21 Şubat 2011

İSMAİL
GÜLGEÇ
GÜLÜP
GEÇMEDİ!
Ardından hemen beylik gazete manşetleri gibi "Gülüp geçti" demeyi tercih ettik... Güldü, geçti dedik... Ne de olsa kolayımıza gelir böyle demek... Diyebileceğimiz pek çok şeyi demeden geçmenin bir yoludur bu sonuçta... Ama benim bildiğim İsmail Gülgeç, soyadına sığınıp yaptığımız sözcük oyunlarının ötesinde bir adamdı ve mizahı hep ciddiye aldı. Yani güldü ama geçmedi. Öyle kolay geçmez 'Gülgeç' gibi hayatı direnç abidesi olmuş, sözünü kimseden esirgemeden, dimdik durmayı bilmiş İsmail Gülgeç'ler...
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ
DAMDAKİ MİZAHÇI DEĞER...

Cihan Demirci İsmail Gülgeç ile yaptığı röportajda ... Tam 23 yıl öncesi... Tarih: Şubat 1988... Gazete adlı gazetenin "Mazete" mizah ekinde yazar-çizer olarak çalışan Cihan Demirci, o dönem Karikatürcüler Derneğine yeni başkan olan ve bu derneği baştan aşağı değiştiren İsmail Gülgeç'le soluk soluk soluğa bir röportaj yapıyor. Gülgeç ağabey, her zaman ki gibi gene cesur tavrıyla sözünü kimseden esirgemeden, çok net konuşuyor ve röportaj yayımlandığında sayesinde epeyce ses getiriyor.

Bu bir 'tashih' yazısıdır eski deyişle, yani 'düzeltme' yazısı... İsmail Gülgeç'in gidişinden sonra da, insanların soyadına bakarak bu ülkede atılan pek çok basit manşet gibi "Gülüp geçti" dediler onun için... Gazetesi böyle bir manşet atmıştı örneğin internet sitesinde... Oysa o Aziz Nesin ustanın "Mizah çok ciddi bir iştir" deyişinin en önemli uygulayıcılarındandı. Gülse bile geçmedi... En doğru tanımla, sevgili Semih Poroy arkadaşımın dediği gibi "Karikatürün Aziz Nesin'iydi" zaten... Mizahı da, karikatürü de çok ciddiye alarak yaptı. Bir filozof kadar kafa yordu yaptığı işe...Geldi, güldü ve geçti demek onun müthiş bir mücadeleyle dolu, olağanüstü yaşamını görmezden gelmek olur ki, böyle bir tanımlama en azından Damdaki Mizahçı'ya yakışmaz...

Çalıştığı bütün kurumlarda çizer hakları konusunda müthiş titiz davranarak, sosyal haklar anlamında ödün vermeden örnek çabalar sergiledi. Daha ilkokul birinci sınıfta geçirdiği hastalık ve sonrasında uygulanan yanlış tedavi sonrasında ömrü boyunca koltuk değnekleriyle çok zorlu bir yaşam mücadelesi veren İsmail Gülgeç, dirençli insan olma anlamında da örnek bir insandı. Henüz başlangıç aşamasında biten eğitim hayatına inat, o bu ülkede aslında eğitim almanın da 'hikaye' olduğunu kanıtladı bize. Çünkü o eğitim alarak değil kendi kendini müthiş bir donanımla yetiştirerek hayat dersi verdi bu ülkenin aciz ve zavallı eğitim sistemine... Bu ülkede karikatürcülük anlamında bildiğim bir Zeki Beyner vardır böylesine kendi dünyasını olağanüstü şekilde, sadece kendi kendisine kurmuş, bir de İsmail Gülgeç...

Gülgeç usta, usta işi çizgisi ve özellikle müthiş deseniyle geride harika çizgi romanlar, karikatürler bıraktı...Büyük değerlerini birer birer yitiren Karikatür dünyası, son yıllarda giderek düşen "insan kalitesiyle" İSMAİL GÜLGEÇ gibi, sözünü kimseden esirgemeyen, doğru bildiği yoldan şaşmayan, arkadan konuştuğu gibi önden de konuşabilen, ikiyüzlülüğe prim vermeyen, özü-sözü bir, direnç abidesi bir çizgi ustasını çok ama çok arayacak lakin yitirdiği tüm güzelim değerler gibi asla BULAMAYACAK... Ona bu müthiş yolculuğun son 14 yılında muhteşem bir destekle eşlik eden, onun ömrüne ömür katan, onun herşeyi olan sevgili eşi Ayça Gülgeç'e de burdan yürek dolusu selam olsun...

CİHAN DEMİRCİ

Hiç yorum yok: