İlkokul öğretmenimle 37 yıl sonra
gerçekleşen unutulmaz bir buluşma...
SEVGİLİ ÖĞRETMENİM
MÜVEHHİDE ÖZDEMİR'LE
37 YIL SONRA BULUŞTUK!
27 Şubat 2010 Cumartesi günü... Hava gene Şubat'lığını yapmış kapalı mı kapalı ve hafiften yağmur atıştırıyor İstanbul'da... Ama ne gam... İçim içime sığmıyor... Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci büyük bir heyecan içinde Kadıköy damlarından aşağı inip Erenköy Tüccarbaşı'na doğru yola çıkıyor... Heyecan daha sabahtan içimi sarmış... Dile kolay biraz sonra yeniden çocukluğumun o güzelim günlerine döneceğim... Birazdan 37 yıl önce, 1973 yılında beni Aksaray Mahmudiye İlkokulu'dan mezun eden ilkokul öğretmenim sevgili Müvehhide Özdemir'le buluşacağım... O yıllarda bir öğretmen sizi alır 5 yıl boyunca ikinci anneniz olur ve sizde unutulmaz izler bırakırdı. Şimdilerde bu etkili durumdan pek eser kalmadı.
Yoldayım...Filmi başa sarıyorum... 60'lı yılların sonlarına gidiyorum... İlkokula başladığım o yıllara... Aksaray'ın arnavut kaldırımlı o dar sokağından her gün ulaştığım ilkokulum, Aksaray Mahmudiye İlkokulu canlanıyor gözümde... Tiyatro salonuyla, kocaman kütüphanesi, iki ayrı bahçesi, kültürel her türlü etkinliğiyle, önlüksüz okuduğum, özgürce yetiştiğim o müthiş okul... İçimde çocuksu bir kıpırtı... Bundan 5 yıl önce sınıf arkadaşım Dilek sayesinde onun izine ulaşmış, telefonla arayarak "Öğretmenler Günü"nü kutlamış, çok duygusal bir telefon konuşması yapmıştım. Amacım kısa bir süre sonra onu ziyaret etmekti ama ardından 2005 yılı Aralık ayında yaşadığım ağır trafik kazası bir anda tüm düzenimi sarsınca bu güzelim ziyaret gerçekleşememişti. Geçtiğimiz günlerde Facebook üzerinden iki sınıf arkadaşım; Dilek ve Hasan'la gerçekleştirdiğimiz mesaj trafiği sonrası, biz üç ilkokul arkadaşı 27 Şubat Cumartesi günü öğretmenimizle buluşmak için yollara düştük...
Üç öğrencisi sevgili öğretmenleri Müvehhide Özdemir'le... Soldan sağa; Cihan Demirci, Müvehhide Özdemir, Hasan Ergün, Dilek Yonkes Belgin...
Bakın hemen soldaki Cihan Demirci fotoğrafı 1972 yılında kendisine verilen 5. sınıf pasosundan alınmıştır... Derken sevgili öğretmenimin evindeyim... Öğretmenim (Ki adı epeyce zor olduğundan benim Mühevhide dediğimde çok olmuştur, zaten baktım apartmanın girişindeki zilde bile ismi doğru yazılamamış:))) Müvehhide Özdemir beni daire kapısında öylesine sıcak bir şekilde karşıladı ki daha içeri girdiğimizde ikimizinde gözleri doluverdi... Karşımda 1925 doğumlu, yani 85 yaşında, gayet dinç, sağlıklı bir görünüm içinde, şu içinden geçtiğimiz tatsız süreçte bana müthiş moral kaynağı olan bir öğretmen buluyorum. Sanki aradan 37 yıl geçmemiş gibi... Sanki dün ayrılmışız gibi, bıraktığımız yerden başlıyoruz muhabbete... Öğretmenimizin sevgili kızı, emekli avukat Candan hanım da adının anlamı kadar candan ve içten...Derken kapı çalıyor ilkokuldan sınıf arkadaşım Dilek Yonkes Belgin geliyor... Dilek'le geçmişte bir kaç kez görüşmüştük en azından ama biraz sonrasında gelen diğer ilkokul arkadaşım Hasan Ergün'le de 37 yıl aradan sonra ilk kez biraraya geliyoruz... Öğretmenimiz de, bizde öylesine mutluyuz ki anlatamam... Sevgili Müvehhide öğretmen de sevgi dolu gözleriyle; "Beni çok mutlu ettiniz, beni öylesine mutlu ettiniz ki anlatamam" diyor sayısız kez... 3 sınıf arkadaşı 1973 yılında ilkokuldan mezun olduğumuz günlere dönüyoruz, aslında 37 yıla 5 yıllık ilkokul süresini de eklerseniz 42 yıl öncesine dayanan bir dostluk bu... Derken içine doğmuş gibi, açtığı bir telefonla, oldukça yakında oturan bir başka sınıf arkadaşımız Handan, kızı Göze'yi yanına alarak katılıyor aramıza... Ortak ne kadar çok noktamız olduğunu görüyoruz içine girdiğimiz sıcak muhabbet sırasında...

İlkokul yıllarından sevgili öğretmenimiz Müvehhide Özdemir'li bir anı... Tarih: 9 Aralık 1971... 4. sınıf anısı... Hemen aşağıda solda bu fotoğraftan yakın plan bir detay var ki , o planda öğretmenin hemen solda arkasında yanyana görülen 3 öğrenci; Hasan, Dilek ve Cihan bu buluşmada da birarada olan üç arkadaştı...

Soldan sağa: Cihan, Müvehhide Özdemir, Dilek, Handan, Handan'ın kızı Göze ve Hasan...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder