07 Aralık 2008

Kurbanlık bir
koyunun günlüğü

Damdan aşağıya kurban bayramı gelmiş... Eskiden de bu kadar vahşice mi kesilirdi kurbanlıklar... Çocukluğumu anımsıyorum da, hiçte öyle olmadığı geliyor hemen gözümün önüne... Ya bugün?.. Sanki “kurbanlık” kesilmiyor da, cinayet işleniyor otoban kenarlarında, çocuk parklarında, yeşil alanlarda... Ortalık bir kan gölüne dönüyor ki, iyi ki aşağılarda değilim damdayım diyorum böyle anlarda... İşte böylesi bir bayramda elime bir günlük geçti bugün... Kurbanlık bir koyunun kaleme aldığı kısa bir günlük... Gelin okuyalım...

28 KASIM: Merhaba sevgili günlük... Sanırım ben günlük tutan ilk koyunum!.. Bu yaptığım şey, sürüdeki koyunlar arasında pek iyi karşılanmadı. Hatta bir tanesi yanıma yaklaşıp “Meeee”ledikten sonra şöyle dedi: “Günlük tutmak da nerden çıktı kardeşim, bir koyuna yakışıyor mu böyle şeyler, sen bu gidişle yarın öbür gün sürüden de ayrılırsın haaa!” Ama olsun... Ben onlara aldırmıyorum... Seni daha şimdiden çok tuttum sevgili günlük!..

30 KASIM: Sevgili günlük; bugün bizim sürüden benim de dahil olduğum bir grubu kamyonun arkasına doldurup şehrin yakınlarına getirdiler... İlk kez bir şehre bu kadar yakınlaşmış bulunuyorum. Bu ne felaket bir trafik yarabbi! Ben buralarda yaşayamayacağımı daha gelir gelmez anladım!.. Dikkat ettim de, insanlar da sürü halinde burada!.. Tıpkı bizim gibiler... Bunları kim kesiyo acaba?..

2 ARALIK: Vay be sevgili günlük; şehir dedikleri burası haaaa!.. Eh biz de biraz otlandık bu arada tabii... Fakat dikkatimi çeken bizim köyün otladığımız tepeleri bile bu şehrin yollarından çok daha düzgündü. Buralarda her taraf kazılı, her taraf çukur. Bir koyun olarak bu şehirde sağlığımı tehlikede görüyorum arkadaş!.. Duyduğuma göre buralarda 4 ay kadar sonra yerel seçimler olacakmış. Lakin geçen yılki seçimden bu yana 6 milyon yeni seçmen yaratılmış... Ölüler bile seçmen gözküyormuş... Bu kadar sakat bir seçim nasıl yapılır... Koyun olan biz miyiz, yoksa burada yaşayan şu insancıklar mı anlayamadım yaaaaa sevgili günlük?..

5 ARALIK: Çok sevgili günlük; başımızdaki adamın birkaç gündür sinirleri çok gergin. Çevremizde tur atarak, sigara üstüne sigara içiyor, sağlığına hiç dikkat etmiyor. Sürekli olarak şu şekilde söyleniyor: “Ah benim aptal kafam... Evvelki yıl yeni yılla bayram çakışınca koyunlar elde kalmıştı. Millet paraları yılbaşı gecesi yemişti. Geçen yıl ise fiyatlar çok gelmişti. Bu yıl da krizi bahane ederek bizim koyunlara bakan bile yok kardeşim, her yıl bir halt çıkıyo mutlaka, nerden geldim ben bu şehre, oooof oooof!..” Evet aynen böyle diyor ve bize pis pis bakıyor!.. İyi de, bizim suçumuz ne kardeşim; senin elinde koyun olmak mı?..

8 ARALIK: Pek sevgili günlük; bu insanlar da alem şeyler valla... Daha yakın zamanda krize girdikleri yetmemiş olacak ki, şimdi de “Kurban Bayramı” diye bir bayrama girdiler... Ortalıktaki “koyun” sayısı iyice arttı. Burası bizim köyün tepelerini aratmıyor artık. Başımızdaki adam sürekli olarak birileriyle el sıkışıp duruyor. Hem de ne sıkışma. Dakikalarca. İçimizden birkaç koyun arkadaş bu el sıkışmalardan sonra ortalıktan kayboldu. Başımızda birileri dolanıp durmaya başladı... Sayımız giderek azalıyor. Ben huylanmaya başladım. Bu bayram denen şey bize pek hayırlı gelmedi galiba. Bu nasıl bir bayram yaaaa?.. Valla el sıkışmalarda elin ucu kaçtı artık. Başımızdaki suratsız herif, içimizden bazı arkadaşları ite-kaka bu elini sıktığı kişilere verip duruyor...

12 ARALIK: Ey sevgili günlük!.. Kamyonla birlikte geldiğimiz koyun arkadaşlardan çoğu gitti, azı kaldı. Birer birer götürüyorlar... Kriz nedeniyle el sıkışmalar bile çok fazla sürmüyor artık... Bu arada birlikte epeyce ot yediğimiz bir koyun arkadaş bulunduğumuz mahallenin seçmen listesinde adına rastladı... Meğerse onu da seçmen olarak kaydetmişler... Ama bu sistemde oy kullanmaya niyeti olmadığını söyledi bana... Şu insanoğlu ne acayip bir yaratık yarabbiiii... Koyundan seçmen yapabiliyor! Fakat işin güzel olan yanı benim yanıma pek yaklaşan yok... Az önce adamın biri beni şöyle bir süzdü ve ne dedi dersiniz: “Yok arkadaş yok, günlük tutan koyun bize yaramaz, tutmadım bu koyunu, başkası olsun!..” Ey sevgili günlük, okur-yazar bir koyun olmak ne güzel şeymiş meğerse kardeşim, sağol dostum günlük, sayende sürüden ayrıldım, ooooh beee!.. Zaten yazarım olan Cihan Demirci ne demişti bir laforizmasında: "Sürüden ayrılan kişilik kapar" Neyseeee...Yırttım bu bayram yırttıııııım!.. Eyyyyooooooo!..

(DAMDAKİ MİZAHÇI'DAN DİP NOT: Bu yazı daha önce 2006 yılında Bizden Haberler adlı dergide ve Kasım 2006'da çıkan "Türk'ün Türk'ten Başka Düşmanı Yoktur" adlı Cihan Demirci kitabında yayınlandı. Bu yayım sırasında ise gündeme göre yeniden güncellendi...)

1 yorum:

tomris dedi ki...

Koyunumuz harika cihan.!Ellerine sağlık.Bence hepsi günlük tutmalı...!