01 Aralık 2023

CİHAN DEMİRCİ YAZDI: "MİZAH YAYINCILIĞIMIZIN 100 YILLIK SERÜVENİ"


MİZAH YAYINCILIĞIMIZIN 100 YILLIK SERÜVENİ

Cihan Demirci


Cumhuriyetin 100. yılında mizah yayıncılığımızın 1923-2023 arasındaki 100 yıllık serüvenini özetlemeye başlamadan önce yayıncılığımızın başlangıç dönemine dair birkaç tarih bilgisi vermek de isterim. Zira mizah yayıncılığımızın başlangıcına dair biraz olsun bilgi sahibi olmak bu 100 yıllık serüveni de daha iyi anlamayı sağlayacaktır.

Batıda matbaanın keşfinden neredeyse 300 yıla yakın bir süre sonra matbaayla tanışabilen (tam sayı 291 yıldır!) Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan azınlıklar kendi matbaalarını Osmanlı’dan çok daha önce kurmuşlardı. Mizah yayıncılığındaki hızımız ise matbaadaki hızımızdan daha iyidir. Matbaada 291 yıl geri kalan Osmanlıda, ilk mizah dergisi, Fransa’da 1830’da yayınlanan ve ilk mizah yayını kabul edilen “La Caricature”den sadece 39 yıl sonra, 23 Aralık 1869’da, Teodor Kasap ve Namık Kemal tarafından çıkarılan çıkarılan “Diyojen” mizah gazetesidir. Ancak mizah yayıncılığımız henüz 8 yaşlarında daha yolun başında bir çocukken, 1878’de dönemin padişahı Abdülhamit’in basına baskı döneminden nasibini almış ve 1878-1908 arasında tam 30 yıl süren bir yayın yasağı dönemi yaşamıştır!..

2. Meşrutiyetin ilan edildiği, basın özgürlüğünün yeniden geri geldiği 1908 yılı, 30 yıl boyunca yurt dışında basılıp Osmanlıya gizlice sokulmak zorunda kalmış mizah yayınlarının yeniden hayat bulduğu ve patlama yaptığı bir yıl olmuştur. Şimdi bu bilgiler eşliğinde gelelim 1923-2023 arasındaki 100 yıllık serüvene… 

Mizah yayıncılığımız Cumhuriyetin kuruluşunun hemen öncesindeki Kurtuluş Savaşı sırasında da ciddi bir canlılık içindedir. Ancak ilginç olan bu yayıncılık o dönem iki ayrı koldan yürümektedir. Yayıncılık dünyamızda çok özel ve öncü bir yeri olan karikatürcü kökenli gazeteci Sedat Simavi, önce 1918’de “Diken” mizah dergisini, ardından da 1921’de “Güleryüz” adlı mizah dergisini çıkarır.


Cumhuriyetin hemen öncesinde iki zıt mizah dergisi: “Güleryüz” ve “Aydede”

1923’e dek yaşayan, 122 sayı çıkan, haftalık Güleryüz mizah dergisi, Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal’e ve Ankara hükümetine verdiği destekle tarihe geçer. Bu anlamda aynı dönemlerde çıkan Aydede ile iki zıt kutbun dergisi olur. 2 Ocak 1922’de Refik Halit Karay tarafından çıkarılan “Aydede” adlı mizah dergisi ise Kurtuluş savaşına karşı İstanbul hükümetinden yani Osmanlı’dan yana bir tavır sergiler. 30 Ağustos 1922’deki büyük taarruz zaferinden sonra rengini değiştiren Aydede Mustafa Kemal’e yönelik eleştirilerin yerine giderek övgüye başlar ve 9 Kasım 1922’de yayınına son verir.


55 yıl çıkan en uzun ömürlü dergi: Akbaba

1922 yılının 7 Aralık tarihinde bir yerde “Aydede” dergisinin devamı olarak Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından yayınlanmaya başlayan “Akbaba” dergisi, toplam 55 yıl süren yayın yaşamıyla mizah yayıncılığı tarihimizin bugüne dek en uzun ömürlü dergisi olmuştur. Yazının ağırlığını hissettiren, oldukça fazla yazara sahip bir dergi olan Akbaba, neredeyse çıktığı dönemlerde Türk karikatürünün bütün büyük ustalarının çalıştığı bir dergi de olmayı başarmıştır. 1967 yılında Yusuf Ziya Ortaç’ın ölümünden sonra Akbaba dergisinin sahipliğini Yusuf Ziya’nın oğlu Ergin Ortaç üstlenmiştir. Son sayısı 28 Aralık 1977’de çıkan Akbaba’nın bazı çizerleri bu derginin adıyla birlikte anılacak kadar uzun ve ciddi emek vermiştir; bunların neredeyse hepsini tanımış olmanın onurunu yaşarken; Necmi Rıza Ayça’nın, Semih Balcıoğlu’nun, Cafer Zorlu’nun ve Zeki Beyner’in adlarını mutlaka öncelikle saymak gerekir. Özellikle Cafer ağabey ve Zeki ağabey bu dergiyi kapandığı güne dek sırtlanmış olan iki emekçi çizeridir, Akbaba yayın hayatına bir kaç kez ara verip yeniden çıksa da toplam olarak 55 yıl yaşamıştır.



Çağdaş karikatürün kurucusu Cemal Nadir ve dergisi Amcabey

Cumhuriyetin hemen öncesinde ilk karikatürcümüz olarak ortaya çıkan Cemil Cem, “Kalem” ve “Cem” dergileriyle var olmuştur. Cumhuriyetin başlangıç dönemlerinde, 1928’e dek karikatürleriyle ve dergileriyle öne çıkan Cemil Cem’in ardından mizah yayıncılığımızda iki önemli karikatürcü dergileriyle öne çıkar: “Amcabey” ile Cemal Nadir Güler ve “Karikatür” dergisiyle Ramiz Gökçe… Çağdaş karikatürümüzün kurucu ismi sayılan Cemal Nadir Güler’in yönetmenliğinde, İlk sayısı 5 Aralık 1942’de çıkan Amcabey, başlangıçta gazete formuyla yayınlanır. İlk 33 sayısı gazete olarak çıkan “Amcabey” 34. sayıdan sonra “dergi” şekline dönüşür ve toplam 69 sayı yayınlanır. Dergiye ismini veren “Amcabey” Cemal Nadir Güler’in yarattığı bir çizgi kahramandır. “Amcabey’in son sayısı 25 Mart 1944’te çıktı. Karikatürü ilk kez halka sevdiren, halkla bütünleştiren Cemal Nadir, hep ilklere imza attı. Yarattığı “Amcabey” tiplemesiyle ve diğer tiplemeleriyle İlk çizgi bantı o çizdi ve ilk kez amatör karikatürcülere kucak açan da oydu ama 45 yıllık kısacık ömrü, bunun daha ötesini yapmasına ne yazık ki izin vermedi.


Muhalif mizahın efsane gazetesi: Markopaşa

Bu 100 yıllık Cumhuriyet dönemi serüveninde mizah dergileri tarihinin en cesur ve en muhalif yayını diyebileceğimiz, başına en çok dert açılan mizah yayını Markopaşa’nın ilk sayısı 25 Kasım 1946’da mizah gazetesi olarak çıktı. 22. sayısında kapatıldı. Daha sonra; Merhumpaşa, Malumpaşa, Ali Baba, Yedi Sekiz Hasan Paşa, Hür Markopaşa gibi başka başka adlarla çıktı. Aziz Nesin, Sabahattin Ali ve Rıfat Ilgaz tarafından çıkarılan gazetenin tek çizeri Mim Uykusuz’du. Toplamda 7 ayrı adla, 77 sayı çıktı. 8 kez patron, 10 kez yazıişleri müdürü, 10 kez adres ve 9 kez de matbaa değiştirdi. Toplam 3 yıl 4 ay, 28 günlük bu 4 sayfalık gazete hakkında 16 dava açıldı. Yazarları toplam olarak, 8 yıl, 2.5 ay hapis cezası aldılar. Bu durum mizah yayıncılığından benzeri bir daha yaşanmamış bir durumdur!..

Kadrosu göz kamaştıran Tef dergisi ve diğerleri

1950’lerde Demokrat Parti iktidarının oluşma süreci sonrasında, siyasi eleştiri gücü öne çıkan mizah yayıncılığı parlak bir dönem yaşadı. Dönemin kilometre taşlarından; Tef dergisinin İlk sayısı 7 Ağustos 1954’te çıktı. Çıktığı dönem itibarıyla mizah dergiciliğimize pek çok yenilik ve yeni bir heyecan getiren Tef dergisini Ertem Eğilmez ile Refik Erduran birlikte çıkardılar. Çok zengin bir yazar-çizer kadrosuna sahip olan dergiden bazı isimler sayacak olursak; Bedri Koraman, Semih Balcıoğlu, Ferruh Doğan, Oğuz Aral, Turhan Selçuk, Ali Ulvi, Altan Erbulak, Mıstık, Yalçın Çetin, Sinan Bıçakçığlu, Nihat Bali, Selma Emiroğlu, Eflatun Nuri, Nehar Tüblek, Suat Yalaz, Suavi Süalp… 1954-1955 yıllarında 1 yıl süren yayınını kağıt sıkıntısı nedeniyle noktalayan Tef, 1960 yılında 2. kez yayın hayatına dönüş yaptı. 20 Haziran 1960’da 2. kez çıkan dergi, Mayıs 1961’e dek yayınını sürdürdü. İlk sayısı 5 Ocak 1956’da çıkan Dolmuş, 28 sayfaydı ve fiyatı da 60 kuruştu. Tef’in kapanmasıyla çıkan Dolmuş’ta Tef’ kadrosundaki pek çok mizahçı yer alıyordu. Dergiyi İlhan ve Turhan Selçuk kardeşler çıkardılar. Dolmuş, 1958 yılının Eylül ayına dek yaşadı.

En çok satan, en fazla iz bırakan efsane dergi: Gırgır

Mizah dergiciliği tarihimizin en çok satan, en çok ilgi gören, en fazla iz bırakan dergisi olan ‘Gırgır’ın ilk sayısı 13 Ağustos 1972’de Oğuz Aral’ın yönetmenliğinde, Günaydın gazetesi patronu Haldun Simavi’nin sahipliğinde tarafından yayınlandı. Gırgır’ın 1972 Ağustos ayında yayınlanışından sadece 2 ay önce çıkan, tek bir kişinin hem yazıp, hem de çizerek hazırladığı “Salata” mizah dergisinden bahsetmez ve yaratıcısı Suavi Süalp’in en azından adını anmazsak ayıp olur!.. Suavi Süalp’in komikliği öne çıkaran, absürt mizahı Gırgır’a da rehberlik etmiş, Suavi Süalp 1973’te Oğuz Aral tarafından Salata’dan Gırgır’a transfer edilerek Gırgır’ın da ilk mizah yazarı olmuştur

Gırgır, hem o sıcacık sarı rengi, hem de kendinden önceki dergi anlayışına getirdiği yeniliklerle, 8 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki bir yaşlıya seslenen yapısıyla, 16 sayfalık yeni bir dergi anlayışının da öncü örneği oldu. Dergi öncesinde “Gün” gazetesinde bir mizah köşesi olarak yayınlandı. 1973 yılında, henüz birinci yaşındayken 45 bin satan Gırgır, her yıl artan tirajıyla 1980’lere 400 binleri bulan tirajla girdi. 1981-1983 yıları arasında ise derginin tirajı 500 bine kadar çıktı.

İlk dönemlerinde kadrosunda; Oğuz Aral’ın yanı sıra; Tekin Aral, Oğuz Alplaçin, Eflatun Nuri, Mim Uykusuz, Ferit Öngören, Suavi Süalp, Aziz Nesin, Nuri Kurtcebe, Aydın Aliustaoğlu gibi isimler vardı. Sonrasında Oğuz Aral’ın öğretmenliğinde kendi çizerini yetiştiren bir dergi oldu. Gırgır dergisinin kapak çizerleri serüveninden isim saymak gerekirse; tabii öncelikle Oğuz Aral’ın adını anmak gerekir. Derginin kapak çizeri olarak diğer öne çıkan isimleri arasında; Mehmet Polat, İlban Ertem, Ergün Gündüz, Şevket Yalaz, Gürcan Özkan, Gürcan Gürsel sayılabilir. 1989 yılının Ağustos sonlarında 17. yaşını bitirip 18. yaşına yeni adım attığı bir dönemin ardından artık Oğuz Aral’ı Gırgır’ın başında istemeyen patron Haldun Simavi tarafından Ertuğrul Akbay’a satıldı ve dergi adeta zorla el değiştirdi. Oğuz Aral'lı son Gırgır, 5 Kasım 1989 tarihinde yayınlanan 896. sayıdır. Gırgır, 12 Kasım 1989'da çıkan 897. sayısından itibaren Ertuğrul Akbay'ın yönetiminde farklı bir kadroyla çıkmaya başladı.

Bu değişimin aylar öncesinde Gırgır’dan büyük bir kopma oldu ve bu kopan grup, çıkış döneminde 300 binleri aşan bir tiraja ulaşan “Hıbır” dergisini çıkarttı. Oğuz Aral’ın dergisi olmaktan çıkan, başka bir dergiye dönüşen Gırgır bu arada aynı isimle 2017 yılına dek yayınını sürdürdü, mahkemelik olan bir karikatür sonrasında 2017 yılı Şubat ayı içersinde yayıncısı tarafından kapatıldı. 

Gırgır dergisi 1989’da elinden alınan Oğuz Aral, daha sonra; Dıgıl ve Avni dergileriyle, Fırt elinden alınan kardeşi Tekin Aral da ‘Fırfır’la mizah dergisi serüvenlerini sürdürse de bu dergiler Gırgır ve Fırt kadar ilgi göremedi!..

Gırgır sonrasından Leman dergisine, Penguen ve Uykusuz’dan bugüne

Gırgır’ın fırtına gibi estiği yıllar, mizah dergiciliğimizin renklendiği yıllardır. Bu dönemde ilk sayısı 17 Aralık 1975’te yayınlanan ve 17 yıllık bir ömrü olan, elle renklendirilmiş çalışmaları ve kaliteli baskısıyla Çarşaf ve 1976’da gene Gırgır ekibince biraz da “Çarşaf”a rakip olarak, tamamı renkli halde çıkarılan,13 yıllık bir ömür yaşayan Fırt da mizah yayıncılığımızda iz bıraktılar. Tabii; 70’lerdeki Mikrop, Çivi gibi, 80'lerdeki Limon, 90’lardaki Pişmiş Kelle, Deli, Öküz, Dıgıl, Avni, Fırfır gibi dergileri de unutmamak gerekir. 90’lı yılların başlarında bölüne bölüne, daha az satan mizah dergilerinin yanına, bir de o dönemin ruhuna uygun olarak yaşanan, günümüzde yaşanması artık mümkün olmayan erotik mizah dergisi furyasını da eklemeliyiz!..


‘Leman’ dergisinin ilk sayısı 20 Kasım 1991’de çıktı. 1986’da çıkan ve sıkı bir muhalefet yapan ‘Limon’ dergisinin devamıdır. Güneş gazetesince çıkarılan Limon olarak yayınına devam etme durumu kalmayan dergi, 1991 sonlarında Leman adına dönüşmek zorunda kaldı ve çizerlerinin patronluğunda çıktı. 

90’lı yılları oldukça parlak geçiren dergi içinden de pek çok dergi çıkarıp, zamanla bu gücünü yitirdi. Küçülmüş boyutuyla 2023 yılında 32. yılını geride bırakan Leman halen yayınını sürdüren haftalık tek mizah dergisi durumundadır!..

Penguen mizah dergisinin ilk sayısı 23 Eylül 2002’de çıktı. Leman dergisinden kopan, daha önce aylık dergi Lombak’ı yayınlayan bir grup çıkardı. 15 yıl kadar çıkan Penguen, 2017 yılı Nisan ayında, “Basılı dergiciliğin artık bittiğini” ileri sürerek yayınına son verdi. Günümüz dergiciliğinin en genç mizah anlayışı diyebileceğimiz “Uykusuz” mizah dergisinin ilk sayısı ise 5 Eylül 2007’de çıktı. Uykusuz’u 2007’de Yiğit Özgür’ün yönetiminde, Penguen dergisinden kopan bir grup çizer-mizahçı çıkardı. 2023 yılına dek 16 yıl yayınlanan, son dönemin en çok ilgi gören dergisi olan Uykusuz, mizah yayıncılığına hem baskının arttığı, hem de okur ilgisinin azaldığı bir dönemde sadece mizah yayıncılığı yapmanın, Leman dergisi gibi başka ticari alanlara yatırım yapmamanın bedelini ödeyerek, ne yazık ki Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’te, 25 Ocak 2023 tarihinde çıkan 801. sayısıyla, epeyce borç altında yayınına son vermek zorunda kaldı!.

2023 yılında 154 yılı bulan mizah yayıncılığı tarihimizde elbette burada saydıklarımızdan başka yüzlerce dergi daha çıktı. Kısıtlı bir alan içerisinde sizlere hepsini anlatma olanağım olmadı. Ta 1988'den beri 35 yıldır üzerinde çalıştığım, bilgi, malzeme topladığım, mizahımızın teorisi, tarihi ve pratiğiyle, çok özel portre yazıları ve söyleşilerle, kısacası mizahımızın başucu kitabı olacak bir kitabın içerisinde tüm bu yayınları ve daha fazlasını anlatacağım, büyük bir bölümü yazılmış bu çalışma son yıllardaki kötü ortam nedeniyle henüz bitmedi ama bitirip yayınlamayı başardığımda benzersiz bir çalışma olacak!.. Burada sadece bazılarını özetle anlatmaya çalıştım. Tabii mizah yayıncılığı sadece dergilerle var olmadı, bu ülkede uzun yıllar gazetelerin mizah ekleri verdiği, mizah sayfalarına sahip olduğu, mizah kitaplarının çok sattığı, gazetelerin pek çok çizer ve mizahçı barındırdığı parlak yıllar da yaşandı. Benim 45 yılı geride bırakan yazar-çizerliğimin içinde bu mizah eklerine, mizah sayfalarına ciddi emek vermişliğim vardır. Bu parlak yıllar özellikle 70’ler, 80’ler ve 90’larda gazetelerde mizah sayfaları, çizgi bant köşeleri, günlük karikatürlerle zirve yaptı ama 2000’lerle birlikte mizah gazetelerde de adım adım yok oldu!.. Dönemin yarattığı baskı ve sansür ortamında "Editoryal Karikatürcülük" olarak adlandırılan "Gazete karikatürcülüğü" de ne yazık ki çok ciddi yaralar aldı!..


1869 sonlarında, 23 Aralık 1869 tarihinde çıkan Diyojen’le başlayan ama asıl temelleri 1908’deki 2. Meşrutiyetin ilanı ardından yaşanan özgürlük ortamında atılan, 1946’lardan sonra yeni bir canlanma yaşayan, 1972’lerde Gırgır’la çok başka bir boyuta geçen, 1990’larda Leman ve ardından gelen diğer dergilerle biraz marjinalleşen, 2000’lerle birlikte oluşan ağır ortam nedeniyle daha zor çıkan ve giderek çok daha az bir okur kitlesinin okuduğu köklü mizah dergiciliğimiz, dönemin yarattığı ağır baskı ortamının ötesinde dijital çağın da ciddi etkisiyle, Cumhuriyetin 100. yılında artık basılı yayın anlamında ne yazık ki son demlerini yaşar gibi duruyor!..

Mizah yayıncılığımızın 100 yıllık serüvenini özetlemek istersek, Cumhuriyet yıllarına yepyeni bir heyecanla adım atan bu serüven özellikle 40’lı, 50’li yıllarda mizah yayıncılığının parlak günlerine tanık oldu, 60’ların sonlarına doğru esen rüzgar, 70’lerin başında mizah yayıncılığımızda rekorlar kıran, 500 bine ulaşan tirajıyla dünyanın en çok satan üçüncü mizah dergisi olan Gırgır’ı gördü ve 90’lara dek bu parlak dönem yaşandı. 90’lı yılların başlarında Leman’la 100 bini aşan tirajları görüp yeniden canlanan mizah yayıncılığı, 90’ların ikinci yarısından sonra parçalanan ve başka boyutlara geçen mizah dergileriyle Gırgır’ın yani ustamız Oğuz Aral’ın bıraktığı “Karikatürcü-mizahçı yetiştiren bir okul” olma vasfını da sürdüremedi, internetin-dijital çağın 2000’lerde patlamasıyla birlikte giderek sosyal medyaya sıkışan ve geriye giden bir mizah anlayışına, okuma yerine cepten ve internet üzerinden seyretmeye adeta yenik düştü!..


Son 100 yıllık serüvenin öncesinde de 50 yılı aşan bir deneyime sahip olan, mizah yayıncılığımız bundan sonrasında dönemin ruhuna uygun, yepyeni atakları, genç bir soluğa ve çağın teknolojisine uygun hamleleri bekliyor, zira mizah da, toplumlar geri düştükçe, onlarla birlikte geri düşebilir ama insanın yaratıcı zekası yok olmadığı sürece asla yok olmaz, yaratıcı insan var oldukça var olacak bir soluk alma, özgürleşme, karşı çıkma, gözden kaçanları gösterme, gülerek rahatlama, silkinme ve benzersiz bir eleştiri alanıdır mizah!..

O halde, 100 yıllık bu uzun serüvende, mizah yayıncılığına sadece dergi, gazete anlamında değil kitap, sinema, tiyatro ve kültürün-sanatın her alanında emek vermiş, mizahı tüm zorluklara inat ayakta tutmuş tüm mizah ustalarına, mizah emekçilerine ve mizah tutkunlarına buradan yüz selam olsun; YAŞASIN MİZAH!!!


"Damdaki Mizahçı" Cihan Demirci (Eylül 2023)  




Hiç yorum yok: