10 Nisan 2007

Bir jüri üyesinin notları...
SINIFTA KALMIŞ BİR
“ÖYKÜ” YARIŞMASI!

Geçtiğimiz günlerde Karikatür ve Mizah Müzesinde “Karikatür Yarışmaları”nı tartışmış, bu yarışmalardaki sorunları, sıkıntıları konuşmuştuk. Yarışma müdavimi ve jüri üyesi meslektaşların çoğunu bu söyleşide de gene görememiştik. Bizler bu ülkede, her meslekte kendi sorunlarına bile sahip çıkmayan insanlarız ne de olsa... Hem çizer, hem de yazar biri olarak bir de bu "yarışma" cephesinin öteki yüzü var ki, oradaki durum inanın daha vahim… Yani "yazı" üzerine yarışmaların hali…

Bu Yayınevi'nin editörlüğünü yapan yazar Necdet Neydim, geçen yılın bu zamanlarına yakın bir dönemde arayıp, Bu Yayınevi’nin düzenleyeceği “Çocuk Mizah Öyküleri Yarışması”nda jüri üyesi olmamı rica etmişti. Mizah öyküsünün giderek hepten yokolduğu bir ortamda, çocuk gibi en zor alanda "mizah"a yelken açan bir yarışma olması nedeniyle sevinerek kabul ettim. Jüride: Necdet Neydim, Nur İçözü, Müjdat Gezen, Behiç Ak, Can Barslan ve ben vardık…

Sonra aylar geçti. Yarışmanın ilan edilen süresi aştıkça aştı. Yayınevine bir telefon edip, “N’oluyor dosyalar hala gelmedi” diye sorduğumda, yıl sonuna gelinmişti, oysa ödül töreni Kasım sonu ya da Aralık başı gibi düşünülüyordu. Derken ön elemeyi geçen 9 dosya geldi, bunları okuyup, bana bildirilen süre olan; Ocak ayı sonlarına doğru yayınevine yolladım. Ancak Şubat bitti, Mart bitti… Nisan geldi… Yayınevinden bana epeyce geç gelen açıklamada: “Jüri üyelerinden ya da üyesinden kaynaklanan zaman sorunu nedeniyle gecikme yaşandığı” söylendi… Yani işini aksatan vardı. Bu dönemde yarışmaya katılan iki öykücü haklı olarak bana da ulaştılar… Onların da bir türlü açıklanmayan sonuçlar nedeniyle canı epeyce sıkılmıştı doğal olarak…

Derken geçen hafta bir toplantı yapıldı. Doğrusu görevini zamanında yapmış, her zamanki gibi bu ülkeye lüks olan bir şekilde gene “işini ciddiye almış” biri olarak bu toplantıya gidemedim, gitmemin de herhangi bir anlamı yoktu açıkçası… Sonuçları ilettiğim metne, okuduğum dosyalardaki mizah düzeyinin ne yazık ki ortalamanın altında seyrettiğini, vaziyetin “mizah” açısından da “öykü” açısından da parlak olmadığını eklemiştim ama gene de bir birinci, bir ikinci, bir üçüncü ve bir özel ödül şeklinde sıralamamı yapmıştım. Birincilik ödülü verilemeyeceğini biliyordum ama en azından ikincilik, üçüncülük olabilir diye düşünüyordum. Sonuçta alınan çoğunluk kararıyla birinciliğe değer bir dosya olmadığı açıklandı. Yayınevinin verdiği kararla sadece “KURTARICI MELEK” adlı dosya, elden geçirilerek yayımlanabilir bulunmuştu.

Gelelim son sözlere… Birincisi; son yıllarda birkaç öykü yarışmasında jüri üyeliği yapmış biri olarak şartnameye bu kadar uymayan, bu kadar kötü sonuçlanan bir yarışma görmedim… Bunun sorumlusu sadece jüri üyesi ya da üyeleri olamaz... İkincisi; bu yarışmada öne çıkan, katılan dosyaların düzeyinin parlak olmamasından çok, uzayan ve bir türlü açıklanamayan sonuçlar oldu ki, gerçekten bir yarışma için can sıkıcı bir durumdu bu… Bu kadar uzayan bir yarışmanın sonunda açıklana açıklana; dağ fare doğurdu… En azından “Sulhi Dölek” adına konan özel ödül verilebilirdi. Üçüncüsü; herhangi bir karşılığı olmaksızın, sırf mesleğime duyduğum sevgi nedeniyle, iyiniyetle görev aldığım bu yarışma, bana artık bu tür yarışmalarda jüri üyeliğine daha “soğuk” bakma kararı aldırttı… (Doğrusu şunu da eklemeliyim; birkaç yıl önce jüri üyeliği yaptığım Tudem’in çocuk öyküsü yarışması bence her açıdan örnek alınması gereken doğru ve olumlu bir yarışmaydı…)

Hiç yorum yok: