"MİZAHÇI DOSTU" GAZETECİ
ŞAKİR AĞABEYİN ARDINDAN...
Adı: Şakir Süter'di... Medyada kalan çok az sayıdaki "düzgün" kalem erbabından biriydi... O da bütün "düzgün" insanlar gibi, erkenden 57 yaşında uçup gitti aramızdan...
Sevgili Şakir ağabeyin ölüm haberini aldığım 27 Ağustos 2007 Pazartesi sabahı bilgisayarın başında bir süre öylece kalakaldım... Çünkü bugüne dek topu topu sadece bir kaç kez, ayaküstü 3-5 kelime edebildiğim ama bana çok daha fazla sohbet edebildiklerimden daha yakın bir insanı, gerçek bir "gazeteci"yi daha yitirmiştim...Onu pek çok kişi "merkez sağda bir gazeteci" olarak tanımlar... Oysa o "solcu" geçinen pek çok kalem erbabından çok daha demokrat ve en önemlisi, " "ilke" sahibi "dürüst" bir kalemdi... Son 5 yılım öylesine çok "insan" yitirmekle geçti ki, doğrusu pek fazla kimsem kalmadı nerdeyse... Hele hele medyada kalan, bizim gibi, ülkedeki akla ziyan fırtınasında kafayı yememek için "dama" çıkmışların sesini duyabilen 3-5 kişiden biriydi Şakir Süter... Akşam gazetesine girdiği 1995'lerden başlayarak son 12 yılında, onun köşesinde pek çok fıkram, pek çok yazım çıktı. Şakir ağabey, hiç zoru olmadığı halde kitaplarımı tanıttı hiç sektirmeden Akşam'daki köşesinde... Onun yazdığı "Cihan Demirci ve Ciddiyet" başlıklı bir gazete küpürünün fotokopisi solmuş bir şekilde çalışma masamın arkasındaki panodan bana bakıyor mahzun mahzun...
Ölümünü haber aldığım anda, mizah dünyasının özgür ve bağımsız haber blogu olan MİZAH HABER'de onunla ilgili bir yazı yazdım... Mizahhaber bu anlamda mizah dünyasının kendine özgü bir sesi oldu sadece iki ayda... Oraya olan yoğun katkılarım nedeniyle "Damdaki Mizahçı"yı ihmal eder oldum son zamanlarda... Kendi blogumda ancak yazabiliyorum... Sevgili Şakir ağabey, 2 yıldır boğuştuğu kansere daha 57 yaşındayken yenik düşerek ayrıldı aramızdan... Medya denen gücü doğru ve dürüst şekilde kullanan bir gazeteciyi daha kaybetmiş, bir kişi daha eksilmiş olduk tam da Birinci Cumhuriyetin bitiş günlerinde...
Onun yazdığı tarzdaki gazete köşeleri bizim basınımızda uzun bir geleneğe sahiptir. Bugün Milliyet'te Melih Aşık, Cumhuriyet'te de Deniz Som bu tarz köşe yapmayı sürdüren iki isim olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür köşeler okurdan beslenen, okurla yaşayan, okurla soluk alan köşelerdir... Bu tür köşelere yıllarca yazar olarak emek vermiş bir mizahçı olarak, benim için ayrı bir hüzün taşıyor Şakir ağabeyin kaybı... Köşesinde fıkralara, mizahi yazılara, okur görüşlerine, okur yazılarına, kitap tanıtımlarına her gün yer veren bu anlamda çalıştığı gazetenin okura açılan sesi olan Şakir Süter bu nitelikleriyle medyada kalan mizah ve mizahçı dostu son bir kaç isimden biriydi... Medyada artık pek örneğine rastlanmayan düzeyde duyarlılığa sahip özel bir kalemdi o... Sanırız o yüzden erkenden ayrıldı aramızda. Malum, düzgün ve duyarlı adam olmak yaramıyor bu ülkede... Sadece erken gitmenizi sağlıyor ne yazık ki... Bugüne dek yayınlanmış 3 kitabı olan Şakir Süter, bildiğim kadarıyla son olarak "Fıkralar ve Fıkracılar" adıyla bir yeni kitap hazırlıyordu ama kitabının basılmış halini görmek ona kısmet olmadı... Sevgili Şakir ağabeye; ruhun şad olsun diyorum, oralar o kadar çok düzgün insanla doldu ki, burası çok çekilmez hale geldi be Şakir ağabey... İyi ki var oldun, bize bıraktığın değerler için teşekkürler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder