17 Eylül 2007

ZEKİ BEYNER YAZISINA SİZDEN GELENLER...


Sevgili "Damdaki Mizahçı" dostları, bir haftayı bile bulmayan çok kısa bir tatil nedeniyle, hem damlardan hem de internetten de kısa bir süreliğine uzaklaştım... Son olarak yazdığım Zeki Beyner'i anma yazısına sizden gelen mesajları da bu yüzden yeni yanıtlayabiliyorum...

Sevgili Vahit Akça arkadaşımız Zeki Beyner'i andığım yazıyı okuduktan sonra yukarda gördüğünüz bu çizimi gerçekleştirip yollamış... Zeki Beyner çizimiyle birlikte şu notu da eklemiş mektubuna:

"Sevgili Cihan, 'İNSAN'ı okuyup öğrendikçe, her geçen gün biraz daha yitip giden bir ülke gibi, içimizden ve insanlığımızdan da bir şeylerin kopup gittiğini daha iyi anlıyoruz sanki... Değerli yazın için teşekkürler.. Selam ve sevgilerimle.."

HEYKELİ DİKİLECEK MİZAHÇI!

"DAMDAKİ MİZAHÇI"nız Cihan Demirci'yi uzun yıllardır takip eden sevgili Cahit Ş.Tunaboyu dostumuz da şu satırları yollamış bana:
"Sevgili Cihan Demirci, damların yürekli mizahçısı... Tek başına damlarda sürdürdüğün mizah mücadelesini hem keyifle, hem de içine düştüğümüz durum nedeniyle biraz da hüzünle izlerken, Zeki Beyner üzerine yazdığın yazıyı da okuyunca doğrusu yaşlanmış gözlerim hepten yaşlandı. Benzer bir yalnızlık duygusunu sende de gördüm, aman mizahının gücünden kopma!.. Zor günlerdeyiz malum. Ülke her anlamda bitmiş halde. Böyle anlarda insan daha da hassaslaşıyor. Mizahın en güçlüsünün gözden yaş akıtan olduğunu bilirim. Bu yaş bazen güldürmek için, bazen de hüzünlendirmek için akar. Yıllar öncesine döndüm. İyi bir Akbaba okuru olduğum o günlere. Senin Mazete adlı mizah ekinde yaptığın röportajı da kesip saklamıştım. Ama bu kez yayınlamadığın röportajlardan da bölümler koymuşsun. Zeki Beyner gerçekten örneği çok zor görülecek özel bir vaka. Hayatı romandan da öte, başka bir ülkede olsa sırf mücadelesi için heykeli dikilecek ya da üzerine tezler hazırlanacak bir yaşam olurdu ama burada sen ve bir kaç mizahçı dost olmasa hepten unutulacak. Böyle gerçek sanatçıların ne yazık ki kaderi budur bu ülkede. Nankörlük içimize işlemiş bizim. Bu vesileyle elde kalan son Akbaba'cı Cafer Zorlu'ya ustaya da sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum, o da özel bir insandır. Mizah dünyasının içinde çok farklı bir yerde gördüğüm seni, her zaman süren bu duyarlılığından ötürü kutluyor, gözlerinden öpüyorum..."
Ş.Cahit Tunaboyu


"TANIMAK İSTERDİM"

Zeki Beyner yazısı nedeniyle bir başka teşekkür mektubu İrfan Mutluer'den geldi. Blogumuzu yeni keşfeden İrfan Mutluer de bu yazı için, eski bir Gırgır okuru olarak teşekkür ediyor...Gene yıllardır kitaplarımızın ve mizahımızın sıkı takipçilerinden biri olarak bizi mesajlarıyla mutlu eden Harun Özdemir arkadaşımız da, "Zeki Beyner yazısının kendisini çok duygulandırdığını, ne yazık ki Zeki Beyner'i bir mizahçı olarak hiç tanımadığını, bundan dolayı büyük bir eksiklik hissettiğini, bu yazıyı bugünün mizahçılarının mutlaka okuması gerektiğini" söylüyor yolladığı mektupta.

AĞLAMAMAK İÇİN ZOR TUTUYORUM KENDİMİ




Bir diğer mektup da kendisi de karikatürcü olan Metin Demirhan arkadaşımızdan gelmiş... Şöyle diyor Metin Demirhan mektubunda:
" Sevgili Cihan Demirci; Beni neredeyse 25 yıl öncesine götürdün. Zeki Abimle beraber... Ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. Ne desem bilemiyorum. Zeki Abi geliyor gözümün önüne; önündeki saman kağıda eskiz karalıyor. Uzun uzun... Ve boyuyor onları rengarenk... Ekolinlerle, guajlarla... Sigara içiyor fosur fosur. Sigara tutan eli çenesinde, dirseği masada. Dalmış çizmeye. Sigaradan tüten dumanlar, darmadağınık ve yukarıya dikilmiş saçlarının arasından süzülerek geçiyor. sanki kafası tütüyor Zeki Abimin... Gözgöze geliyoruz ve utangaç bir çocuk gibi başını önüne eğiyor çizmeye devam ediyor... Yazı için çok teşekkür ederim tekrar. Bu boktan dünyada bana mizahın bu eşsiz güzelliğini anımsattığın için de ayrıca teşekkür etmek istiyorum... Selamlar, saygılar... "

Metin Demirhan




Tüm dostlara duyarlı mektuplarından ötürü teşekkür ediyorum... (C.D.)



Hiç yorum yok: