Geçen perşembe akşam üstü CİNE-5'ten arayıp, konunun "Siyaset ve Mizah" olduğunu söyleyip "Genç Türkler" adlı programa davet ettiklerinde, içimden tam da zamanı demiştim. Çünkü siyasi bir mizahın artık her anlamda yapılamadığı, şu rezil günlerde bu konuda söyleyecek çok şeyi olan bir mizahçıydım... Ancak 7 Temmuz Cumartesi günü CİNE-5 stüdyolarında çekilen program ne yazık ki, çoğu zaman olduğu gibi ben de gene hayal kırıklığı yarattı. Zira programa "MAİL BÜYÜKERMAN" adında epeyce (içi) geçmiş dönem, eski bir milletvekili de çağrılmıştı. Kendisinden başka kimsenin konuşmasına dayanamayan, başkası konuşurken yanımda oflayıp-puflayan, herkesin her lafına giren, her saniye eski bir gazete küpürünü gözümüze sokan, bu ben merkezci, dayanılmaz şahsiyeti porgramlarına konuk edenlerin kendisinde ne bulduğunu ben şahsen anlamış değilim. Kendisi ülkemizdeki milletvekillerinin mizah düzeyine de acı bir örnek olarak gösterilebilir. Çünkü o mizah filanyapmıyor aslında, bize geldiğimiz düzeyi bir güzel gösteriyor, yüzümüzde patlayan bir tokat gibi...Saha koşulları çok güzel bir konusu olan böylesi bir programın gayet güzel yükselebilecek temposuna her an çomak sokarak, birbuçuk saatlik uzun bir programı katletti Mail bey. Tıpkı daha önce yaptığı gibi. İşin özeti şu ki: onu programlarına çağıracakların sadece ve sadece "ONU ÇAĞIRMASINDA" yarar var!..
Oysa Elif Dağdeviren'in sunduğu programda mizah dünyasından benim dışımda, mizah yazarı arkadaşımız Vedat Özdemiroğlu, Plastip Show'un yaratıcısı, çizer Cihat Hazerdağlı ile Adana Bağımsız milletvekili adayı Apdurrahman Boztaş ile, gayet güzel saptamalarda bulunan Boğaziçi üniversiteli arkadaşımız Özgür Bozçağa da vardı... Programa telefon bağlantısıyla; Yılmaz Erdoğan ve Levent Kırca da katıldılar.
"GENÇ TÜRKLER" NEREDE!
Adı "Genç Türkler" olan bu programda, doğrusu benim gözüm genç arkadaşları aradı, Mail bey durmaksızın konuşup, kimseye söz hakkı bırakmazken...Çünkü stüdyoda gençlerin de bulunacağı ve onlarla tartışarak bir program yapılacağı söylenmişti daha önce ama ne yazık ki sıcak bir Temmuz gününde, bunca genci olan bir ülkede gene konuşacak genç bulunamamıştı belli ki. Neyse ki, tüm maillere rağmen bu programda içimizdeki tek gerçek genç olan "Özgür" arkadaşımız o kadar güzel tespitler yaptı, o kadar yerinde laflar etti ki, kendisini bir kez de buradan kutlamak isterim. Çünkü pek çok okulda söyleşi yapan, çok fazla öğrenci gözlemleyen bir yazar-çizer olarak Özgür gibi "pırıl pırıl" kıvamdaki genç arkadaşları her yerde görmek mümkün değil ne yazık ki...
1.5 saatlik programda "RTE Garantili Fıkralar" adlı son kitabımının çileli çıkma macerasını anlatmak Mail beyin zırt-pırt araya girmesi yüzünden kısmet olmadı. Çünkü bu macera siyaset-mizah ilişksine güncel bir örnek olacaktı... Daha ilk söz alışımda, laflarıma balıklama dalan, daha sonra programdan kopmamı başaran Mail bey, Cumartesi gününü acayip bir baş ağrısı içinde tamamlama nedenim oldu... 1980 darbesinden bugüne kadar olan "Siyaset - Mizah" ilişkisindeki sağlıksızlığın yakın tarihini aktaracağım konuşma da böylece güme gitti. Aralarda lafa girip konuşmaya çalıştığım anlarda medyada muhalif mizahın başına gelenleri anlatmaya çalıştım. 5 yıllık AKP iktidarında muhalif mizahın her şekilde nasıl susturulduğuna değindim, ve iktidar yanlısı bir mizahı bize yutturmaya çalışan Salih Memecan beyin yaptıklarından bahsettim. Benim gibi medyadan ağzı yanan çizerlerden biri olan Cihat Hazerdağlı da, medyanın tek sesliliğinden örnekler verdi. Aslında Vedat, Cihat ve ben olsaydık, hatta bir-iki mizahçı daha eklenseydi şüphesiz çok daha keyifli ve yararlı bir program olacaktı. Ama dediğim gibi ortada ve tam da benim yanımda bir "MAİL" sorunu vardı ki, bu dediklerim pek olamadı... Neyseee... Artık bir başka seçim öncesine diyelim... Malum, "Siyaset ve Mizah" konusu ne yazık ki bizde sadece seçimler yaklaşırken anımsanıp yapılır bu ülkede...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder