02 Mayıs 2007

AKP'NİN(!) VALİSİ
1 MAYIS'I İSTANBUL'A
ZEHİR ETTİ!
Vali-Polis elele, vaziyet işte böyle!!!
"...Onlar ümidin
düşmanıdır sevgilim..."
Böyle diyordu Nazım Hikmet usta o güzelim şiirinde... Ne diyordu: "Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim, akar suyun, meyve cağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı. çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına - çürüyen diş, dökülen et-, bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler. ve elbette ki, sevgilim, elbet, dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya, dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle isçi tulumuyla bu güzelim memlekette hürriyet...." Derken şöyle devam ediyordu o unutulmaz şiirinde Nazım usta: "Bursa´da havlucu Recep'e, karabük fabrikasında tesviyeci Hasan´a düşman, fakir-köylü hatçe kadına, ırgat Süleyman`a düşman, sana düşman, bana düşman, düşünen insana düşman, vatan ki bu insanların evidir, sevgilim, onlar vatana düşman..." Bu vatanın insanlarına düşman olan zihniyet KANLI 1 MAYIS 1977'nin 30. yıldönümünü de zehir etti gene insanlarına... İstanbul'un felaket ötesi valisi dün gene tüm acımasızlığıyla iş başındaydı. 1 Mayıs'ı insanlara zehir ederek, onların burnundan getirerek bu halkı işçiye karşı daha da düşman etmekti asıl amaçları...27 yıldır derin uykuya yatrılmış bir halkın kıpırdanmaya başlamasının öfkesine kapılmıştı AKP zihniyetinin valisi!.. AKP yalakalığı yapa yapa AKP'yi tepemize çıkartan aşağılık medya yaratıkları, acaba dün biraz olsun görebildiniz mi AKP'NİN GERÇEK FAŞİST YÜZÜNÜ!.. Onlar halklarının düşmanıydı ne de olsa... En kanlı faşist diktatörlüklerde görülebilecek manzaralar vardı dün İstanbul'da... "DAMDAKİ MİZAHÇI" olarak 30 Nisan'da döndüğüm İstanbul'un damlarındaydım dün gene... Damdan aşağı baktığımda ortalıkta sadece "POLİS" vardı... Bir avuç işçiyi, emekçiyi, sendikacıyı, genci acımasızca döven, tekmeleyen bir polis... 15 uçak dolusu polis getirtmişti AKP'nin elindeki devlet... Valinin katlettiği İstanbul'da dün hiçbir ulaşım aracı çalışmadı, koca şehirde hayat gene bu vali bey yüzünden durdu... Bu ilk kez de olmuyor... İstanbul böylesi bir vali görmedi. Blogumuzu iyi takip edenler onun bu şehri çok güvenli bulması üzerine yazdığımız yazıyı da anımsarlar... İnsanlar çile içinde kalakaldı yollarda... Oysa 30 yıl sonra bir acı anılacaktı sadece... Korktular... Her zaman olduğu gibi kendi halklarından, kendi işçilerinden, kendi gençlerinden korktular... Yazıklar olsun sizlere!.. Belli ki sizin elinizde oyuncak olmuş bu şehir kapkaççının, soyguncunun, hırsızın, mafyanın, dolandırıcının, tinercinin, magandanındır artık...
Muammer Güler, İstanbullu ağlar!.. Sen benim valim, sen benim polisim, sen benim hükümetim değilsin kardeşim!.. Toplumda gideek artan nefret üretmekten başka bir halta yaramayan insanlarsınız sizler sadece...Cinnete davetiye çıkarıyorsunuz. Toplumu zorla çileden çıkartan, insanları zorla isyana teşvik eden insanlarsınız hepiniz... DAM ÜSTÜNDEN HAYKIRIYORUM: YAZIKLAR OLSUN BÖYLE VALİYE DE, POLİSE DE, TEL TEL DÖKÜLEN GERİCİ-FAŞİST AKP HÜKÜMETİNE DE!..

Döv, vur, tekmele, olmadı sık biber gazını!..

1 MAYIS 1977'NİN

30. YILINDA...

1 Mayıs 1977'de, henüz lise birinci sınıfta bir gençtim... İstanbul Göztepe'de bulunan o zamanki adıyla "Aryamehr Lisesi"nde 7 aylık bir lise deneyimim olmuştu... 1 Mayıs 1977 günü Taksim'de 1 Mayıs İşçi bayramı mitingle kutlanıyordu... Mitingin bitimine doğru Taksim'deki İnter Continental otelinin tepesinden ve Sular İdaresi üzerinden açılan ateşle ortalık bir anda kan gölüne döndü... Emekçinin, halkın gücünden korkanlar kana boğdu o gün Taksim meydanını... 36 insan öldü... Kimisi karanlık kurşunlarla, kimisi ezilerek, kimisi de polis panzerinin altında kalarak...0 36 kişinin arasında Polis panzerinin ezdiği bir lise son sınıf öğrencisi de vardı... JALE YEŞİLNİL'di adı... Henüz Lise 1'de 6-7 ayı geride bırakmış bir öğrenci olarak kendisiyle tanışamamıştım ama polis panzerinin ezdiği Jale Yeşilnil bizim okulumuzun öğrencisiydi... Ertesi günü hiç unutmuyordum... Okuldaki vaziyeti anlatmak çok zor... Aradan 30 yıl geçti ama gözlerim hala nemli... Okulumuzun adı 2 Mayıs sonrasında öğrenciler tarafından boya ile değiştirilerek bir süreliğine "JALE YEŞİLNİL LİSESİ" olmuştu... Tanımaya fırsat bulamadığım sevgili Jale'nin tek suçu bu mitinge gitmekti... 30 yıl geçmiş... Sevgili Jale, ülkede değişen hiçbir şey yok, üstelik durum 30 yıl öncesinden de kötü... O zamanki kadar coşkulu bir gençlik de yok artık... Sen bana yabancı, ben sana yabancı vaziyet artık... Son 30 yılda yediler, bitirdiler bu canım ülkeyi... Yok ettiler düşünen bir gençliği... Kalakaldık gerici-dinci-faşist güçlerin eline... Azınlığız artık bu ülkede sevgili Jale... Azınlığız bu ülkede... Sesimizi daha fazla yükseltmeliyiz daha fazla...

Ne diyordu 1 Mayıs marşında: "...Gün gelir zorbalar kalmaz gideeer..." Ah be Jale! Gün geldi, zorbalar çöreklendi tepemize, ne gitmesi, zorbalara kaldık sadece, zorbaların elinde koca bir ülke!!!

------------------------------------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------------------------------------------------------

SEVGİLİ ALTAN

ERBULAK'I ANARKEN...

Türk karikatürünün, tiyatrosunun, sahnesinin, mizahının unutulmaz ismi sevgili Altan Erbulak ağabeyimi bundan 19 yıl önce 1 Mayıs 1988'de yitirmiştik. Her yıl kesintisiz anmaya çalıştığım sevgili Altan abimi artan bir özlemle bir kez daha anıyorum... Ölüm tarihi 1 Mayıs'a geldiği için biraz karambole gidiyor Altan abinin..Hele bu yıl daha da karambole gitti... Yıllarca emek verdiği gazete bile yeterince anımsamıyor onu... Eh bunun üzerine değerli insanlarını unutan bir toplum olmamız da eklenince, yetenek ve meslek fazlasına sahip bu büyük ustayı anımsayan çok az insan çıkıyor... Lakin ben onu her şeye inat, yaşadıkça hep anacağım... Kahkahaları hala kulaklarımda çınlıyor ne de olsa...

Hiç yorum yok: