12 Ağustos 2008

DAMDAKİ
MİZAHÇI'NIN
GÖZÜNDE
BİR YAŞ DAHA!
Ne de olsa içimize işlemiş bir hüznün mizahçısıyız dostlar... Güleriz bu ülkede hep ağlanacak halimize... Ağlarız kah, gülünecek vaziyetimize... Tersten yaşarız tüm dünyadan kopuk bir şekilde... Zordur bu ülkede yaşamak, hele hele insanca yaşamaya kalkışmak... Duyarlı, ilkeli, namuslu bir kalem erbabı olmak... Damda yalnızsınızdır çoğu zaman... Kolay değildir böyle hüzün dolu bir ülkede mizah yapmak... Kimine kolay gelir, yanılır... Öyle, böyle derken bir 12 Ağustos daha bir yaş götürdü gene bizden...

Ne çok severim, çocukluk fotoğraflarımı... Çengelköy sırtlarında, bir küçük Cihan, yıl:1964...

Takvimlerin hızlandığı, takvimlerdeki günlerin bile eksik çıktığı hile-hurdalı günlerdeyiz... Tatsız mı tatsız, kudurmuş bir dünya. Gözü dönmüş insanoğlu. Kiminin sadece gözü değil ....ötü de dönmüş bir halde... Kimi dinbaz, kimi yobaz, kimi madrabaz, kimi yamuk, kimi maganda... Ortalık lavuk şeklinde insan kaynıyor... Hayatları kaynatan bir insan kaynaması... O kaynadıkça eldeki kaynaklar da tükeniyor... Sarmaşık gibi sarmışlar dört bir tarafımızı. Örümcekleri çalışkan bu ülkenin. Herşeyin daniskası makbul. Bunca hengame arasında bizim yaş da çaktırmadan 46 oldu da, ondan bunca laf salatası... Malum önce salata gelir sofraya... "Damdaki Mizahçı"nızın hem anasız hem babasız ilk yaş devirmesidir bu... Bunca çam devrilen, yakılan, yıkılan, bütün insani değerleri yok edilen bu ülkede bir yaşımız daha uçtu gitti... Biz şimdi bunun hesabını kimden soracağız kardeşiiiiiim?.. Ülke bizden daha yaş oldukça biz bu ülkeden daha genciz deyip de avunalım mı? Yaşadığımız şu hayatı haybeye yaşamadığımız, bir küçük iz (yanakta değil neyse ki!) bıraktığımız için sevinelim mi?

Sizi bundan sonra geçen yıl bu blogta yazdığım "45 YAŞ" yazımla başbaşa bırakayım. Okumayanlar için...Bir tıklayın isterseniz...

"45 YAŞ" YAZISI...

Abim Cengiz, ben, yeğenim Can ve kuzenim Bülent pastayı ülkedeki gerilim ortamına uygun olarak kestik!!!:))

Hiç yorum yok: