Elimde tuttuğum GIRGIR'ın 13 Ağustos 1972'de çıkan ilk sayısının tıpkı basımıdır...Başka bir ülkede olsa üzerine sayısız tezler hazırlanmış, ciddi araştırmalar yapılmış, şu anda yayınlanmıyor olsa bile hala toplumun gündeminde olur ama çocukluğumuzun, ilk gençliğimizin, 70'lerdeki, 80'lerdeki şimdilerden çok daha güzel günlerimizin, Oğuz Aral ustamızın efsane dergisi GIRGIR, 13 Ağustos 2022'de SESSİZ SEDASIZ 50 YAŞINDA!.. GIRGIR, hakkında yazılmış kitaplar da bile henüz sağlıklı bir şekilde anlatılamadı ne yazık ki, tabii bunda Oğuz Aral'ın elinden 1989 yılında bir patron operasyonuyla zorla alınışının da büyük payı var!..
Üstelik GIRGIR, dünyada pek de benzeri olmayan bir şekilde çıkmıştır. 1972 yılının 13 Ağustos'unda çıktığında aslında bir dergi bile değildi. Dergi kimliğini çok daha sonra aldı. GIRGIR çıktığında ilkokul 5. sınıfa adım atmak üzere olan bir çocuktum.
Bu sarı renkli derginin henüz ilkokulu bitirme aşamasında önce ciddi okuru oldum, sonra zaten ilkokul çağlarında içime düşmüş yazar-çizer-gazeteci olma ateşiyle evde kendi kendime mizah dergileri, gazeteler hazırlamaya başladım.
Oğuz Aral'ın karşısına çıkma cesaretini 1978'in Mart ayında bulabildim... Gırgır'dan yetiştim, bunun üzerine mizahın dev ustalarının yer aldığı Güldürü Üretim Merkezi gibi ikinci bir mizah okulum oldu.
GIRGIR MİZAHIN KÖY ENSTİTÜSÜ'DÜR!..
Gırgır'ın o sarı renkli sihiri, Oğuz Aral ustadan kaynaklanan müthiş temposu bizi 70'li ve 80'li yıllarda bir tutkuya dönüştü. Gırgır'ın başardıkları aslında hala yeterince anlaşılamamış, üzerine yeterince kafa yorulmamış bir nevi "Köy Enstitüsü" vakasıdır!..
Gırgır'ın o sarı renkli sihiri, Oğuz Aral ustadan kaynaklanan müthiş temposu bizi 70'li ve 80'li yıllarda bir tutkuya dönüştü. Gırgır'ın başardıkları aslında hala yeterince anlaşılamamış, üzerine yeterince kafa yorulmamış bir nevi "Köy Enstitüsü" vakasıdır!..
Mizahın bu ülkedeki Köy Enstitüsü olmuştur ve bunu şehir kültürü içinde başarmıştır, ama bunu çaktırmadan, mizah zekasıyla yaptığı için bu müthiş çaba epeyce karambole gitmiştir!..
Bu ülkede Gırgır ve Oğuz Aral öncesinde amatör çizerlerle, amatör mizahçılarla bu denli ilgilenen, onlara bu denli kucak açan, hocalık yapan bir dergi ve bir usta daha yoktur!.. Elbette belli girişimler ve çabalar olmuştur ama Oğuz Aral'ın gecesini, gündüzüne katarak yüzlerce karikatürcünün, mizahçının Türkiye'nin her yerinden yetişmesine yol açan "Çiçeği Burnunda Karikatürcüler" hareketi benzersiz bir harekettir.
Ne yazık ki Oğuz Aral'ın bu müthiş mirası ve emeği de biraz Köy Enstitülerinin hazin sonuna benzemiştir, bu "insan yetiştirme" mirası ardından bayrağı devralanlar tarafından ne yazık ki, çağında değişmesiyle hoyratça harcanmıştır!..
GIRGIR, başlangıç döneminde aslında daha çok popüler, magazinel bir bakış açısının ağırlığı altındadır, komiklik ön plandadır. Ancak derginin genç kadrosunun ağırlığını ortaya koymaya başladığı, Oğuz Aral'ın bugenç yeteneklere fırsat verdiği 70'lerin ortasından sonra Gırgır adım adım, parmağı göze sokmayan dozuyla, çok etkili siyasi bir mizah dergisi kimliği de kazanmıştır.
1978-1981 arası amatör bir mizahçı olarak her ayın ilk Pazartesi günü kapısını çaldığım ve soluğu ustam Oğuz Aral'ın karşısında aldığım bu sihirli dergide 1986-1987-1988 yıllarında profesyonel olarak çalışma olanağım oldu. 1988'te dergi içindeki tatsız bir havayı hissederek, hayatım boyunca hep yaptığım gibi, Gırgır'ı biraz da hüzünlü bir şekilde sessizce terk edip, yurt dışına Fransa'ya gittim, orada mizahçılığımı da, dünyaya bakışımı da daha da güçlendirecek, ufkumu daha da açacak 2 yıla yaklaşan bir serüven yaşadım.
Gırgır'ın ilk döneminde henüz bir dergi kimliği bile yoktur, Gün gazetesinde Oğuz Aral tarafından hazırlanan "GIRGIR" adlı dörtte bir sayfanın hafta sonu okura dergi şeklinde ulaşma durumunun ötesinde uzunca bir süre künyesinde tarih bile olmadığı için çıkış tarihi hep yanlış yazılmıştır...
Bunu ustam Oğuz Aral'la evinde gerçekleştirdiğim söyleşilerde kendisine de sormuştum. Merakım hoşuna gitmişti ama acayip yoğun bir temponun içinde Ağustos ayı bilinse de tarih konusunda bir sıkıntı vardı!..
Bunu ustam Oğuz Aral'la evinde gerçekleştirdiğim söyleşilerde kendisine de sormuştum. Merakım hoşuna gitmişti ama acayip yoğun bir temponun içinde Ağustos ayı bilinse de tarih konusunda bir sıkıntı vardı!..
Sonra yaptığı işin tarihine de ciddiye alan bir mizahçı olarak, üşenmedim ve künyesinde tarih olan ilk Gırgır dergisinden, takvim elimde geriye doğru sayarak bazı yerlerde 26 bazı yerlerde 16 ya da 19 olarak geçen tarihin 13 Ağustos 1972 olduğunu gördüm...
GIRGIR'ın 50. yılında artık şu doğru çıkış tarihini bir yere koyalım: 13 AĞUSTOS 1972... 1973'e dek henüz bir dergi kimliği içinde olmayan Gırgır Oğuz Aral ustanın dışında bir kaç çizerin el vermesiyle çıkar ve "GIRGIR" logosunun altında henüz; "Gün Gazetesinin Mizah İlavesinden Seçmeler" yazar...
Ne zaman ki logonun hemen altında: "Kendi Halinde Bir Mizah Dergisidir" ibaresini görürüz, Gırgır'ın artık dergi kimliğini de tamamen eline aldığını anlarız...
GIRGIR'dan yetişmenin, orada ve kardeşi dergisi Fırt'ta çalışmış olmanın ötesinde GIRGIR üzerine pek çok araştırma yapmış, yazı yazmış, söyleşi gerçekleştirmiş, an gelmiş Oğuz Aral'la çok zor da olsa Taksim'de bir söyleşi yapmayı başarmış biri olarak beni asıl üzen, en büyük yükselişini 1980 darbesi sonrasındaki dik duruşuyla yaşayan 1981'de 500 binlere varan bir satışa ulaşarak, hayatımızı ta ciğerinden yakalayan, bu anlamda dünyanın en çok satan 3. mizah dergisi olma onurunu tadan Gırgır'ın Kasım 1989'a dek süren Oğuz Aral'lı döneminin ardından tatsız bir şekilde el değiştirmesi nedeniyle finalinin kötü olmasıdır.
Kasım 1989'da derginin sahibi Haldun Simavi tarafından, o dönem aynı kurumun içinde "Gölge Adam" gazetesini çıkaran Ertuğrul Akbay'a satılan(!) Gırgır, keşke ikinci döneminde adını değiştirip başka bir dergi olarak yayınına devam etseydi. Ne yazık ki bu yapılmadığı gibi, her şeyin üstünü hemen örten bir toplum olarak Gırgır'ın bu kaba şekilde el değiştirmesinin üzerinde de yeterince durulmadı, bu dönem yeterince yazılmadı-çizilmedi!..
Gırgır el değiştirdiğinde Fransa'daydım ve içimde bir şeyler kopmuştu, çok üzüldüm... Tatsız bir havayı hissederek 1988 yaz aylarında uzaklaştığım bu canım dergi, satış öncesinde 1989 yılı Mayıs ayında dergiden çok önemli bir kadronun ayrılıp Hıbır'ı çıkarması sonrasında zaten çok ciddi bir kan kaybına uğramış ve ardından da hem Özal'ın baskısından hem de Oğuz Aral ustanın taviz vermez dik duruşundan bunalan patron Haldun Simavi'nin gerçekleştirdiği operasyonla Gırgır başka bir boyuta geçti. 1990 yılında ülkeye döndüğüm bir süreçte derginin başına geçen Nuri Kurtcebe'nin "Oğuz ustamızın eski Gırgır'ını yeniden ayağa kaldıracağız" teklifinin ardından kendimi bu yeni Gırgır'da buldum, lakin o koridorlarda Oğuz Aral'ın ayak seslerini duymanın derin heyecanı da, o eski Gırgır'da artık ortada yoktu ve an geldiğinde işi uzatmadan sessizce oradan da ayrıldım.
1972-1989 arasındaki halinden eser olmayan Gırgır 1989 Kasım'ından sonra yayınına adeta bir hayalet dergiye, zaman zaman da gazete ekine dönüşerek devam etti, arada çıkmadığı da oldu ve 15 Şubat 2017 tarihine dek logosunda hala "GIRGIR" yazan bu dergi,yaşanan bir davanın da sonrasında sahibi tarafından kapatıldı. Anlayacağınız Oğuz Aral'ın GIRGIR'ı sadece 17 sürmüşken, sonra ki GIRGIR tam 28 yıllık bitkisel hayat tarzında tuhaf bir serüven yaşadı!..
Yıllar önce hem Gırgır', hem de bizleri yetiştiren ustamız Oğuz Aral'ı anlatan görsel, belgesel sunumlu söyleşiler gerçekleştirmiştim... "Mizahımızın Alayköşkü: Gırgır ve Oğuz Aral"dı bu görsel söyleşilerin başlığı...
O yıllarda ilgili belediyeler vardı, okur ilgisi vardı, kitap fuarları vardı, az buçuk sivil toplum örgütleri vardı, ancak şu son 20 yılda içine adım adım düştüğümüz derin gerici çukurda ne yazık ki sadece baskı, sansür, faşizm değil muhalif geçinenlerin duyarsızlığı da tavan yaptı...
Bu yılın başlarında Gırgır'ın 50. yılı için yeni bir görsel sunum hazırladım... Gırgır'ın ve Oğuz Aral'ın 50 yıllık hikayesi aslında bu ülkenin de hikayesidir... Son iki yıldır Kadıköy-Foça arasında göçebe bir yaşam sürüyorum... Tüm zorluklara rağmen böylesi bir dergiyi bilenlere yeniden, hem de bilmedikleri yönleriyle de anımsatacak, bilmeyenlere de bu ülkeden böyle etkili bir mizah dergisinin gelip geçtiğini gösterecek bu söyleşiye şu ana dek belediyelerimiz, sivil toplum örgütlerimiz pek ses vermediler... Şaşırdım mı, elbette hayır!!!! Ama gönül bugün isterdi ki, "GIRGIR 50 YAŞINDA"yı bugün yani 13 Ağustos 2022 tarihinde çok daha etkili anımsayalım ama olmadı!..
Çalışkan gazeteci arkadaşım Seyfi Gül'le Foça'da bu anlamda bir söyleşi gerçekleştirdik. Bu videosu da olan söyleşi Seyfi Gül sayesinde sosyal medyada pek çok yere yayılacak...Bu ülke ne yazık ki, onu var eden değerlerine asla sahip çıkmaz, sahip çıkar rolü oynamayı daha çok sever, örneğin bu anlamlı söyleşi tam da bugün Edremit Kitap Fuarında gerçekleşebilirdi,çünkü fuarı düzenleyen gazetecimize önermiştim ama ne yazık ki bir geri dönüş bile olmadı, umarım bu yıl bitmeden "GIRGIR 50 YAŞINDA" söyleşisini bir kaç yerde de olsa yapabilirim...
Eğer ömrüm yeterse çooook uzun yıllardır hazırlığı süren, mizahın tarihinin, teorisinin, pratiğinin ve mizahçıların başucu kitabı olacak çok kapsamlı bir çalışmanın içinde Gırgır'ı da, Oğuz Aral'ı da, araştırmaya dayalı doğru bilgilerle anlatacağım...
O halde tüm tatsız finaline rağmen, hayatımıza sarı bir renk estirmiş bu güzelim dergiyi ve onun mucidi Oğuz Aral ustamızı sevgiyle analım ve 50 YAŞINDA biraz buruk da olsa İYİ Kİ VAR OLDUN, İYİ Kİ HAYATIMIZA MİZAHIN O GÜZELİM RENGİNİ KATTIN GIRGIR DİYELİM...
Cihan Demirci (13 Ağustos 2022-Kadıköy)
Eğer ömrüm yeterse çooook uzun yıllardır hazırlığı süren, mizahın tarihinin, teorisinin, pratiğinin ve mizahçıların başucu kitabı olacak çok kapsamlı bir çalışmanın içinde Gırgır'ı da, Oğuz Aral'ı da, araştırmaya dayalı doğru bilgilerle anlatacağım...
O halde tüm tatsız finaline rağmen, hayatımıza sarı bir renk estirmiş bu güzelim dergiyi ve onun mucidi Oğuz Aral ustamızı sevgiyle analım ve 50 YAŞINDA biraz buruk da olsa İYİ Kİ VAR OLDUN, İYİ Kİ HAYATIMIZA MİZAHIN O GÜZELİM RENGİNİ KATTIN GIRGIR DİYELİM...
Cihan Demirci (13 Ağustos 2022-Kadıköy)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder