11 Aralık 2006

Ölümünün 53. yılında,
adı sadece TGC Ödüllerinde
kalan öncü gazeteci,
karikatürcü, yayıncı
Sedat Simavi’yi anıyorum…

Sedat Simavi
sadece bir ödül adı mı?

(1896-1953)

CİHAN DEMİRCİ

11 Aralık 1953’te öldüğünde sadece 57 yaşındaymış Sedat Simavi… Ama 57 yıla o kadar çok şey sığdırmış ki. Öncelikle karikatürcü olarak çıkmış yola… O yüzden bambaşka bir anlamı daha var benim için. Henüz 20 yaşında bir delikanlı iken, 1916’da yayınladığı “Hande” mizah dergisi, onun yayıncılığa ilk adımı. 1917’de çektiği ilk konulu Türk Filmlerinin kayıp olduğunu MSÜ-Sinema TV bölümünde okuduğum yıllarda öğrenmiştim. Oysa, “Pençe” ve “Casus” adlı bu filmler sinemamızın ilk konulu filmleriydi. 1918’de "Diken" adlı mizah dergisini, 1919’da "İnci" adlı magazin dergisini çıkaran Sedat Simavi hiç durmamış. 1920’de günlük “Dersaadet” gazetesini çıkardıktan sonra, 1921’de, henüz 25 yaşındayken; Türk mizah ve karikatür tarihi açısından apayrı bir önemi olan “Güleryüz” mizah dergisini yayınlamış.

Güleryüz'ün önemi

1921-1923 yılları arasında 122 sayı yayınlanan Güleryüz, Kurtuluş savaşı sırasında Mustafa Kemal’i ve kurtuluş savaşını destekleyen tek mizah dergisi olmuş. Hatta bu yüzden 1922’de karşısında İstanbul hükümetini ve Osmanlıyı destekleyen “Aydede” dergisini bulmuş. İşbirlikçi Ali Kemal’lerin karşısında, bağımsızlık savaşına destek verme gibi müthiş bir onuru da yaşamış bu büyük usta. Bu yüzden "GÜLERYÜZ" dergisi, gözden kaçırılmaması gereken çok ama çok önemli bir dergi.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte sayısız dergiye, gazeteye yayıncı ve yayın yönetmeni olarak imza atan Sedat Simavi, Güleryüz’ün yanı sıra 1921-1930 arasında; Hanım, Yeni İnci, Resimli Gazete, Yıldız, Arkadaş, Meraklı Gazete gibi pek çok yayına hayat verdikten sontra 1933’te çok güçlü bir kadroyla, haftalık “Yedigün” dergisini çıkarmış. 1946’da birkaç gazeteci arkadaşıyla Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ni (TGC) kuran Sedat Simavi 1949’a kadar bu cemiyetin başkanlığını yapmış.

Hürriyet’in kurucusu

1 Mayıs 1948’de çıkardığı “Hürriyet” gazetesi 58 yılı geride bırakarak yayın hayatını bugün de sürdürüyor. Sedat Simavi’nin 1 Mayıs 1948’de çıkardığı Hürriyet basında pek çok yeniliğe ve ilke imza atan bir gazete olmuştur. Fotoğraflı haberi öne çıkaran, rahat okunan, baskı kalitesi yüksek bir gazete yaratarak o dönemler tiraj patlaması yapan Hürriyet, Türk basınında çığır açmıştır. 1953’teki erken ölümü sonrası, gazete ve dergilerini uzun süre yaşatan iki oğlu Haldun Simavi (bugün 81 yaşında) ve Erol Simavi’nin (bugün 76 yaşında) ardı ardına medyadan çekilmesiyle adı sadece “Hürriyet’in kurucusu” olarak anımsanmaya başlayan Sedat Simavi adına 1977’de ailesi tarafından Sedat Simavi Vakfı kurulmuştu.

Mesleğe karikatürcü olarak başlayıp, mizah dergiciliği tarihimizde çok önemli izler bırakan; Güleryüz ve Diken gibi mizah dergilerini de çıkaran bu büyük ustanın adı, 1983’te yapılmaya başlanan “Uluslararası Sedat Simavi Karikatür Yarışması” ile yeniden soluk alır olmuştu sanki. Karikatür yarışması onun adına çok yakışmıştı, çünkü o bir karikatürcü ve karikatür dergisi yayıncısıydı. 1994’e dek bu isimle süren yarışma, o yıldan sonra, Hürriyet’in yeni sahibi Aydın Doğan’ın adına dönüştürüldü, böylece Türk karikatürüne ve dergiciliğine büyük emeği geçmiş, üstelik karikatürcü olan Sedat Simavi gibi anlamlı bir isim yok sayıldı! Oysa istense, başka bir yarışma yeni bir adla düzenlenebilirdi. Buna hiç gerek yoktu. Bakın bu yüzden ülkemizde mesleki alanda herhangi bir “gelenek” oluşamıyor. Çünkü her gelen, kendinden önceki yok sayıp, kendi adını kazıyor, sonra da Batılı kurum olmaktan, kök salmaktan bahsediliyor.

Sevgili Sedat Simavi ustanın adı, bugün kurucusu olduğu gazetenin logosunun altında kaymış bir yıldız gibi eğreti duruyor. Onun kurduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de olmasa, onun adına verilen herhangi bir ödül kalmamış olacak. Neyse ki, Gazeteciler Cemiyeti, tam 30 yıldır, pek çok dalda “Sedat Simavi Ödülleri” dağıtıyor. İşin ilginç ve güzel yanı, “Sedat Simavi Ödülleri”nde bu yıl “Gazetecilik” dalındaki ödülü bir karikatürcü, Milliyet çizeri, sevgili arkadaşım Ercan Akyol aldı. Sedat Simavi’nin son yıllarda hoyrat bir şekilde yıpratılmış ruhuna bir nebze teselli oldu belki de bu anlamlı ödül... Aynı ödül, edebiyat dalında ise, gene hak etmiş bir dosta, ilk editörüm, sevgili ağabeyim Tarık Dursun K.'ya verildi bu anlamlı ödül...

Lakin unutmayalım ki “Sedat Simavi” adı sadece bir ödül adı değildir. Sedat Simavi demek, Türk basını demektir. Gazetecilik, dergicilik, yayıncılık demektir. Yenilik, öncülük, dinamizm demektir. Onun adını da koruyarak, kendi adını yüceltecek medya patronlarını da bir gün görebilmek umuduyla, bu büyük yayın ustasını ölümünün 53. doğumununsa 110. yılında sevgiyle selamlıyorum…

Altını bir kez daha çizmek gerekiyor, Sedat Simavi ustanın söylediği o önemli cümlenin... Şimdilerde medyanın hepten unuttuğu, ya da hiç bilmediği o cümleyi anımsayalım bu yazının sonunda... Ne demişti sahi; "Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et, mecbur kalırsan kır, sakın satma."

Hiç yorum yok: