02 Mayıs 2006

'DAMDAKİ MİZAHÇI' Cumhuriyet gazetesine yazdığı yazıyla ölümünün 18. yılında komple bir mizah ustasını; Altan Erbulak’ı anıyor…

Bir sıcak kahkaha: Altan Erbulak

CİHAN DEMİRCİ
Uzun yıllardır, ne zaman Mayıs ayı gelse, aklıma hemen yakından tanıdığım bir büyük mizah ustası, bir büyük komedyen düşer, dalar giderim anılara... Sevgili Altan Erbulak ustadır aklıma düşen... 1 Mayıs 1988’de, bundan tam 18 yıl önce, çok erken bir yaşta, henüz 59’undayken yitirdiğimiz o küçük dev adam!.. Sevgili Altan ağabeyle 70’li yılların sonlarında tanışmış, 1985-86 yıllarında da birlikte çalışmıştım. Onunla birlikte çalışmak büyük bir zevkti benim için. Altan abi benim bu ülkede tanıdığım bileği en güçlü çizerlerdendi… Öyle eskiz filan yapmaz, kurşunkalemle falan uğraşmazdı, eline aldığı rapido kalemiyle anında yerleştirirdi bir karikatürü kağıda, müthiş bir desen ustasıydı aynı zamanda…

Altan Erbulak aslında bu ülke için oldukça ‘erken’ gelmiş ve oldukça ‘lüks’ bir insandı. Bunu o zamanda fark etmiştim ama şimdilerde daha da iyi anlıyorum. Bağrından tembellik fışkıran, insanlarının çoğunun haybeye oksijen tükettiği bir ülkede sevgili Altan ağabey ‘meslek fazlasına’ sahip müthiş enerjik, müthiş çalışkan, yerinde duramaz bir insandı…
Sayısız mesleğin ustasıydı
Kimseler pek bilmez ama, ülkemizin BBC’den diplomalı ilk kameramanı o’dur örneğin. Mesleklerini bu yazıya sığdırmak çok zor ama öncelikle bir karikatür ustasıydı ve her yerde altını çize çize; “Benim ilk işim karikatüristlik” derdi… Müthiş derecede sahne sıcaklığı olan, özgün bir tiyatro oyuncusuydu… O sıcaklığı perdeye taşıyan bir film oyuncusuydu… Usta bir komedyendi… İyi bir yönetmendi… Renkli bir şovmendi… Harika bir sunucuydu… Mizah duygusu doruklarda gezen bir gazeteciydi… Sıkı bir mizah yazarıydı… Sağlam bir senaristti… Diplomalı bir kameramandı… Kimse bilgisayar nedir bilmezken o bilgisayar uzmanıydı… Tam bir hiperaktif enerji küpüydü… Ama hepsinden öte o bir ‘İnsanlık uzmanıydı’ işin gerçeği… Bu saydığım işleri öylesine yapanlardan da değildi üstelik, hepsini hakkıyla yapardı ama ortalıkta “Ben her şeyi bilirim” havasıyla da dolaşmazdı asla…

Bir faks anısı

Hiç unutmam, elektronik aletler konusunda bir öncüydü Altan abi…Biz her türlü elektronik aleti ilk onda gördük hep. 80’li yıllarda İstanbul’da bayağı karlı bir kış olmuş, adeta hayat durmuş, kimse evinden çıkıp işine gidememişti bir kaç gün boyu… İşte böylesine hayatın durduğu, kimsenin çalıştığı gazeteye bile ulaşamadığı bu günlerde Milliyet’in spor sayfasına bir de baktım ki Altan ağabey gene karikatürünü çizebilmiş… Fakat karikatürün altına; ‘Okifax+Altan Erbulak’ diye bir imza atmış… O zaman; “Allah allah Altan abi acaba Okifax diye bir Japonun esprisini mi çizmiş?” diye düşünmüştüm saf saf…
Çünkü o dönem bizler henüz “Faks” diye birşey bilmiyorduk. Bizler henüz faks nedir bilmezken Altan abi, o karakışta evinden faksla karikatürünü yollamayı başarmıştı. Köşe yazarları bile yazılarını gazetelerine ulaştıramamışlar, köşeleri boş çıkmıştı o günlerde…O imzadaki “Okifax” da Altan abinin faksının markasıydı işte… Okifax’ı espriyi veren bir Japon zannettiğimi daha sonra kendisine söylediğimde karşılıklı olarak epeyce gülmüştük. Daha kimselerde bilgisayar yokken, Altan abi TRT-2 televizyonunda ‘Bilgisayar’ programı yapmaya başlamıştı 80’lerin sonlarına doğru…Ne yazık ki bu sımsıcak yüreği, fazla enerjiden yerinde duramayan bu kıpır kıpır, yetenek üstü, müthiş insanı bizler 1 Mayıs 1988’de ani bir kalp kriziyle kaybettik. Altan abi, yaşasaydı inanın o öncü tavrıyla interneti de ilk kullanan çizer olmuştu ülkemizde, internette site açan ilk çizer gene o olmuştu mutlaka…
Şimdilerde ne zaman maille bir yere yazı yollasam aklıma uzun yıllar bu iş için faks kullandığım düşer ve artık kullanılmamaktan mahzun duran faksıma bakıp, dalar giderim. İşte o anda gözümün önüne 80’lerin o karlı kış günü ve Altan abiyle Okifax’ı gelir…Biliyorum ki, benim sevgili Altan ağabeyim şimdi Zincirlikuyu’da da boş durmuyordur, kim bilir gene bizlerin henüz adını bile bilmediği neleri kullanıyordur oralarda. Oralarda da buralardakilerden daha çok çalıştığını hissediyorum...
‘Damdaki Mizahçı’lığıma katkı sağlayanlardan biri olan bu sımsıcak yüreği 18. ölüm yıldönümünde bir kez daha özlemle ve sevgiyle anıyorum...
(Alıntı: Cumhuriyet 1 Mayıs 2006 Pazartesi-15.sayfa)
FÜSUN ERBULAK VE
MEHMET Z. SAÇLIOĞLU'NDAN GÜZEL MESAJLAR...
Bu yazı 1 Mayıs Pazartesi günü Cumhuriyet'te yayınlandıktan sonra yazar dostum Mehmet Z.Saçlıoğlu'ndan güzel bir mail aldım. Şöyle başlamış mailine; "Sevgili Cihan, Bugün gazetede Altan Erbulak ile ilgili yazını görünce eski günlere gittim. Sen vefalı, duygulu ve sorumluluk sahibi bir insansın, rastladığım tüm yazı ve etkinliklerinde bunu görüyorum. Seni kutlarım. Bu duyarlılık sanatçı ve yazarlarda bile biraz az bulunan bir özellik...Altan Erbulak'ı ben de 1973 yılında tanımıştım. O zamanlar Metin Serezli ile ortak olarak Kocamustafapaşa'da Çevre Tiyatrosunu yönetiyor ve oynuyorlardı. Tiyatronun hemen girişinde bir dükkanın içinden girilen küçük bir karanlık odaları vardı..."
Mehmet Z. Saçlıoğlu'nun maili o yıllardan kalma bir anıyla sürüyor... Bende bu güzel satırlardan ötürü kendisine teşekkür ediyorum... 2 Mayıs Salı sabahı ise cep telefonumdan Altan ağabeyin eşi, sevgili Füsun Erbulak aradı ve bu yazı için hem kendisinin, hem de kızı Sevinç Erbulak'ın teşekkür ettiğini iletti, bu beni daha da mutlu etti, sanırım Altan ağabeyi de mutlu etmişizdir, onca uğraşısının arasında...:))))

Hiç yorum yok: