da kapatılınca, mücadeleci bir yayıncı olan Teodor Kasap bunun üzerine gene 1873'de bu kez "Hayal" adlı dergiyi çıkardı. Hayal 4 yıl kadar yaşadı ama o da 18 Haziran 1877'deki son sayısının ardından "Hayal" oldu ve kapatıldı. Bu arada başka dergiler de çıktı ama onlar da binbir baskı ve sansürle karşılaştılar. Bu arada Teodor Kasap, 1877’de “Hayal” dergisinde yer alan ve basın tarihimize geçen imzasız Karagöz-Hacivat karikatürü nedeniyle, derginin yayıncısı olarak 3 yıl hapis cezası aldı ve İstanbul’u terk edip Avrupa’ya kaçtı. Cezası bir kaç yıl sonra bağışlanınca geri döndü.


Sonuçta mizah yayıncılığı serüveninde henüz 8 yıllık üstelik her türlü yasağın, baskının yaşandığı epeyce çileli bir süre geçmişti ki, dönemin padişahı II. Abdülhamit 1878 yılında Osmanlı'daki tüm mizah dergilerinin yayınına tam 30 yıl, yanlış duymadınız tam 30 yıl sürecek bir yasak getirdi. Eğer 24 Temmuz 1908'de Osmanlı'da 2. Meşrutiyet ilan edilmese yani II. Abdülhamit’in İstibdat dönemi sona ermese daha da sürecek olan bu yasak, 2. Meşrutiyet'in ilanıyla oluşan özgürlük ortamında son buldu ve sadece İstanbul'da bir anda 40'a yakın mizah dergisi piyasaya çıktı.Bu çıkan dergilerin çoğu kısa süreler içersinde kapanmış olsa da, böylesine müthiş bir dergi patlaması bir daha asla yaşanmamıştır… Yani buradan da mizah dergileri için 20. Yüzyıl, yaşanan Abdülhamit kabusu yüzünden 8 yıl gecikmeli olarak 1908’de başlamıştır diyebiliriz…1908’le başlayan özgürlük ortamında Abdülhamit’in istibdat döneminde rafa kalkan eleştirel mizah yeniden hayat buldu ve mizah yayınlarında ifade özgürlüğü ortaya çıktı. 1908’in özgürlük ortamı karikatürcülerin de daha rahat ortaya çıkmasına yol açmıştır. Zira 1869 yılı sonlarında Diyojen’le başlayan mizah yayıncılığı serüvenindeki ilk 8 yılda karikatür çok geri plandadır ve bu yayınlar yazı ağırlıklıdır. Diyojen de bile ilk karikatür derginin çıkışından bir yıl kadar sonra çıkabilmiştir.


Osmanlı'da mizah yayınlarını 30 yıl boyunca yasaklayan II. Abdülhamit'in bu baskıcı tavrına karşı mizahçılar da, mizahın kendilerine bahşettiği mizahçı zekasını kullanarak boş durmamış, yurt dışında bastırdıkları bazı mizah dergilerini Osmanlı'ya gizli yollardan sokmayı başararak "muhalif" mizahı bu en katı dönemde bile bir şekilde sürdürmeyi başarmışlardır. İstibdat dönemi sürerken yurt dışında bastırılıp da Osmanlı’ya gizlice sokulan mizah yayınlarına örnek olarak, İsviçre’de bastırılan “Tokmak” dergisiyle, İngiltere’de bastırılan “Dolab” dergisini örnek olarak verebiliriz.

Abdülhamit, daha şehzadeliğinde yerel basını şahsen izleyen biriydi. Basının toplumda kamuoyu oluşturma aracı rolünü yeni yeni üstlenmeye başladığı bir dönemi erken fark eden ender yöneticilerden biri olan Abdülhamit, Avrupa’nın pek çok yeniliğini topluma aktarmada ihmal göstermezken iş toplum önünde açık tartışmaya, basın özgürlüğüne, mizahın eleştirel bakışına geldiğinde bambaşka biri haline geliyor ve bu anlamda özgürlüklere ve farklı seslere tahammül edemeyen bir padişah portresi çiziyordu. 



Geçenlerde Hürriyet gazetesi yazarlarından Mehmet Y. Yılmaz, TRT’de yeni başlayan “Payitaht Abdülhamit” adlı diziyi Abdülhamit’in bazı özelliklerini överek eleştirirken, Abdülhamit’in çağının modern insanlarından biri olduğunun, Yıldız Sarayında tiyatro yaptırdığının, burada İtalyan operetlerini sahneye koydurup izlediğinin, polisiye romanlara meraklı olduğunun, eğitime önem verdiğinin altını çiziyordu. Ama tüm bunlar Abdülhamit’in eleştiriye açık biri olduğunu göstermiyor. Aile içi eğlenceler için tiyatro yaptırıp, sarayda tiyatro izlemekle ve polisiye romana düşkün olmakla modernleşme ve özgürleşme sağlanamıyor. Sonuçta bunlar Saray içi eğlencelerden öteye geçememiş, sanatın geniş halk kitleleriyle buluşması sağlanamamış tam tersine buna engel olunmuştur. Gerçek olan Abdülhamit’in İstibdat dönemi diye geçen 30 yıllık süreçte hem basına hem de mizah dergilerine getirdiği ciddi yasaklardır. Burnunun büyüklüğüne yönelik yapılan karikatürler nedeniyle karikatüre karşı olduğu söylense de bu 30 yıl süren baskıcı, yasakçı bir zihniyeti açıklamaya asla yetmez!..

Başlangıcını 1869 olarak kabul ettiğim Mizah dergiciliğimizin tarihi için özellikle 140. yıla denk gelen 2009'da yıl boyunca görsel sunumlu özel söyleşiler gerçekleştirmiştim. Mizah dergiciliğimizin tarihi, 30 yılı II. Abdülhamid tarafından "heba" edilmiş olsa da, 2019 yılında 150. yaşına ulaşmış olacak... Elde kalan bir kaç mizah dergisinin gene çok zor bir süreçten geçtiği ve zorlukla çıkabildiği şu günlerde dilerim mizah dergileri bu zorlu günleri de aşıp 150. yıla ulaşmayı başarırlar!..

(CİHAN DEMİRCİ BU YAZIYI "YENİ-E" DERGİSİ NİSAN 2017 SAYISI İÇİN YAZDI...)


Hiç yorum yok: