10 Ocak 2015

FRANSA'YA "FRANSIZ" KALMAMIŞ BİR MİZAHÇININ ÖZEL NOTLARI-1

Fransa, ilk gençlik yıllarımdan beri dikkatle izlediğim, bir dönemler 2 yıl kadar yaşadığım, pek çok kez gittiğim, hayatımın en renkli dönemini geçirdiğim, mizahı ve mizahçılığı adeta yeniden öğrendiğim bir ülke... Bir mizahçı olarak Fransız mizahını ise 70'li yılların sonlarından beri takip ederim. Fransa mizah dergiciliğinin de Avrupa'da ilk başladığı ülkedir ve Fransa'daki ilk dergi "La Caricature" Osmanlı'da çıkan ilk dergimizden 40 yıl kadar önce 1830 yılında çıkmıştır. 185 yılı bulan çok köklü bir mizah dergiciliği geleneği olan Fransa acıdır ki Mitterand sonrasında çok fena savruldu. Zaten ilginçtir Dünya genelinde, biz de dahil olmak üzere 90'lı yıllarda müthiş hatalar hep üst üste yapıldı ve şimdi o hataların acı meyvesinin yenme zamanı geldi!..

Mitterand bence bu ülkenin gördüğü son güçlü ve gerçek Sosyalist Cumhurbaşkanıydı. Şu anki Cumhurbaşkanı Holland'ın geldiği günden beri Sosyalizmle henüz bir ilişkisini göremedim... Belki gözümden kaçmıştır ama adam, Obama Suriye'ye girsin ve Esad'ı düşürsün diye bir dönem delicesine çırpındı yani Suriye'ye girmeye Obama'dan bile daha istekliydi o yüzden de Yeni Türkiye ile çok iyi anlaştı bu anlamda. Mitterand ise gerçek bir Sosyalistti o yüzden Fransayı dönemi içinde yabancılara açtı. Kimler gidip de Fransız vatandaşı olmadı ki, hey gidi günler heeeey... Yazacak çok şey var ama daha sonra...

Mitterand'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde oralardaydım. Hiç unutmuyorum, kendisine çok ağır karikatürler çizen bir karikatürcüyü Elize Sarayına davet etmiş karşılıklı kadeh bile kaldırmıştı. 1789 ruhu ile gerçek bir devrim yaşamış, Rönesans aydınlanmasından geçmiş Fransa'da "sanatçı" en önemli insandır. Bu nedenle gerçek sanatçıya zerre kadar değer vermeyen, sanatın içine tükürmüş bu ülkeye pek benzemez. Ancak Fransa, Avrupa'daki küçük Amerika olma aşamasını fazlasıyla yaşayıp da, ülke tamamen yabancılarla dolunca Fransa'nın çarkı şaştı. Benim bulunduğum dönemde Fransız çizerden çok yabancı kökenli çizer vardı ortalıkta örneğin. Ama Fransa'da çizginin, karikatürün, mizahın ne denli önemsendiğini hiç unutamadığım bir anıyla aktarayım... Hastası olup yıllarca takip ettiğim ünlü çizgi roman ve mizah dergisi "Pilote" ben oradayken yayınına ara vermişti. Bir akşam televizyon ekranında Mittrerand'ın bir dış gezi haberinin ardından ikinci haber olarak, Pilote dergisinin yayınına ara verdiği haberi verilmişti... Ağzım uzun süre açık kalmıştı. Bizim ülkemizde asla olamayacak bir hareketti. Bir mizah dergisinin yayınına ara vermesi ülkenin birinci kanalında ikinci haber olabiliyordu.

Mizah dergiciliğinin gerçekten beşiği olmuş bir ülkede, şu kadere bakın ki mizah tarihinin en büyük, en korkunç katliamı yaşandı. Şununda altını çizmek gerekiyor, Fransa mizah anlayışı açısından bizim çok ama çok ötemizde bir ülkedir. Bize tur üstüne tur bindirir Fransızların özgür mizah anlayışı... Orada mizahtan öte "HİCİV" diyebileceğimiz bir "Kara Mizah" geleneği vardır. Mizahları serttir. Bir zamanlar bir "Harakiri" dergisi vardı, sınırları parçalayan, aşan, çılgın, azgın bir mizah yapardı. Mideniz kaldırmayabilirdi. 90'lı yılların başlarında Harakiri'yi burada yapmak istedik ama ülke Fransa olmayınca tahmin edeceğiniz gibi olmadı. 70'lerin sonların doğru Gırgır'dan ayrılan Engin Ergönültaş "Mikrop" dergisindeki taşkın mizahla aslında bir nevi "Harakiri" denemesi yapmıştı. Orası Fransa'dır, orada istediğinizi çizersiniz, istediğinizi yazarsınız. Cinsellik ve seks karikatürlerinde de, siyasi karikatürlerde de herhangi bir sınır yoktur.

Ancak 90'lı yıllarla birlikte Fransa'nın çok kötü yönetilmesi ve küresel etkenlerle de birlikte Fransa da mizah dergiciliğindeki o eski gücünü, sihrini yitirmeye başlamıştı. Fransa 1789 devriminin üzerinde yükselmiş bir özgürlükler ülkesi iken plansız-programsız artan çoğunluğu sahte ilticacı göçmen nüfusun yaratacağı dev tehlikeyi hep görmezden geldi. Zaten Fas-Cezayir-Tunus üçgeninden oluşan bir Mağripli sorunu varken bunu üzerine özellikle Afrikalılar, Araplar ve Türkler doldular Fransa'ya... Bugün adım gibi biliyorum Fransa'da en az 1 milyonu aşan Türk vardır ama resmi sayımda 500 bin filan zor çıkar. Göreceksiniz yakın bir gelecekte bu kesimlerden de ciddi sorunlar yaşanacak. Zira Fransızlar kendi içlerinde bir dünya yaratmış toplumlardan olduğu için ellerinde tuttukları bombayı pek fark edemediler. Kısacası her şeye "Fransız" kaldılar... Bu durumu fark edenler gene her zamanki öngörü güçleriyle karikatürcüler ve mizahçılar oldu. Fransız çizerlerin çizdiklerinde bu kadar ısrarlı olması aldıkları demokrasi ve özgürlük kültürü yüzündendir.

İçine düştüğümüz "Yeni Türkiye" özgürlükler ve demokrasi noktasında artık perişan ötesi, korkunç bir halde olduğundan bu ülkenin mizahçıları sürekli olarak otosansür içersinde mizah yapıyorlar. Zaten 90'lı yılların ikinci yarısında başlayan bir süreç bizdeki mizah dergiciliğini hepten yumuşattı ve komik olma derdi taşıyan karikatürü ön plana çıkardı. Çünkü artık toplumsal-siyasal bir mizahı kaldıracak bir gençlik yavaş yavaş ortadan yok oluyordu. Bize Fransa'daki gibi sahip çıkan örgütlü bir sivil toplum yok. Tıpkı diğer muhalif sanatçılara da olmadığı gibi... Bizde dergi okuru zamanında çok olmuş olabilir ama okurun çok olması size sahip çıkacak bir kitle olduğu anlamına da gelmiyor ne yazık ki... Bizim mizah dergilerimiz Fransızların mizah dergileri gibi taşkın ve fütursuz bir mizahı asla yapamamıştır. Yapamaz da... Denemeler olmuştur ama kısa sürmüştür. Biz zamanında porno fıkralar üretmiş bir Nasreddin Hoca'yı bile çocuk fıkrası kahramanı yapmış bir toplumuz... Uçtaki şeyleri hemen yontarız, değiştiririz, sıradanlaştırırız, farklı seslere tahammülümüz yoktur. öyle bir kültürden gelmiyoruz zira. Biz hala ümmet toplumunun bireyleriyiz...

Ama acı gerçek şu ki Fransa'da şu an giderek ufak ufak bize benzer bir rotaya giriyor. Daha doğrusu daha da benzeyecek gibi. Çünkü karşılarındaki tehlikeyi ancak 7 Ocak 2015'te görebilmiş oldular. Gittikçe içine kapanan, yabancıları dışlayan, daha katı, daha ürkek, daha tedirgin bir Fransa'nın artık eskisi gibi düşünce özgürlüğünün sınırsız yaşandığı bir ülke olması da sanki geçmişin güzel anılarında kalacak gibi. Fransa yıllardır derin bir uykudaydı ama mizahın ve karikatürün bu çok köklü ülkesi 7 Ocak 2015'ten bu yana başlayan yeni bir süreçte görünen o ki hiç de alışık olmadığı, bambaşka bir çizgiye doğru adım adım gidecek.

Cihan Demirci (9 Ocak 2015)

Hiç yorum yok: