09 Nisan 2009

CİHAN DEMİRCİ
ÖZEL YILDIZ LİSESİNE
KONUK OLDU...
Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci, Nisan ayını hep hareketli geçirir...Okulların etkinlik aylarından biri olan Nisan'da bu kez Etiler'deki Özel Yıldız Lisesindeydim... Say Yayınlarınca 8 Nisan Çarşamba günü gerçekleşen etkinlikte okulun salonunda liseli öğrencilerle bir söyleşi gerçekleştirip, sonrasında da kitaplarımı imzaladım...

Cihan Demirci, söyleşi sonrasında kitaplarını imzalarken...

8 Nisan 2009 Çarşamba günü, gene damlardan aşağıya indiğim bir gündü... Say Yayınlarının organizasyonuyla, yayınevinden Mehmet arkadaşımızla Sirkeci'den yola koyulup, yoğun bir trafikte Etiler'e, Nispetiye Caddesine ulaştık... Nispetiye Caddesi üzerindeki Özel Yıldız Lisesindeyim... Okulun edebiyat öğretmenlerinden Özlem öğretmen bu etkinliğin gerçekleşmesini sağlamış. Bizi kapıda karşılıyor. Birlikte okulun müdüresini ziyaret ediyor, söyleşi yapılacak salona iniyoruz... Aylardan Nisan, bahar her ne kadar eskiden olduğu gibi kendini adam gibi göstermese de, liseli arkadaşların başına vurmuş olmalı. Böylesi anlarda zordur öğrencilik. Hele hele kapalı bir salonda mizahı epeyce "cid-ti"ye alan damlarda gezinen bir mizahçı da varsa karşınızda...:)) Önce benimle ilgili bir kısa sunum izliyoruz. Sonra başlıyorum konuşmaya...

Bu ülkede insanın aklını korumasının çok zor olduğunu örneklerle anlatıp bunun en akıllıca yollarından birinin mizaha sarılmak olduğundan dem vuruyorum. Son seçimlerden kalan bize özgü akla ziyan seçim anekdotlarından örnekler veriyorum. Mizahın sadece gülmek ve güldürmekten ibaret olmadığını anlatmaya çalışıyorum onlara. Baştan biraz dalgalanma olsa da giderek salondaki hava oturuyor ve mizahla ilgili bugüne dek pek de duymadıkları sözler onlar da bir ilgi yaratıyor. Her okulda yaptığım gibi, salonu dolduran liseli arkadaşlara da, içlerinde mizah dergisi okuyanların kimler olduğunu soruyorum. Aşağı-yukarı her okulda yaşanan manzara yaşanıyor ve sadece 2 parmak kalkıyor. Bir kez daha şahit oluyorum ki, öğrenciler mizah dergilerinden çok uzaktalar artık. Onlara biraz Gırgır'ı ve sonrasını anlatıyorum. Gülme eyleminin hangi yöntemlerle gerçekleştiğinden bahsediyorum. Kitaplarımdan bir kaç fıkra sıkıştırıyorum araya.

İmza sırasında da öğrenci arkadaşlarla sohbetimiz sürdü...

Televizyondaki komedi dizilerinden, sinemalardaki komedi filmlerinden konuşuyoruz. İş "Recep İvedik" filmine geldiğinde salonun üçte ikisinin bu pazarlama şaheseri filme gittiğini görüyorum. Ama beğenenler çok fazla değil. Bu filmi ve "maganda" sözcüğünün geldiği, getirildiği noktayı anlatıyorum. Yaratıcısı olduğum "Geyik Muhabbeti" sözcüğünün 80'lerdeki doğuş öyküsünü ve bir mizahçının argoyla ilişkisini aktarıyorum onlara...

1 saati aşan söyleşi sonrasında Say Yayınlarından çıkmış kitaplarımı imzalıyorum liseli arkadaşlara... Onlardaki soru sorma merakı, pek çok okulda olduğu gibi söyleşi sırasından çok kitap imzası sırasında kendini gösteriyor. İmza sırasında da mizah ve komedi üzerine konuşmayı sürdürüyoruz. Başta sevgili Özlem öğretmen olmak üzere, okulun öğretmenleri içten ve ilgili davranıyorlar doğrusu. İmza sonrasında Öğretmenler Odasında biraz soluklanıp, öğretmen arkadaşlarla da laflıyor ve sonrasında Say Yayınları ekibiyle ayrılıyoruz okuldan. Yakın bir zamanda bu okulun ilköğretim kısmına da gideceğim sanırım... Sahi, 10 Nisan Cuma günü ise Bakırköy'deki Taş Okullarında olacağım bu arada...

ÖZEL YILDIZ LİSESİNDEN ENSTANTANELER...

Hiç yorum yok: