Beykoz Doğa Koleji, gerçekten doğal bir ortam içinde, insan sanki bir okulda değil de, bir tatil köyünde filan zannediyor kendini. Okula gittiğim andan dönüş anıma dek, kampüsten sorumlu idareci Arzu Uzun'un gösterdiği samimi ilgi beni mutlu etti. Arzu hanım da henüz bu okulda göreve başlayalı henüz 3 ay olmuş. Mehmet Zakir Tuncay ve Aylin öğretmenle de tanışma olanağımız oldu. Ancak, söyleşinin öğleden sonra, okulun bitiş saatlerini doğru olması söyleşimizdeki öğrenci havasını biraz dağıttı sanırım. Ben genelde bu etkinliklerin öğleden önce, sabah saatlerinde olmasından yanayım. Hem öğrenci hem de yazar açısından çok daha sağlıklı sonuç alındığını son 15 yıllık deneyimlerimden iyi biliyorum zira.
Okulun salonunda gerçekleşen "mizah" söyleşisinde, özellikle 5-6 ve 7. sınıftan öğrenci arkadaşlar dinleyici olarak yer aldı. Onlara mizahın aslında ne olmadığını, ya da ne olduğunu birazcık olsun anlatmaya açlıştıktan sonra, kitaplarımı imzaladım. Bu arada salondaki öğrencilerin arasında, sevgili karikatürcü dostum İ.Bülent Çelik'in kızı Cansel'in de bulunması ve benim de bu fırsatla, Bülent'e selam yollamam da hoş bir andı doğrusu...
Beni okula götürüp, tekrar Kadıköy'e bırakan Yaşar beyle de keyifli muhabbet gerçekleştirdik. Başta Arzu Uzun ve öğretmen arkadaşlar olmak üzere bu etkinliğe omuz veren herkese dam üstünden sevgilerimi ileityorum. Sanırım bu okula yakın bir zamanda, özellikle de hiperaktif çocuk kahramanım Hinali'ye ait dördüncü kitap olan; "ÇEVRE DOSTU HİNALİ" adlı kitabım çıktıktan sonra yolum tekrar düşecek, yani en azından ben öyle hissediyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder