06 Temmuz 2007

SEVGİLİ USTAM AZİZ NESİN
12. ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE
ANIYORUM...

Bundan tam 12 yıl önce, 5 Temmuz'u 6 Temmuz'a bağlamıştı gece...Ve o gece Türk mizahının en dirençli, en güçlü kalemi sustu... Bu susuşta 'Yobaz Türkiye'nin de 'Sivas katliamı' desteğiyle büyük payı oldu doğrusu. Sivas yaşanmasaydı, Sivas'ı yaşamasaydı, benim tanıdığım Aziz ağabey en az bir 10 yılı daha çıkarırdı. 1915'liydi... Onu 80'ininde yitirdik 6 Temmuz 1995'te... O gün, bugündür ülke de İKİ SEKSEN zaten!.. Birlikte çalışma onuruna erdiğim büyük ustayı, ülkemin şu rezil halinde, şu insan yokluğunda, şu "aydın" kıtlığında gel de arama, gel de arama...

Bu deseni sizlerle ilk kez paylaşıyorum... Çünkü 12 yıldır çalışma masamın baş köşesinde bir çerçeve içinde duruyordu. Aziz Nesin ustamla, son kez birlikte olduğum 17 Haziran 1995 Cumartesi gününün anısına, ölümünden bir hafta kadar sonra çizmiştim...
--------------------------------------------------------------------------
OĞLU ALİ NESİN'DEN AZİZ NESİN'E SEVİNDİRİCİ BİR HABER VAR!
Ali Nesin'den gelen mektup...
Sevgili Dostlar,
7 Temmuz Cumartesi günü Aziz Nesin'i Vakıf'ta yapılacak bir piknikle anıyoruz. Bu yıl Aziz Nesin'e en güzel armağanı Vakıf cocuklarindan Çayan verdi. Çayan, Marmara Universitesi Heykel Bölümü'nden birincilikle mezun oldu. Hepimizin adına kendisini kutluyor, başarılarını kat kat katlamasını diliyorum.
Bir de yasasaydı gözlerini yaşartacak bir projemiz var: Şirince'de ve tam anlamıyla dağ başında, yaban domuzlarının, tilkilerin, akreplerin, yılanların cirit attığı 10 dönümlük bir arazi üstünde muhteşem bir "matematik enstitüsü" kuruyoruz. Bir "Nesin Matematik Enstitüsü" Aziz Nesin'in vasiyetiydi. Su anda, çoluk çocuk (15 yas üstü) hummalı bir calışma içindeyiz çünkü birkaç gün sonra Türkiye'nin dört bir yanından gelen 70 kadar genç burada 45 gün boyunca yoğun matematik yapacak (ve insaatta calışacak!) Bu satırları da çam ormanı içindeki çadırımdan yazıyorum.İyi, doğru ve güzel birleştiğinde kendimizi tutamıyoruz! Keşke beş dakikalığına gelip görebilse... Bu mekan Vakf'a hatırı sayılır bir gelir de sağlayacak. Ayrıntılardan ilerde söz edeceğim. Önümüzdeki Cumartesi görüşmek umuduyla herkese hepimizden sevgiler, saygılar.
----------------------------------------------------------------
AZİZ AĞABEYLİ
İKİ FOTOĞRAF...

Yıl: 1984'tü...Güldürü Üretim Merkezi GÜM'de çalışıyordum... O yılın başlarında GÜM çok büyük bir transfer yaptı ve Aziz Nesin'i yazar kadrosuna kattı. Aziz ağabeyle yanyana masalarda 6-7 ay kadar çalışma fırsatı buldum. Aziz Nesin'in GÜM'e katılışı, Pera Palas Otelinde yapılan bir kokteylle olmuştu. İşte 19 Ocak 1984 Perşembe gecesinden iki solgun fotoğraf... Üstte tüm GÜM ekibi toplu haldeyiz... Altta ise GÜM çizerleri ile Aziz Nesin. Damdaki Mizahçınız arkada, ortada tüm zayıflığı ve ender kravatlı haliyle, hey gidi güzel günler...

----------------------------------------------------------------------

DAMDAKİ MİZAHÇI'DAN

AKŞEHİR VE CİDE ÜZERİNE...

Geçen yıl Akşehir'deki "Nasreddin Hoca Şenliği"nde yaşadığımız hiçte hoş olmayan durumları, geçen yıl Cumhuriyet'e yazdığım "ŞENLİKTE MİZAH NEREDE?" başlıklı bir yazıda belirtmiştim. Okuyanlar anımsarlar. İsteyenler o yazıyı "BLOG ARŞİVİ" bölümünden "Temmuz" bölümüne girdiklerinde bulup okuyabilirler. Buna rağmen Akşehir için bu yıl da aracılık eden TYS aracılığıyla davet aldım ama kabul etmedim. Sonuçta dediklerim aynen orta yerde kalmıştı, herhangi bir cevap bile alamamıştım. Nasreddin Hoca derneği başkanı Taner Serin bana bir kez olsun ulaşmamıştı. Başka çizer arkadaşlar yaşadıklarına rağmen Akşehir'e gene koşturarak gidebilirler ama benim hala salakça ilkelerim var. Evet boyum 1.90'dır. Bu boyla dik oturmadığım için kamburum çıkmıştır, bel fıtığım vardır, yani dik oturamadığım için kamburlaştım belki ama yaşadıklarım karşısında hep DİK DURDUM ve DİK DURURUM!.. (Zaten bu yüzden kaybederim ya genellikle!!! Çünkü bu ülke dik duranları hiç ama hiç sevmez!!!)

Bu yıl son anda aynı şekilde Rıfat Ilgaz etkinlikleri için Cide'ye de gene benzer bir şekilde, üstelik "ilk kez" çağrıldım ama Akşehir'e benzer anılar oluşmaması için onu da kabul etmedim ve gitmedim...Çünkü ortada ne bir söyleşi, ne bir imza günü vardı, sadece oraya gidecektik, bu da bana hoş gelmedi ve yazar dostum Necati Güngör'le birlikte Cide'ye gitmekten de vazgeçtik...

Hiç yorum yok: