Cihan Demirci, 19 Şubat 2011 Cumartesi günü, Çanakkale Belediyesinin düzenlediği "Hayat Çizgisi" Karikatür sergisinin açılışını yapmak ve açılış sonrasında "Damdaki Mizahçı ile Damardan Muhabbet" söyleşisi için Çanakkale'deydi...
Çanakkale Belediyesi Kültür ve Sanat Biriminin davetlisi olarak 18 Şubat Cuma akşamı biraz hüzünlü duygularla Çanakkale'deydim. Özellikle otobüs, arabalı vapur için Eceabat'a geldiğinde hüznüm arttı. Çünkü Türk mizahının bir daha benzerine rastlanmayacak, ender imzalarından biri olan sevgili İsmail Gülgeç ağabey, bir gün önce son yıllarını geçirdiği Eceabat'ın Kocadere köyünde sonsuzluğa defnedilmişti... Bu sergi ve söyleşi daveti iki ay öncesinde geldiğinde aklımdan Çanakkale'ye gitmişken bir zaman yaratıp Eceabat'a sevgili İsmail Gülgeç'e uğramak geçiyordu. Hayatı müthiş bir sağlık mücadelesiyle geçen bu küçük dev adamı ne yazık ki oralarda hiç ziyaret edememiştim. Ama mücadele azmiyle geçen bir ömür aniden noktalanınca ben onun defnedilmesinden bir gün sonra oralardan öylesine geçmiş oldum hüzünlü düşüncelerle...Bu akla ziyan, bu gerçek değerlerine her daim nankör köküne dek dinbazlığa batmış ülkede, ip üstünde dimdik durmaya çalışan bir yazar-çizer olarak ne denli yapayalnız olduğumuzun yüzümüze bir kez vuruşuydu mücadele insanı İsmail ağabeyin sessiz-sedasız bu gidişi...
Bu umutsuz vaka ülkede hala birşeyler üretme savaşımı verdiğimiz ama yanıbaşımızda pek de kimseleri göremediğimiz şu günlerde karmaşık duygularla ulaştım 18 Şubat Cuma akşamı Çanakkale'ye... Notlarıma baktım, en son 8 Nisan 2004 tarihinde, 18 Mart Üniversitesi Karikatür ve Mizah Topluluğunun davetlisi olarak üç mizahçı arkadaşımla birlikte gitmiştik Çanakkaleye ve üniversitenin Süleyman Demirel Konferans Salonunda bir söyleşi yapıp kitaplarımızı imzalamıştık. Yani 7 yıl geçmiş aradan... Hızla akan ama benim için her anlamda iyi akmayan bir 7 yıl... Truva atı bu süre içinde sahile kadar inmiş gördüğüm kadar!:))) Onun önünden geçerken bir Çanakkale turu atıyorum ve 19 Şubat Cumartesi günü, 33. yıla ulaşmış karikatürcülüğümün 13. karikatür sergisini açmak üzere bu etkinliğin mimarı Mehmet Eşli arkadaşımız ve eşiyle buluşuyorum. Çanakkale müthiş rüzgarlı ama rüzgarın ötesinde sessiz ve sakin bir şehir. Bana ilaç gibi geliyor caddelerde ve sokaklarda daha az insan görmek. Rüzgarın sesi de olmasa ses pek yok Çanakkale'de... Yürürken bir fark ettim ki burdaki bir otobüs durağının adı bile "Lodos"...
19 Şubat Cumartesi günü, 18 Mart Üniversitesinin Çanakkale'nin en merkezi yerinde (Çünkü tam iskelenin çaprazında) olan Girişimcilik ve Araştırma Merkezindeyim. Çok güzel bir bina. Bu binanın üst katındaki sergi salonunda saat:15 civarında salonu dolduran gepegenç bir kalabalıkla "Hayat Çizgisi" adlı karikatür sergim bir kokteylle açılıyor. Kısa bir konuşmadan sonra, çevremi saran kimi liseli, kimi üniversiteli, kimi başka şehirlerden Çanakkale'ye sığınmış dostlarla ayaküstü sohbete dalıyoruz. İzmir'in benim için unutulmaz beldesi Yazıbaşı'ndan kalma genç bir dost Alper ve arkadaşı çıkıyorlar birden karşıma.
Sonrasında Cihan Demirci'nin damardan bir "Damdaki Mizahçı" söyleşisi başlıyor. 2 saati aşan bu söyleşiyi sevgili İsmail Gülgeç'in anısına adıyor ve onun örnek yaşamını anlatarak başlıyorum sözlerime... Sonrasında "Damdaki Mizahçı"nın çocukluğundan yola çıkarak hazırladığım görsel bir mizah yolculuğu başlıyor. Adeta yakın dönem kara mizah tarihi bir yolculuk bu. Salonu dolduran aydınlık yüzlü izleyicilerin gözlerindeki coşkuyu ve ilgiyi gördükçe kısa kesmiyorum sözlerimi. Son bölümde gelen sorularla noktalıyoruz iki saati aşan bu söyleşiyi ama bu bizi kesmiyor ve binanın alt katındaki kafeye inip, bir grup arkadaşla iki saattan fazla da orada devam ediyoruz sıcak bir muhabbete.
Sonrasında 'Damdaki Mizahçı' soğuğu ve sert rüzgarı artan Çanakkale'de, bu etkinliğin mimarı Mehmet Eşli ile vedalaşıp, Pazar günü yeniden düşüyor yolllara ve çilehanesi, şehr-i belası İstanbul'a geri dönüyor. Neyse ki yakında gene yeni yolculuklar var, yoksa yapayalnızlığımı her geçen gün daha da yüzüme vuran bu şehirden artık çok sıkıldığımı bir dönüş anında daha anlıyorum. Lakin ülke öylesine tatsız, öylesine sancılı günlerin içinde kıvranıyor ki, bizim gibi 'azınlık' ları ülkenin her yerinde bekliyor artık bu yapayalnızlık duygusu... Neyse ki can dostum mizah var!.. Her türlü arazın panzehiridir o benim gibileri için. Tutunacak bir dal, azgın bir nehirde... Her an sarılabileceğim tek dayanma gücüm... O'dur benim aklım, onun sayesinde yaşıyabiliyorum, bu contayı sıyırmış coğrafyada, o zaman bir kez daha haykırayım lodos niyetine: İYİ Kİ VARSIN BE MİZAH!..
CİHAN DEMİRCİ'NİN ÇANAKKALE'DEKİ KARİKATÜR SERGİSİNİN AÇILIŞINDAN VE DAMDAKİ MİZAHÇI SÖYLEŞİSİNDEN FOTOĞRAFLAR...
,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder