06 Kasım 2011

"ŞEHRİN MANZARALARI" PROGRAMINDAKİ GEÇMİŞE YOLCULUK; 20 KASIM PAZAR GÜNÜ EKRANA GELECEK...

HABERTÜRK kanalında, Pazar günleri; saat: 12.15'te yayınlanan İstanbullu bir belgesel program: "Şehrin Manzaraları"... Yapımcılığını Haluk Göl'ün yaptığı bu programın 20 Kasım Pazar günü yayınlanacak olan bölümüne Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci konuk oldu...

1979'da mezun olduğum lisenin bahçesinde; Fahrettin, Taner arkadaşlarım ve "Şehrin Manzaraları" programının yapımcısı Haluk Göl'le...

20 Kasım Pazar günü Habertürk'te yayınlanacak olan "Şehrin Manzaraları" adlı belgeselin çekimleri 2 gün sürdü... Bu belgesel sayesinde bundan 40 yıl öncesine geri döndüm...Çekimlere Aksaray'da 38 yıl önce, 1973'te mezun olduğum Aksaray Mahmudiye İlkokulunda başladık. Okul müdürünce pek iyi karşılanmadık, bu yüzden keyfimiz epey kaçtı lakin yazar-çizer olmamda büyük katkısı olan, benim için çok değerli bu okulun içine 38 yıl sonra yeniden girmiş oldum. Okul bahçesinde kısa bir çekim yapabildik, okula giden kestirme sokakta çocukluğumun kaybolmuş izlerini aradım...

Sonrasında Aksaray'da bir sinema turuna çıktık... Ne de olsa 70'li yıllarda Aksaray bir sinema cennetiydi... Kristal, Güneş, Köşk,Yıldız gibi sinemaları vardı bu semtin... Aksaray İlkokulunun hemen bitişiğindeki o güzelim Kristal Sineması, şimdilerde en azından Düğün Salonu olarak hizmet veriyor. Yıldız yok olmuş durumda... Güneş görmeyen bölgelerin sineması olan Güneş, sanki terk edilmiş bir halde, kapısı zincirli bir halde öylece duruyor, araya parça giren yıllardan kalma haliyle... Gene "araya parça giren yılların" sinemalarından biri olan Köşk ise, 4-5 yıldır satılığa çıkarılmış. Önünde turşucu var şimdilerde. Sinemanın içi sanki son seans sonrasında bırakılmış haliyle öylece perişan vaziyette duruyor... Sahi, 70'lerde Aksaray'da açılan ilk çok katlı mağaza olan Ufi ne durumdaydı? Sonrasında çocukluğumun bir kısmının geçtiği Haseki'de Softa Sinan Sokakta, ardından Fındıkzade'de Kızılelma Caddesinin köşesinde oturduğumuz Çorman Palas'ın önünde gene geçmişe gidiverdim... Ardından Cağaloğluna çıktık... İlk kez karikatür götürdüğüm Molla Fenari Sokaktaki Çarşaf dergisi bugün otopark olarak çıktı karşımıza...Ordan Alayköşkü Caddesine geçtik...Gırgır'ın olduğu binanın önüne kısa bir süre önce TRT-Okul'un bir çekimi için zaten gelmiştim...Orası bir yayınevi şimdi... Çekimler ertesi gün bu kez Anadolu yakasında sürdü... Önce Göztepe'de okuduğum 50. Yıl Tahran Anadolu Lisesinde çekim yaptık. Bu çekimde lise yıllarından iki sınıf arkadaşım; Fahrettin Erdoğan ve Taner Güven de bana katıldılar...Ardından Erenköy'e geçtik... 1976 yaz sonunda taşınıp, 1992'lere dek yaşadığım Erenköy'e... Kaşaneler Çıkmazının o sessiz hali; Aksaray-Haseki-Fındıkzade ve Cağaloğlunun gürültüsü üzerine çok iyi geldi her zamanki gibi...Kısmet Apartmanına hüzünle baktım Kaşaneler Çıkmazında...Annemi, babamı yitirdiğim, ömrümün önemli bir kısmının geçtiği o apartmana... Ardından 1992'lerden beri yaşadığım Kadıköy'e geldik...Her gün bir kez de olsa tur atmaktan keyif aldığım Kadıköy Çarşısında turladık, bu kez lise yıllarından Sezai Gencer arkadaşımla...Sonra Kadıköy İş Merkezindeki çizgi romanlara daldık...Çocukluğumda çok fazla okuduğum o güzelim çizgi romanlara... Ardından Akdeniz Kafe'de finali yaptık... Son yıllardaki bu en yorucu tv çekimi beni çok eskilere götürdü ve bugüne getirdi tekrar... Çocukluğumda bu şehir, çok daha yaşanır bir haldeydi ve 2 milyondu, bugün 16 milyon mu, 18 milyon mu bilinmiyor, insan ve sorun kaynıyor İstanbul... Üstelik şu da acı bir gerçek ki; beklenen büyük depremle yok olmayı bekleyen zavallı bir şehrin esirleriyiz gibiyiz sanki hepimiz...

Hiç yorum yok: