30 Mart 2015

CİHAN DEMİRCİ'NİN İLK KİTABI "ÇIKIŞLAR ARKA KAPIDAN" 2015 YILI MART AYINDA 30. YILI GERİDE BIRAKIRKEN...

İlk kitabın kokusu bir başka, heyecanı bir başka olur... Benim için de fazlasıyla öyle olmuştu... Hem de binbir güçlükle yayınlayabilmenin getirdiği apayrı bir heyecandı yaşadığım... Aslında 1980 yılları sonlarında kafaya koymuştum, hiciv ağırlıklı şiirlerimden oluşan ilk kitabımı yayınlamayı ama gel de gör ki, ülkede darbe olmuştu ve her şey çok ama çok sıkıydı. Henüz 18'ine yeni adım atmış, basın deneyimi iki yılı bile bulmamış gencecik bir yazar-çizerin kitabını basacak babayiğit de yoktu ortada... Şiirlerimi 1979 yılında gösterdiğim, mizah yazınındaki iki ustamdan biri kabul ettiğim Suavi Süalp de; "Sen de çok iş var ama bu genç yaşta kitap mitap ne iş evladım" demişti. Bu cümlesini 1985'te yayınlamayı başarabildiğim kitabımın önsözünden aldım. Ama öylesine heyecanla üretim içindeydim ki, bastıramadığım kitaptan ilk kitabım "Çıkışlar Arka Kapıdan" a sadece 8 şiir almıştım 1985'te binbir zorlukla yayınlayabildiğim kitabıma. Şiirlerime onay aldığım isimlerden biri de sevgili Ümit Yaşar Oğuzcan ağabeydi. Büyük bir şans eseri 1983-1984 yıllarında Güldürü Üretim Merkezi çatısı altında onunla birlikte çalışma onurunu yaşamıştım. Şiirlerimi okuyup bana yürek veren isimler arasında; yazar Ahmet Üstel'i, İsmet Çelik'i ve Kandemir Konduk'u da sayabilirim o dönem. Tabii beni şiir konusunda yüreklendiren bir diğer isimde çizgideki ustam Oğuz Aral'dır. Zira 1980'den başlayarak bir kaç yıl boyunca taşlama şiirlerimden çeşitli örnekler onun Gırgır dergisinde yayınlanmıştı. 

Sonuçta 5 yıllık bir çabanın üzerine gene yayınevlerinin yüz vermediği kitabımı kendi olanaklarımla ve müthiş bir çabayla bastırabildim. Tarih: MART 1985'ti... Zamanlama gene kötüydü... Ülkede sıkıyönetim devam ediyordu. Yayınevleri çok ürkekti. Şiirlerim suya sabuna dokunan hiciv şiirleriydi. Üstelik kitabın hemen 5. sayfasında Gençlik Yılı ambleminin üzerine çarpı attığım, kitabımı gençlikle ve güçlükle bastırabildiğime dair bir kaç satırım vardı. Bu sayfayı hemen yukarda görüyorsunuz. Yaşı yetenlerin anımsayacağı gibi 1985 yılı "Gençlik Yılı" ilan edildiği halde darbe düzeni yüzünden gençlerden çok yaşlıların boy gösterdiği bir yıl oluyordu, bu da benim tepemi attırmıştı. Bu ülkede emek verilmiş kitap yayınlamak için zamanlama her zaman kötüdür zaten!.. Daha önce bir kaç yerde anlattığım gibi, kitabımın iç sayfalarını sünnet davetiyesi basan bir matbaacıda bastırdım. Kapağı Cağaloğlu'nda ayrı bir yerde bastırdım, dizgisini Unkapanında bir dizgicide yaptırdım, arka kapak yazısı Sirkeci'de halloldu, kağıdı Eminönünden temin ettim. Ve tamı tamına 35 paket, her pakette 100 kitap olduğunu düşünürseniz tam 3500 kitap bastırdım. Tam delice bir iş!.. Yayınevlerinin basmadığı bu kitabı dağıtıcılar da almadı tahmin edeceğiniz gibi ama yılmadım. Ustam Aziz Nesin'in ilk kitabını nasıl bastırdığını biliyordum zira, inadım inattı... 


O dönem Müjdat Gezen'le Kandemir Konduk'un GÜM adlı işyerinde çalışıyorum ve henüz 22 yaşındayım. Kandemir abi kitabıma önsöz yazdı. Müjdat abiden rica ettim, o dönem günlük sayfa yaptığımız Güneş gazetesine hazırladığım kitap ilanlarını koyması için, o da bana destek oldu. İlanlarda "Posta pulu" karşılığında kitabınız adresinize yollanır" ibaresi vardı. Bu ilanı epeyce çıkarttım. Bir anda işyerinde her yer posta pulu doldu. Posta puluna yıllarca para vermedim en azından ama şansım iyi değildir bende daha pul varken, mektup denen güzellik teknoloji sayesinde an geldi ortadan kalktı!.. Henüz erkeklerin pul koleksiyonunu gösterdiği bir dönemdi 1985 ve deli şair-mizahçı bendeniz yüzlerce pulu çevremde beni izleyen şaşkın bakışlara gösteriyordum... Uzun hikayedir... Kısa keseyim... Sonuçta konsiye sistemiyle bırakılan kitaplar, çeşitli atraksiyonlarla 1990 yılına kadar bir daha kitap-mitap yayınlayacak halim olmadı. Gördüğünüz hep 5 yıllık kalkınma planları yapmışım farkında olmadan. Ama 1990 yılında Tarık Dursun K. denen müthiş insanın editörlük öngörüsü sayesinde bu kez ciddi bir yayınevi tarafından basılan ikinci kitabım "Geyik Muhabbetleri" özellikle genç okurdan müthiş bir ilgi görüp de, kısa sürede baskı üstüne baskı yapınca, yüzümüze bakmayan o yayınevi kapıları ardına dek açıldı... Aradan tam 30 yıl geçmiş... İlk kitabım; "Çıkışlar Arka Kapıdan" bu arada 30 yıl içinde 3 kez basıldı. Son baskısı 1995'te yani bundan 20 yıl önce oldu. Daha geçen yıl basılan kitabımdan elimde bir-iki tane olabilir ama "Çıkışlar Arka Kapıdan"dan hala biraz var! :)  

Çıkışlar Arka Kapıdan, o benim ilk söz ağrım... Talihsiz kitabım... 3 ayrı kapağıyla... 


İlk kitabımın 30. yılı geride kalırken, kitaplara ciddi anlamda önem vermiş, 43 kitap yayınlamış bir yazar-çizer olarak özellikle son 10 yılda çok ciddi sıkıntılar içinde olduğumu, adeta yeniden 1985'lere yani başa döndüğümü söylemek isterim. üstelik ortam bu kez 1985'in sıkıyönetim ortamından bile çok daha kötü... Siyasi mizah kitaplarımı uzun süredir bastıramıyorum. 43 kitabı 320 bini aşan bir satışa ulaşmış bir yazar olmanın da zerre kadar değeri yok günümüzün çukurdaki Türkiye'sinde.. Sürekli çığlık atıyorum ama duyan bile yok bu açık hava tımarhanesinde...   O yüzden 30 yıl sonra o zorlu geçmişe buruk bir hüzünle bakabiliyorum... Ama benim o deli heyecanım hala tükenmedi... İnadına solağım, inadına yazmaya-çizmeye devam ediyorum, son nefese kadar kimseye eğilip-bükülmeden, kimsenin karşısında ceket-meket iliklemeden dimdik bitireceğim bu serüveni, eh ne de olsa zamanında kendini damlara atmış, yılların "Damdaki Mizahçı"sıyım kardeşim!..

Cihan Demirci


Hiç yorum yok: