23 Nisan 2006

İLGİNÇ BİR OKUR MEKTUBU:
“Marul salatası ve bir gazete yazısı!”
Gerek kitap okurlarından, gerek gazete, dergi yazılarımızın okurlarından “DAMDAKİ MİZAHÇI”nız Cihan Demirci’ye pek çok mail gelir… Dün akşam gözüme ilişen bir mektubu sizinle de paylaşmak istedim. Bakın bazen bir yazı, marul salatasından bile daha önemli olabiliyormuş… Bana bu mektubu Mersin’den Eczacı Tuğrul Tol yollamış… 14 Nisan Cuma günü Cumhuriyet’te yazdığım “Suavi Süalp” yazısı için kaleme alınmış bir mektup ama inanın rahmetli Suavi ustanın absürd mizah duygusu sanki mektuba sinmiş… Gelin okuyalım…

14 Nisan 2006 tarihli Cumhuriyet'te çıkan yazının sayfası

Sn. Cihan Demirci;

Cumhuriyet gazetesinin 14.04.2006 tarihli sayısındaki “Unutulmuş bir mizah dehası” başlıklı yazınızı maalesef bugün yani ; 22.04.2006 ... gece 24.00‘de ancak okuyabildim. Çünkü 14.04.2006 günü işim çok olduğundan gazeteyi tam okuyamamıştım. Bu nedenle yazınızı görememişim... Bu gazete daha sonra bir kaç gün ortalıkta süründü durdu. Ben Mersin de oturuyorum .Doktor olan eşim de İstanbul’da 6 aylık Diyaliz kursunda...

Evde bekar olunca gazeteler etrafta saçılıp duruyordu. 3 gün süründükten sonra etrafı düzelteyim diye her zaman yaptığım gibi birikmiş eski gazeteleri kat kalorifer odasına atılmak üzere kaldırdım.... Temizlikçi Cumartesi gelince oradan alıp atıyordu.... Ama önceki gün akşam eve geç geldiğimde kendime bekar bekar bir salata ziyafeti çekeyim dedim. Marulları ve taze soğanları yıkamak ve temizlemek için o malum kalorifer odasına gidip eski gazetelerden bir tutam alıp masaya koydum... Ama birden yazınız gözüme ilişti.. Gerçekten irkildim... Usta mizahçı Suavi Süalp’in resmi içime büyük bir acı verdi.... Ardından içimi büyük bir saygı hissi kapladı...

Bu nedenle gazetenin bu sayfasının üzerine çamurlu marul yapraklarını koymaya kıyamadım. O sayfayı ıslak ellerimle nazikçe zedelemeden ayırdım. Çünkü çok acıkmıştım... İçimden onu birazdan yemekten sonra daha dikkatle okurum dedim... Bu nedenle önce salatamı yaptım... Salatamı yaparken de gözüm gazeteye ve yazınıza sürekli takıldı durdu... Salatayı yaptıktan sonra onu keyifle afiyetle yerken gözüm yine hep ondaydı...Salata bitmişti... Ama çok yorgundum. ..Kısa sürede yemeğin rehaveti de üzerime çökmüştü... Dayanamadım... Yatağa gitmeden masadaki diğer gazete sayfalarını ve çöpleri çöp kutusuna attım...Yazınızı okuyamadan uykuya daldım...

Bu serüven bir kaç gün yemeklerde ayni şekilde yaşandı....Yemek masamda yemeğimi yiyor ama yazınızı bir türlü okuyamıyordum... Nihayet dediğim gibi bu aksam gece 24.00’de yine bir parça bir şeyler yedikten sonra yazınızı zevkle, şu an okumuş bulunmaktayım. Yemeğin üstüne yazınız ve SUAVİ SÜALP’in anısı, tatlı mı desem... tuzlumu desem yoksa acı mı desem ....öyle bir gitti ki sormayın.... Okurken ben de bir şeyler yazmak karalamak istedim... Yazınızın sonunda umduğum gibi mail adresiniz vardı ve hemen bilgisayarımı açtım ve bu mailimi yazmaya başladım...Bu yazım sizin de dediğiniz gibi “Büyük bir mizah dehası” olan SUAVİ SÜALP’a olan saygımın küçük bir ifadesidir. Ayrıca onu bana bu kadar güzel anlatan yazınıza da hayran kalmıştım.....Bu nedenle büyük mizah dehamızın kıymetini bana yine hatırlatan size sevgi hislerimi ayrıca iletiyorum... Benim yazım sizin ve bu büyük ustanın ince mizah yazıları yanında “seçme saçma yazılar” gibi kıymete haiz değildir...

Benim ki de işte bu kadar... Ha.. yazınızı okuduktan sonra o gazete sayfasını elbette atamazdım...Onu gazete arşivimde hak ettiği bir yere yerleştirdim...... Size ve mizah dehamız SUAVİ SÜALP’a sevgi ve saygılarımla.....

ECZ. TUĞRUL TOL - MERSİN

Hiç yorum yok: