28 Aralık 2006

KARİKATÜR-EDEBİYAT İLİŞKİSİ
İZMİR’DE TARTIŞILDI
23 Aralık'ta İzmir'de gerçekleşen iki ayrı panelde, karikatürle edebiyat arasındaki yakınlık ve uzaklık konuşuldu.

İlk panelin konuşmacıları, soldan sağa; İ.Mert Başat, Metin Üstündağ, panel yöneticisi Hamdi Topçu, M.Mahzun Doğan ve Seçkin Aydın.

23 Aralık Cumartesi günü, “Karikatürün Edebiyatı, Edebiyatın Karikatürü” başlıklı panelde konuşmacı olarak, İzmir Konak Belediyesi’nin Alsancak Kültür Merkezindeydim. 8 ay sonra bir etkinlik için İzmir'de olmanın heyecanı, sabah yaşadığımız bir otel şokuna rağmen güzeldi... Bugüne dek yeterince konuşulmamış, üzerinde pek de durulmamış bir konu üzerinde, aynı gün içersinde, ikişer saatten, üst üste iki panel yapmak, bu anlamda sınır tanımayan sevgili İzmir’e yakışırdı zaten. Şu İzmir’e herşey yakışıyor, belki de o yüzden çok seviyorum İzmir’i. Oysa en ufak bir yanlış bile İstanbul’a hiç yakışmaz, zira acımasızdır İstanbul, en ufak bir hatada harcar, silkeler atar üzerinden insanı…

13.15 civarında başlayan ilk panelde; Dr. Seçkin Aydın, İsmail Mert Başat, M. Mahzun Doğan ve Metin Üstündağ konuşmacıydılar. Hamdi Topçu’nun yönetimindeki bu ilk panelde ben izleyiciler arasındaydım. Doğrusu saat İzmir için epeyce erkendi, Cumartesi günüydü, yıl sonuydu ve salon yarıdan fazla doluydu. Sonra ilerleyen saatlerde daha da doldu. Farklı dünyalardan olan konuşmacılara ayrılan zamanın, panelin yöneticisine ayrılan zamandan az olması önemli bir sorun olarak göründü. Bu tür panellerde, yöneticilik yapanların, söz hakkını idare etmenin ötesine geçip de, gizli bir konuşmacı gibi sözü uzatması insanı hem konudan kopartıyor, hem de oraya çağrılan konuşmacılara da biraz ayıp oluyor zannımca.

İkinci panelin konuşmacıları, soldan sağa; Hasan Efe, Turgut Çeviker, panel yöneticisi Namık Kuyumcu, Altay Öktem ve bendeniz Cihan Demirci

İkinci panel 15.30 civarında başladı. Bu paneli Namık Kuyumcu arkadaşımız yönetti. Konuşmacılar; Turgut Çeviker, Hasan Efe, Altay Öktem ve bendeniz Cihan Demirci idik. İlk sözü ben aldım ve karikatür ve edebiyatla dolu bir çocukluktan yola çıkarak, karikatürle edebiyatın ülkemizde sağlıklı olmayan ilişkisine, bana ayrılan 10 dakikalık kısacık süre içersinde değinmeye çalıştım. Ancak aldığım notlara bile giremeden, karikatürün şiirle ve kısa öykü ile olan yakınlığından, romana olan uzaklığından yeterince bahsemeden sözü bir sonraki konuşmacıya devrettim...

Söz Turgut Çeviker’e geldiğinde, Çeviker panelin adının yanlış olduğundan başladı söze. Gerçekten de “Karikatürün Edebiyatı, Edebiyatın Karikatürü” başlığı bana da pek doğru gelmemişti. Turgut Çeviker’le aramızda ender görülen bir durumdu bu üstelik. Baştan bildirilen “Karikatür Edebiyat İlişkisi” başlığı sanki bu paneli daha geniş bir açılıma taşırdı. Neyse, bunlar ayrıntı tabii… Asıl ilginç olan, biz Turgut Çeviker’le anımsadığım kadar en son olarak bundan 10 yıl önce bir panelde yan yana gelmiş, o günlerden beri, çeşitli konularda sıkı kavgalara-atışmalara-tartışmalara girmiş iki insandık. Beni yeterince tanımadığı, hakkımda yazdığı her yazıdan belli olan, bugüne dek yeterince bir türlü konuşamadığım, “Karikatür tarihçisi” Turgut Çeviker, geçmiş yıllara göre çok daha sakin çok daha uysal geldi bana. Bir-iki ufak dokundurmadan sonra, karikatür tarihine olan merakı yüzünden, bu yaşa dek evlenip bir yuva kurmaya bile zaman bulamadığından yakındı ki, salondaki ağır hava bu sözlerle bir anda dağılarak, yüzleri bir gülümseme aldı.

İkinci panelden bir detay, Altay Öktem ve Damdaki Mizahçınız... (Fotoğraflar: Aydoğan Yavaşlı)

Hasan Efe ve Altay Öktem’in kendi pencerelerinden yaptıkları değerlendirmelerden sonra sorulara geçildi ve panelimiz 2 saatin sonunda noktalandı. Böylece aynı konuda, iki ayrı panel toplam 4 saat kadar sürdü. Finalde söz alarak, “DİYOJEN” dergisinin çıkış tarihindeki farklı tarih kargaşasını burada çözebilir miyiz” dedim Turgut Çeviker’e, çünkü konuşma yaptığımız tarih, ilk mizah dergimiz DİYOJEN’in çıktığı 23 Aralık tarihiydi. (öyle mi acaba?) Turgut Çeviker, bu konuda net bir tarih vermekten çok, takvim farkı nedeniyle tarih kaymasından söz etti. Bu konuda önümüzdeki günlerde ayrıntılı bir yazı yazacağım doğrusu.

Karikatürün şiirle olan yakınlığı

İki panelin sonunda, tüm konuşmacılardaki bence en önemli ortak nokta, karikatüre en yakın edebiyat türünün "şiir" olduğunda sağlanan birleşmeydi. Gerçekten de karikatürün edebiyattaki en yakın akrabası bence de şiirdi. Kısa öykü de bir başka önemli yakın akrabaydı kanımca... Tüm eksikliklerine, yanlışlarına, kimseyi tatmin etmeyen yanlarına rağmen İzmir gene güzel bir etkinliğe öncülük yaptı açıkçası. Sonuçta, bugüne dek yeterince ele alınmamış bir konuda belki de ilk adımlardan biri atıldı. Ancak üzülerek de olsa, bir şeye daha değinmek istiyorum. Çünkü bendeniz, belediyelerin yaptığı etkinliklerde yazar-çizerin düştüğü durum üzerine daha bir kaç ay önce yazılar yazmış biriyim. Geçmişte pek çok güzelim etkinliğine katıldığım Konak Belediyesi "Kültür-Sanat" bölümü olarak bu panel organizasyonundan geçer not alamadı. Metin Üstündağ ve Altay Öktem’le Cumartesi gecesi, bir gece konaklamak için götürüldüğümüz “Şimal Oteli”ni sadece Konak Belediyesine değil, İzmir’e de yakıştıramadık doğrusu. Üstelik son 10 yılda, İzmir’e sayısız kez gelip, onlarca değişik otelde kalmış biri olarak ben böylesi bir oteli (!) hiç görmemiştim. Biz üç meslektaş o geceyi kendi imkanlarımızla başka bir otelde noktaladık bu yüzden, yaptığı işe saygı duyan bir yazar-çizer olarak bu tatsız notu da üzülerek eklemek zorundaydım…

23 Aralık 2006 Cumartesi günü İzmir-Alsancak Kültür Merkezi'nde gerçekleşen aynı konudaki iki ayrı panelin tüm konuşmacıları, etkinliğin sonunda toplu hatıra için birarada görülüyor. Bizlere bu fotoğrafta, en sağda ayakta duran Konak Belediye başkanı, sevgili Muzaffer Tunçağ da eşlik ediyor. (Panele gelme inceliği için de teşekkür ederiz.)

-------------------------------------------------------

YAKIN KİTABEVİNDE
İMZA GÜNÜ
Alsancak Kültür Merkezindeki paneller sonrasında, özlemini çektiğimiz İzmirli dostlarla yeterince sohbet bile edemeden Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi üzerinde bulunan YAKIN KİTABEVİ'nde aldık soluğu. Yakın Kitabevinden sevgili Levent dostumuzun mekanında, Altay Öktem'le birlikte imzaladık kitaplarımızı. İmza gününde de beni yalnız bırakmayan İzmirli dostlardan; İlknur, Savaş Ünlü ve Mustafa Yıldız, hemen arkamda görülüyorlar. Bu arada bu fotoğrafta görülemeyen, İzmir'deki her etkinliğimize adeta koşturarak gelen sevgili Handan ve Kemal arkadaşlarıma da özel bir teşekkür...
Gene Yakın Kitabevindeki imza günümüzde, bu panellerin mimarı, şair Fergun Özelli arkadaşımız Altay Öktem'le birlikte arkamda görülüyorlar...

-----------------------------------------------------

MİKO'DA ANASONU
BOL BİR GECE!

23 Aralık Cumartesi gecesinin finalini MİKO'da yaptık. İzmir'de bu tip etkinliklerin son zamanlardaki değişmez sponsorlarından olan, Cenap beyin işletmesindeki Miko cafe-bar-restorandan da iki fotoğraf anısı düştü "Damdaki Mizahçı" blogunun sayfasına...

Miko'da noktalanan gecede, İzmirli dostlar ve panelist arkadaşlarla birlikte...

Hiç yorum yok: