Cemal Nadir gazetelerdeki “günlük” karikatürün de öncülüğünü yapmıştır. Gazetelerimizde düzenli “günlük” karikatür kullanılması onun çabalarıyla başlamış ve ilk kez onun çabalarıyla “gazete karikatürcülüğü” denilen alan ciddi bir oluşum sürecine girmiştir. 15 yıl çalıştığı Akşam gazetesini (1928-1943 arası) bıraktıktan sonra ömrünün son dört yılını Cumhuriyet gazetesinde (1943-1947) çizerlik yaparak noktalayan Cemal Nadir daha önce de belirttiğim gibi zor şartlar içersinde yaşamıştı. Bu şartlar öylesine zordu ki, bu büyük usta, Bursa’dan İstanbul’a ilk gelişinde yaşadığı yoğun maddi sıkıntılar yüzünden ilk çocuğunu kucağında yitirmişti. 1943’te Cumhuriyet gazetesine geçme nedenini o vakit arkadaşı Avni İnsel’e bakın nasıl açıklıyor: “Dar yakalı elbiseler giydiğim halde iki yakamı bir türlü bir araya getiremiyorum. Şu yokuş Yunus Nadi gibi birkaç babacan patrona daha sahip olsa Babıali gazetecilerin Darülacezesi olmaktan kurtulur!”
Kızı Gönül Tunaman,
babası Cemal Nadir’i anlatıyor...
Daha önce de dediğim gibi, doğumunun 100. yılı olan 2002 yılında Cemal Nadir Güler usta için, büyüklüğüne yakışacak düzeyde, oldukça kapsamlı, ansiklopedi kıvamında bir kitap hazırlamıştım. Karikatürcüler Derneği’nin, belirli bir sayıda bastığı “Cemal Nadir 100 Yaşında” adındaki bu özel çalışma sırasında en büyük desteği onun sevgili kızı Gönül Tunaman hanımefendiden gördüm. Bakın kendisi de artık çoktan yitirdiğimiz o eski İstanbul hanımefendilerinden biri olan Gönül hanım babası Cemal Nadir’i nasıl anlatıyor:
“Babam Cemal Nadir çok modern bir babaydı ama pek çok şeyi yapmaya ömrü vefa etmedi ne yazık ki. Elindeki kısıtlı imkanlarla beni en iyi şekilde, oldukça pahalı mekteplerde okuttu. Aslında hep ev almak istiyordu özellikle de doğduğu şehir olan Bursa’da bir ev almak ama kısmet olmadı. 11 yaşına kadar babamla daha çok beraber olabiliyorduk. Ben daha sonra sekiz sene Arnavutköy Kolejinde yatılı okudum. Benimle gurur duyuyordu ama ben de onu mahçup etmedim açıkçası. Babam bana çok düşkündü. Bir gün sert davrandığını, bağırdığını hatırlamıyorum. Her zaman çok nazik ve şefkatliydi. Gerçekten de hayatı çok büyük sıkıntılarla geçen babam, zorlukların çok fazla farkında bir insandı ve belki de bu nedenle gençlerle özellikle çok yakından ilgilenirdi. Pek çok genci yetiştirdi. Selma Emiroğlu, Semih Balcıoğlu, Ali Ulvi, Nehar Tüblek ve diğerleri... Onlara hem iyi bir dost, hem de bir baba olmuştu. O zamanlar şimdiki kadar çok karikatürist yoktu. Şimdi oldukça yetenekli pek çok karikatürist var. Babamın hayatta olup da, karikatürün ne denli geliştiğini görmesini çok isterdim doğrusu... Walt Disney’in filmleri babamı çok etkilerdi ama ne yazık ki Amcabey’i çizgi film yapamadan gitti... Hastalandığı Teknik Üniversitedeki son konferansında projeksiyon gösterisi yapılmış ve o gün projeksiyonu kullanan kişi Süleyman Demirel’miş. Bilmiyorum ne kadar doğru bu ama o zamanlar talebeymiş Süleyman Demirel Teknik Üniversitede. Onunla karşılaştığımda keşke sorsaydım, hafızası güçlü bir insandır mutlaka hatırlardı...”
Cemal Nadir Güler, özellikle 2. Dünya Savaşı yıllarında dünyada olduğu kadar ülkemizde de yükselen Nazi hayranlığına, giderek artan Hitler Faşizmine de çizgileriyle karşı durmuş, savaşın tüm kötülüklerini çizgilerinde sıkça işleyerek bu açıdan da cesaretiyle döneminin pek çok çizerinden ayrılmıştır. Savaş döneminin yarattığı yeni zengin ve vurguncu tiplerini de çizdiği karikatürlerle eleştirmiş, savaşla beslenen asalakları cesur çizgileriyle ortaya dökmüştür.
Bakın zamanında onun öğrencisi olmuş, yitirdiğimiz bir başka usta, Nehar Tüblek’in onun için ne diyor: “ Eğer o olmasaydı, biz olmazdık. Türk halkına karikatür sanatını Cemal Nadir tanıttı, sevdirdi. Eğer ömrü vefa etseydi, bizim kuşağın yaptığı yenilikleri muhakkak ki o yapacaktı...”
Büyük ustayı ölümünün 60. yılında sevgiyle anıyor ve diyorum ki: “45’inde ölmüş olsa da Cemal Nadir Güler, bugün 105 yaşında ve hala biz karikatürcü dostlarıyla birlikte!.”
CİHAN DEMİRCİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder