12 Ağustos 2006

BUGÜN 12 AĞUSTOS 2006… DAMDAKİ MİZAHÇI 44’LEDİ!..

Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci'nin 44 yıla giren ömründen çeşitli dönemlere ait vesikalık fotoğrafları toplu geçidi!..

Bugün 12 Ağustos 2006… Artık “Demirbank hayırlı işler” dilemiyor, çünkü Demirbank diye bir banka kalmadı… Yıllarca radyodan duyduğumuz bu reklam sloganı da geçmişte kaldı artık, pek çok şey gibi… Bugün 12 Ağustos 2006… Nerenin kurtuluşu derseniz, haritada olmayan bir yerin… Yerden çok dam üstünde birinin!.. Bugün kurtulan filan da yok aslında… Bugün “Damdaki Mizahçı”nızın 44'e adım attığı o meşum gün… Hayata geliş günümüz…

Dile kolay tamı tamına 44… Hem de net olarak… Hayat denen o butun yağsız, yalakasız tarafından… Malzemeden çalınmamış bir 44 yıl... Soluk soluğa gelinen bir yaşam 44’e dayandı bugün... Yazıyla; kırkdört... Çiziyle; 44… Yani; İki dört yanyana…Sahi, iki dört hazır yanyana gelince, hayat “dört dörtlük” oluyor mu derseniz, hayır olmuyor… Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci için dörtler dört dörtlük olmadı hiç bugüne dek… Ama neyse ki en azından arkayı dörtlemedik!.. Bugünlere sadece ve sadece mizahın bize sunduğu o anlatılamaz sihre sarılarak gelebildik. Gerisi her Türk’ün abuk-sabuk yaşam hikayesi!..

Şöyle dönüp de özellikle son yıllarıma bir bakarsam, hiçte parlak bir fotoğraf göremiyorum yaşamımda… Üzüntüler, acılar, kayıplar, son iki yılda yaşadığım iki ağır kaza, yenilgiler, dost sanılanlardan yenilen kazıklar, mesleki kazıklar, düş kırıklıkları, soğuk algınlıkları, müzmin romatizmal ağrılar, aşk acıları, bel fıtığı, verilen onca emeğin alınamayan karşılığı, dibine kadar müthiş bir yalnızlık duygusu, annemi yitirdiğim 2004 Haziran’ından beri sızı şeklinde bir kimsesizlik vaziyeti ve her şeyin üstüne üstlük akla ziyan, ruha eza, ömre cefa ve dahi çoktan kayış kopartmış manyak bir ülkede “ceza” şeklinde süren bir yaşam… Her şeyin tersten işlediği, düzgün-dürüst insan olmanın suç olduğu, contayı sıyırmış bu ülkede, kimseden yaş dilenmeden, her şeye ama her şeye inat 44 OLDUK BE ARKADAŞ!..

Tüm bu olumsuz tablo, yaşam sevincimizi yok edebildi mi?.. Kocaman bir hayır!.. Pek çokları gibi ‘Türk’sel bir inatla mücadeleye devam!.. Bir avuç gerçek dostla ve sürekli dolaşıp yeni insanlar tanıyarak sağlanan moralle, ömür denen kuyunun en dibine inene dek sürecek bu mücadele… Yaş günlerinde, Batıdan arakladığımız ve bize hiç uymayan “İyi ki doğdun” lafının yerine yıllar önce demiştim ki; “İyi ki doldun Cihaaaan, iyi ki doldun Cihaaaan!..” Bu ülkede doğmak en sıradan şey, zaten Türkün sürekli yaptığı tek şey o, doğmak ve ölmek… Hem de yaşamadan… O yüzden doğmaktan çok, dolmak önemli, dolu dolu ve patlamaya hazır bir şekilde yaşamak ama asıl önemlisi patlamadan dolu kalabilmek… 44’e bak be, bize ne laflar ettirdi şu Ağustos sıcağında… Bu kadar 44’lük yazı yeter!.. Sizin de dolduğunuz günler, her şeye inat yaşam sevinciyle ve tükenmez bir mizah duygusuyla sürsün!.. Şu coğrafyadaki her türlü asık surata ve otoriteye inat her daim dediğim gibi hep; GÜLEKALIN!..

Hiç yorum yok: