18 Mayıs 2006

Damdaki Mizahçı’nın dam üstünden attığı çığlığı duyun!

ÜLKE GİTTİ, GİDİYOR

KOCA BİR HALK UYUMAYA

DEVAM EDİYOR!

Korkunç günlerin eşiğindeyiz, içindeyiz... Bu aymazlık sürdüğü sürece daha da korkunç günler bekliyor Türkiye'yi... Türkiye Cumhuriyeti tüm kurumlarıyla birer birer ele geçiriliyor, çökertiliyor, yok ediliyor... Başı her sıkıştığında yüzünü “Asker”e çevirmekten başka bir haltı beceremeyen zavallı bir halk, bu kez askerin de kâr etmeyeceğini hâlâ göremiyor mu?.. 12 Eylül 1980’de de bu ülkeyi asker kurtarmadı mı??? O kurtarış sayesinde biti kanlanmadı mı kafayı türbanla bozmuş gericinin, tarikatçı örümcek beyinli yobazın, eli satırlı ülkücünün ve dahi tüm şeriat düşkünlerinin…

Ey çılgınlığını Cumhuriyetin kuruluşu sonrasında mezara gömmüş, kendinden geçmiş, umursamaz yığınlardan oluşan koca bir halk!.. Nedir senin bu içler acısı halin… Her yenilgi, her acı, her hüsran sonrasında bayrak sallamakla ve Atatürk resmi taşımakla ve “Nasıl olsa asker bunlara dur der” diyen bir militarist kafa yapısıyla kurtulmayacak bu ülke beyler, bayanlar… Elinizi taşın altına koymadan kurtuluş yok!.. Ey gücünün farkında bile olmayan, gölgesinden ile korkar hale getirilmiş, sindirilmiş zavallı halkım!.. Gün ayağa kalkma, silkinme zamanı… Bir koca Cumhuriyet gitti, gidiyor… Seni senden başka kimse kurtaramaz… Bunu anla artık… Ülkene sahip çıkmak geleceğine sahip çıkmaktır…

GÜN GERİCİYE KARŞI

BİRLEŞME GÜNÜDÜR!

Şeriat özlemi içinde yanıp tutuşmayan dinbazlardan, milliyetçilik kılıfıyla yobazlık yapan din günahkarlarından değilsen artık o parti, bu parti ayırımını bırak. Gün Mustafa Kemal’in “LAİK” Cumhuriyeti için birlik olma günüdür… Yoksa bu günlerden daha kötüleri kapımıza dayandı!. Bu ülkede adına “halk” denilen yığınlar yıllarca yanlış üstüne yanlış yaptılar, şimdi son 60 yılda üst üste yığılan yanlışların ağır faturası çıkıyor beyler, bayanlar…

Ülkeyi “pazarlamak”tan başka bir derdi olmayanların değiştiğini sanan sazan çiftliği sakinleri, ömrünü “gericiliğe” adayanların asla ve asla değişmeyeceğini hâlâ mı göremiyorsun??? Ülke şeriat düşkünlerinin elinde yanıyor, tutuşuyor, yaraları ağırlaşıyor, kanadıkça kanıyor…Tüm kurumlar hızla gericileşiyor… İmam fazlası olan bu ülkede ölümün gücü hayatı yendi. AKP iktidarı ülkeyi inanan-inanmayan diye ikiye bölüyor. Gerçek bölücüğün suyunu çıkarıyor! Ülkede insanların her anlamda “kapanması” için yoğun bir baskı var. Eteğinin boyu kısa öğrenciler artık polisten dayak yiyor... Ülkenin her tarafından her gün, her an yeni bir "gerici" kalkışma haberi geliyor... Üniversiteleri eli satırlı, döner bıçaklı ülkücü-dinci caniler basıyor… Ülkenin taşı-toprağı Arap şeyhlerine üç otuz paralara peşkeş çekiliyor…

büyük tantanayla kutlanan Cumhuriyetin 75. yıl törenleri için “Ülkenin bitişini kutluyorlar sanki” demiştim bulunduğum damın üzerinden… Bu ülkeyle ilgili öngörülerimde şu ana kadar hiç yanılmadım ne yazık ki?.. 80. yılda ülkeyi tüm kurumlarıyla ele geçirip, tarikatların emrine açan, çokuluslu şirketlere ve şeriat düşkünü Arap sermayesine ülkenin en önemli kurumlarını, en güzel yerlerini yok pahasına pazarlayan, bu ülkenin tarihinde gördüğü en “rezil iktidar” olan AKP iktidarı 2006’yla birlikte ülkeyi karanlığın içine daha da hızla çekmeye başladı. Ne de olsa 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçimine sadece 1 yıl kalmıştı… 2007 Mayıs’ı bu ülkenin tamamen bitişi olacaktı!. Ağzı açık kitlelere afyon niyetine yutturulan AB yalanlarından, AB palavralarından oluşan günlerin suyu çıkmaya başlamış, bu iktidarın girmeye çalıştığı Avrupa medeniyetiyle(!) uzaktan-yakından herhangi bir ilgisi olmadığı kontürü geç düşenler için bile ortaya çıkmıştı.

DİNCİLER CİNAYET İŞLEYİNCE

NEDENSE HEP "KOMPLO" OLUYOR!

Bu ülkenin tarihinde 6 gün içinde bir gazeteye adeta dalga geçer gibi üç kez el bombası atılmadı… Cumhuriyet gazetesine leblebi atar gibi atılan bombalar islamcı bir faşizmden güç bulan, iktidar destekli şeriatçının ne denli şımardığının resmiydi bu aslında…

Ve 17 Mayıs 2006’da ülkenin en önemli yargı organlarından biri olan DANIŞTAY, şeriatçı-ülkücü bir cani tarafından resmen basıldı. Silahıyla elini-kolunu sallayarak Danıştaya giren dinci bir cani aslında uzun zamandır çökertilmiş olan yargıya ülkede vurulan son darbe oldu… Yargıya uzanan eller ana binaya kadar uzandı bu kez!.. O da şimdilik!. Ortalık kan gölüne döndü…Yargıya ve laik cumhuriyete bir kez daha kan bulaştı. Aslında bu kan hepimizin üstüne sıçradı… Aslında bu kan çok uzun zamandır üzerimizde, aslında bu kan üzerimizde kurudu ama biz hâlâ mışıl mışıl uyumaktayız… Bu duyarsızlık, bu aymazlıkla yarın o kanın içinde bir koca ulus boğulacak bu gidişle…

BU ÜLKENİN GERÇEK ZENCİLERİ

LAİK CUMHURİYETİN GERÇEK SAVUNUCULARIDIR!

Bulunduğum damdan şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; bizim gibiler bu ülkenin gerçek zencileridir… Bu ülkenin gerçek ilericileri, laik cumhuriyetin, sırtını askere dayamamış özgürlükçü savunucuları bu ülkedeki gerçek zencileriz!.. Zenci ayağına yatan “Allah” sömürücüsü gericilerin zenciliği sadece siyah boyadan oluşur. Bir kova suyla ya da yağmurda biter onların sahte zenciliği!.. Sahtekar oldukları ve çok fazla günah işledikleri için “dinci” olmuşlardır aslında. Yani; günahkarlıklarının fazlalığıdır onları bu denli dinci yapan. Öylesine günahkardırlar ki, bu yüzden her an, her saniye başları yukarı çevrilidir. Sürekli olarak yukarıdan emir aldıklarını söyleyip, her işi yukarının üzerine yıkarlar… Ne de olsa dinbazdırlar… Sadece ve sadece dini kullanarak yaşayabilirler… Hastalıklı ruhlara sahiptirler…Canilikle cinnet arasında gidip gelirler bir ömür boyu.. “Ya Allah, bismillah” deyip tekbir getirerek insan öldürür, kendilerinden başka düşünceye sahip olanların soluk almasına bile izin vermezler!.. Beyaz ve siyah Türklerin elinde oyuncak olan bu ülkede bizim gibiler “azınlık” olmaktan öteye gidemiyor ve her daim yalnız kalıyor ne yazık ki… Çünkü ülkede her şey Beyaz ve Siyah Türk yetiştirmek için ayarlanmış… En başta da boşa giden eğitim yılları… Beyaz Türk için ülkenin rejimi değişmiş, şeriat gelmiş, ülke satılmış hiç fark etmez, onun dümen suyuna ve kara parasına dokunmadığınız sürece dışardan her türlü rejimi ithal edebilirsiniz. Siyah Türk dediğim zaten bu ülkenin gerçek sahibi haline getirilmiş, yıllardır hep şımartılmış, kollanmış, palazlanmış gerici-yobaz-dinbaz takımı!.. Bu ülkede asıl ezilenler; ilerici, çağdaş, laik, gerçek solcu, özgürlükçü çevreler oldu hep… Ben birkaç yıl önce bu tür Türkler için “BİRAZ TÜRKLER” başlığıyla Radikal-İki de bir yazı yazmıştım, epeyce ses getirmiş, Tempo dergisi haber yapmış, o zaman rekor sayıda mail almıştım… O yazıyı yakında bu blogta tekrar yayınlamakta yarar var… Şu anda da besili, azmanlaşmış, şımarıklıktan gözü dönmüş İslamcı bir sağın elinde solsuz ve soluksuz günlerin içindeyiz…Radikal İslam yolunda hızla duvara doğru gidiyoruz… Duvara çarpmamıza çok az kaldı!!!

Bulunduğum damda bugün 18 Mayıs 2006…19 Mayıs öncesi… Gelecek yılın 19 Mayıs’ın da Çankaya’da acaba kim oturacak?.. Dam üstünde çığlığımı atıyor ve haykırıyorum: “EY HALKIM, BIÇAK ŞERİAT’A DAYANDI!.. YETER ARTIK UYUMAAAAA!.. UYUMA ZAMANI DEĞİLDİR. SENİ BİR BAŞKASI DEĞİL, ANCAK SEN KURTARACAKSIN, GÜN GERİCİYE-DİNBAZA KARŞI BİRLEŞME GÜNÜDÜR, HALA GÜNÜ KURTARMAYA ÇALIŞIP, BİRLEŞMEYE DİRENEN, MUHALEFET OLMAKTAN UZAK, ÜLKE GERÇEKLERİNDEN UZAK, BİTİK LİDERLERİ TARİHE GÖM VE BU ÜLKE İÇİN BİRLEŞME YOLUNDA HALK BASKISI OLUŞTUR… HALK OLDUĞUNU ARTIK ANIMSA… EĞER GERÇEKTEN HALKSAN!. ŞERİAT ÇÖLÜNÜN KUMU AKIYOR, KUM SAATİNDE ZAMAN DARALIYOR, BUNU ASLA UNUTMAAAA!..”

Hiç yorum yok: