Aydoğan Yavaşlı ile birlikte "Dikili Şenlikleri"ndeki söyleşimiz sırasında...
80’li yıllarda belediye başkanıyken Dikili’ye edebiyat, kültür ve sanat ağırlıklı ses getiren bir şenlik armağan eden ve bu şenliği görev süresince sürdüren belediye başkanı Osman Özgüven, 2003’te tekrar başkan seçildikten sonra 2004’ten başlayarak “DİKİLİ ŞENLİKLERİ”ne kaldığı yerden devam etmeye başlamıştı. Bugüne kadar çok arzu ettiğim halde bir türlü gidemediğim “Dikili Barış, Demokrasi ve Emek Şenlikleri”ne “son dakika golü” olarak katılmak kısmet oldu geçtiğimiz hafta sonunda. Doğrusu Dikili’ye gelişimdeki ilk izlenimler hiçte parlak olmadı pek çok yerde olduğu gibi... 29 Temmuz Cumartesi sabahı, sabah 8.30 civarında Varan otobüsünden sekiz buçuk saatlik bir yolculuk sonrasında indiğimde karşımda kimseleri bulamadım. Elimde valizlerle, o sahil kafesi senin, bu sahil kafesi senin dolaştım bir süre. Derken 2 saat kadar sonra belediyenin şenlikle ilgili yetkilileri beni, tahminen onuncu bardak çayımı içerken Levent Kafe’de buldular. Derken başlayan sıcak bir diyalog sonrasında konuk olarak kalacağımız Yalı Pansiyonun yolunu tuttuk. Etkinlik ortağım, Aydoğan Yavaşlı’nın da İzmir’den Dikili’ye gelmesiyle, kendimizi saat 16 civarında söyleşimizi gerçekleştireceğimiz sahil kafelerinden biri olan O4 Kafe’de bulduk. Dikili’deki bu etkinliğe son anda gelmemize katkı sağlayan İzmirli eski kitapçı Erol Sütçüoğlu dostumuz da yanımızdaydı. Zaten bir sonraki gün Dikili’nin biraz dışındaki Gülkent tatil sitesinde onun düzenlediği etkinliklere katılacaktık…
Dikili Belediye Başkanı Osman Özgüven de söyleşimizi izleyenler arasındaydı ve söyleşi sonunda bizlere bir şenlik belgesi sundu...
Fotoğrafta; bir gece konuk olduğumuz Yalı Pansiyonun resepsiyonunda Aydoğan Yavaşlı ile ben, pansiyon işletmecisi ve aynı zamanda Dikili'nin kültür-sanat gönüllülerinden Necati Sezer'le görülüyoruz...
Fotoğrafta Dikili belediyesinin balkonunda Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci ile solumda Belediyeden Behzat bey, sağımda ise gene Belediyenin gönüllü elemanlarından Emsal arkadaşımız...
"ÇOCUKLAR GELECEĞİMİZDİR" SÖYLEŞİSİ
“Çocuklar Geleceğimizdir” başlıklı söyleşimizde dinleyici olarak daha çok büyüklerin bulunması bize özgü bir çelişkiydi elbette. Sonuçta “Çocuklara” ayrılan bir hafta sonunun söyleşi konuklarıydık. Aydoğan Yavaşlı ile, çocuklarımızın günümüzde artık çocukluktan nasıl uzak yaşadıklarını, kısacası çocukluk yaşamanın “lüks” bir hale geldiğini örneklerle anlattık. Bakın Dikili Belediyesinin internet sitesinde bu söyleşinin haberini birlikte okuyalım:
CİHAN DEMİRCİ:
"ÇOCUKLAR MALZEMEDEN
ÇALINARAK YETİŞTİRİLİYOR..."
Yaşadığımız çağda çocuk olmak istemediğini söyleyen Ünlü gülmece yazarı Cihan Demirci, "Şimdiki çocuklar çocukluklarının farkında değiller" dedi. Çocuk kitapları yazarı Aydoğan Yavaşlı ise, çocuklarımızın kültür emperyalizmiyle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Dikili Barış Demokrasi ve Emek Şenlikleri'nin çocuklara ayrılan ikinci haftası panel ve gösterilerle devam ediyor. Çocuk Kitapları Yazarı Aydoğan Yavaşlı ve Gülmece Yazarı Cihan Demirci'nin konuşmacı olarak katıldığı "Çocuklar Geleceğimizdir" konulu panel hem çocuklardan hem de yetişkinlerden yoğun ilgi gördü. Akla ziyan bir ülkede çocuk olmanın çok kıymetli olduğunu söyleyen Cihan Demirci, bu ülkede en sağlıklı ve en kirletilmemiş kesimin çocuklar olduğunu belirtti. Ancak buna rağmen bu çağda çocuk olmak istemediğini anlatan Demirci, "Dikili'de öyle olduğunu sanmıyorum ama İstanbul gibi metropol şehirlerde çocukların hayatları çocukluktan çıkmış durumda. Hayatlarının sonuna kadar sınav peşinde koşarak bir ömrü tüketiyorlar. Çok iyi eğitim alsalar da hiçbir şey ifade etmeyecek. Çünkü yaşadığımız ülke buna müsait değil" dedi. Özellikle 1980 sonrasında çocukların kişiliksizleştirildiğini söyleyen Demirci, çocukların 'malzemeden çalınarak' yetiştirildiğini bu nedenle çocuk olduklarının farkında olmadıklarını ifade etti. Medyayı da eleştiren Demirci, bulunduğumuz noktaya gelmemizde medyanın önemli bir etkisi olduğunu söyledi. 19 yıldır yazdığı bir televizyon dizisini TV kanallarına kabul ettiremediğini anlatan Demirci, "Televizyonlar özellikle çocukları hedef alan pespaye programlar yayınlamayı tercih ediyorlar. Herşeyi film gibi izleyen, hayata katılmayan bir insanlar sürüsü haline getirildik" diye konuştu.
Çocukların kültür emperyalizmiyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Çocuk Kitapları Yazarı Aydoğan Yavaşlı ise, "Çocuklarımız ve gençlerimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin etkisi altındalar. ABD, 'göbeğinizi açın' diyor, açıyorlar, 'burnunuza halka takın' diyor, takıyorlar. Çocuklarımıza ulusal bilinç vermezseniz olup olacağı budur" dedi. Yavaşlı, çocukların geleceğe dair umutlarının da olmadığını, eğitim sisteminin de bunu körüklediğini vurguladı. (kaynak:http://www.izmir-dikili.bel.tr)
Evet, Dikili Belediyesinin sitesinde haber bu şekilde yer almış...Söyleşiyi sorularla tamamladıktan sonra, Dikili Şenliklerinde stand açan Etki Yayınevinin standına oturduk imza günü için. Gecemizi güzel bir balık restoranında, Liman Restoran'da levrek ve kırmızı şarap keyfiyle noktaladık...
30 Temmuz Pazar günü Gülkent Tatil Sitesinde gerçekleştirdiğimiz söyleşi ve imza gününde... Soldan sağa; 'burada ne oluyor' merakıyla gelen genç arkadaşımız Dilara, Aydoğan Yavaşlı, Bendeniz, bu etkinliği düzenleme cesaretini gösteren; Erol Sütçüoğlu ve Hasan Ali arkadaşımız...
GÜLKENT SİTESİNİN TARİHİNDE BİR İLK!
30 Temmuz Pazar günü, öğlen saatlerinde Erol Sütçüoğlu dostumuzun Gülkent Sitesi’ndeki evinde aldık soluğu. Sakin, dingin ama çok sıcak bir ortamın içine düştük Gülkent’te… 30 Temmuz Pazar günü, bu tatil sitesinin kafesine ulaştığımızda etrafta doğal olarak okeye dönen, tavla ve iskambil oynayan gençler doluydu. Sonuçta burası bir tatil sitesiydi. Masaların üzerine dizilen kitaplara başlangıçta pek bakan yoktu ama, küçük bir gruba yönelik olarak başladığımız söyleşide birden, ülkemize özgü sürprizlerden biri gerçekleşti. Sonuçta; kafedeki iki yazarın farkına varan genç arkadaşlardan da, daha orta yaşlı gruptan da giderek artan bir ilgi ve kitap imzasıyla karşılaştık… Bir tatil sitesi için hiçte beklenmeyecek bir hareketle noktalandı Gülkent’teki söyleşi ve imza günümüz… 31 Temmuz Pazartesi günü ise Efsane adlı kafede devam ettik imza günlerine…
Erol Sütçüoğlu, Gülkent'teki yazlık evinin bahçesine pek çok sebze-meyve ekmiş durumda ama bizi en çok etkileyen "Efe Rakı" ekimi oldu!.. Fotoğrafta iki adet ufak Efe Rakının bu anasonu verimli toprakta nasıl da serpildiğini ve içilecek hale geldiğini görüyorsunuz!..
Bu arada deniz sezonunu 30 Temmuz Pazar günü, adamı anında kendine getiren buz gibi bir deniz suyuyla Gülkent’te açmak kısmet oldu. Gülkent’teki yazlık evlerinde bizi iki gün boyunca içtenlikle misafir eden sevgili Erol Sütçüoğlu ve eşi Birsen hanıma, çocukları; Yiğit’le, Ceren’e buradan sevgilerimi iletiyorum, tabii son anda aramıza o ilginç adıyla katılan sevgili Yada’ya da…
Gene Gülkent'teki söyleşi ve imza gününden bir enstantane...
Dikili gerçekten de şirin ve sevimli bir ilçe... Mütevazı ve doğal havasıyla, o her gece televizyon haberlerinde karşımıza çıkan “Herşey Dahil” manyağı olmuş, çılgın tatil beldelerinden çok farklı… Bodrum’un, Marmaris’n 80’lerin başlarındaki henüz bozulmamış havasını gördüm sanki orada. Daha geniş bir zamanda tekrar gelmem gereken bir yer olarak, belleğime kaydettim ve İstanbul’un insanı kavuran damlarına geri döndüm, dam üstünde yaşayan bir "DAMDAKİ MİZAHÇI" olarak... Yeni yerler için damlardan gene uzaklaşacağım o günlerin özlemiyle...
Oturmuşum Dikili Belediyesinin balkonunda, arkamdaki manzarada gözüken Dikili limanı, şey pardon arkamda gözüken yer yazdığı şekliyle; "PORT OF DİKİLİ"...
BASINDA DİKİLİ ŞENLİĞİ SÖYLEŞİSİ
Dikili Şenliklerinde 29 Temmuz Cumartesi günü gerçekleştirdiğimiz söyleşi pek çok gazetede haber olarak yer aldı. Bunlardan ikisi; üstte Cumhuriyet- Kültür sayfasında, altta ise Milliyet-Ege ekinde söyleşi haberleri...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder