Sevgili Burcu Karakaya, kültür-sanat-tiyatro-mizah tutkunu okurlarımdan... İmza gününe ilk gelenlerden biri oldu...
6 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ günü, Sultanahmet Parkındaki 2. Babıali Şenliğindeydim...Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin geçen yıl ilkini yaptığı bu şenlik 7 gün boyunca, Babıali adını yeniden anımsattı bizlere en azından... Tabii artık ne yazık ki, ortada "Babıali" filan kalmamışken gerçekleşiyor bu şenlik... Bırakın Babıali'yi nerdeyse "İkitelli" bile kalmayacak yakında...
Uzun yıllar öncesi geliyor aklıma... Biz bu semtte başlamıştık yazmaya-çizmeye... İlk kez 1977 yılının 31 Aralık günü bir dergiye karikatür götürmüştüm Babıali denilen o heyecan yumağı semtte... Nasılda titremişti dizlerim o gün... Hala içimden çıkmadı o heyecan... O derginin adı Çarşaf'tı...Sonrasında Babıali Yokuşunu az çıkmadım...Yıllarca pek çok dergisinde, gazetesinde çalıştım bu semtin... O dik yokuşu her defasında nefes nefese çıkarak... Çarşaf, Çivi, Karakedi, Mikrop, Ses-Atmaca, Güneş, Gölge, Milliyet, Hürriyet, Gırgır, Fırt, Milliyet Yayınları, Hey, Gazete-Mazete, Gümgüm, Papirüs Yayınları, İnkılap Kitabevi, Say Yayınları... Bunlar ilk aklıma gelenler... Kitaplarımı basan yayınevlerinden çoğu da buradaydı... Kitabevleri, yayınevleri, gazeteler, dergiler, dağıtıcılar... Hepsi birer birer terk ettiler Babıali'yi ya da diğer adıyla Cağaloğlu'nu... O terk ediş, bize daha kötü, daha sıradan, daha yanlı, daha perişan bir medya armağan etmekten başka hiçbir halta yaramadı...Bu yüzden o yokuşu artık her çıkışta içim bir acayip oluyor, bir sızlama hissi kaplıyor yüreğimi... Babıali'de geçen yıllarımı düşünüyorum... 1977'nin sonundan 1990'lara dek gazetelerinde ve dergilerinde çalıştığım Babıali, sonrasında kitaplarımı basan yayınevleri nedeniyle hala ara-sıra çıktığım o yokuş... İşte bu duygularla çıktım gene o yokuşu ve soluğu bu kez Sultanahmet Parkındaki şenlikte aldım...
Sevgili çizer arkadaşım Mustafa Kocabaş, Özge, karikatürcü Ahmet Ümit Akkoca ve bana bir sürpriz yaparak imza günüme özel olarak gelen sevgili Oğuz Altay hocam...
6 Haziran Cumartesi günü, Karikatürcüler Derneği standında 13'te başladığım imza günü saat 21 olduğunda anca noktalandı. Zira Sultanahmet gibi İstanbul'un en hareketli ve en yaşayan semtlerinden birinde bir yandan yerli bir yandan yabancı turistler, diğer yandan da özel olarak bu şenliğe gelenler epeyce renkli bir şenlik yaşattılar bize... Sevgili okurum Burcu Karakaya ile epeyce uzuuun bir zaman sonra biraraya geldik. Şu ara Delidolu dergisinde de beraber çalıştığımız Mustafa Kocabaş arkadaşım, hoş bir sürpriz yaparak imza gününe gelen Oğuz Altay hoca, sevgili Osman Yavuz İnal ve Ahmet Ümit Akkoca dostlar ile derneğimizin sekreteri Aziz Yavuzdoğan arkadaşımın katıldığı sohbetlerle keyifli bir gün geçirdik. Bir de baktık ki saat 21'i bulmuş...O gün pek çok okurla uzun uzun sohbet etme olanağı bulduk ve doğrusu zamanın nasıl geçtiğini gene anlayamadık...
Osman Yavuz İnal arkadaşıma kitap imzalarken...
Kitap imzaladığım sevgili Eda Orhan, aynı zamanda karikatür de çizen bir hemşire arkadaşımız. Derneğimizin de üyesiymiş. Bu haberdeki pek çok fotoğrafı çeken sevgili Aziz Yavuzdoğan gene çekim hazırlığında...
2. Babıali Şenliğinde görünen o ki bu şenlik tuttu. Sanırım uzun yıllar devam edecek...
Çocuklar için özel olarak yazdığım mizah kitapları da gene çocuklardan ilgi gördü...
Şenay hanımla imza sırasında uzuuun bir memleket sohbeti de gerçekleştirdik...
Genç arkadaşların mizah kitaplarına olan ilgisi, değişen hayatlar nedeniyle eskisi gibi olmasa da, bu anlamda hala ümit var...
Sevgili Oğuz Altay da imza günü gözlemcisi ve saha müşahidi olarak yanımda...
Oğlu tam 15 yıldır hapiste olan çileli bir anneye imzaladım ilk kitabı bu imza gününde, ne yazacağımı, ne diyeceğimi bilemedim açıkçası...
Sevgili Burcu Karakaya, Aziz Yavuzdoğan, İsmail Cem Özkan'la sohbet anında...
Oğuz Altay, Cihan Demirci ve şenlik boyunca Karikatürcüler Derneği standında portre karikatürler çizen karikatürcü dostumuz sevgili Ahmet Ümit Akkoca...
(Fotoğraflar: Aziz Yavuzdoğan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder