20 Mart 2006

DAMDAKİ MİZAHÇI YAZIYOR: Kartlar Vadisi’nde futbol!

Bulunduğum damdan aşağısı bir stadyum bugün... Hava açık, havada uçuşan küfürler havadan daha açık! Zemin futbol oynamaya müsait görünse de kimsenin ne futbol oynamaya, ne futbol seyretmeye ne de futbol maçı yönetmeye niyeti var gene!.. Seyirci-Futbolcu-Hakem’den oluşan “Futbol Şeytan Üçgeni” Kartlar Vadisindeki yerini almış, bir futbol savaşı daha başlamak üzere... Madem futbol denen güzelliği “savaş” vaziyetine çevirdik, o zaman bu işin de belli standartları olmalı dedim ve Damdaki Mizahçı Standartlar Enstitüsü Başkanı olarak şu yeni standartları getirdim:

1- Bir maç sırasında hakeme edilecek küfürlere de acilen standart getirilmelidir. Aile fertlerine küfür yasağı getirilmelidir. Maçtan önce hakemin bu konuda görüşü alınmalı ve; “Kimlere küfür edilmesi gerektiği” kendisine sorulmalıdır. Hakem bu noktada, arasının açık olduğu, sevmediği, nefret ettiği bazı yakınlarının-akrabalarının isimlerinin listesini yapabilir ve hakemin verdiği bu listedeki isimlere maç sırasında küfür edilebilir. Böylece hem seyirci rahatlamış olur, hem de hakemin rencide edilmesi engellenmiş olur. Hatta hakem bile bu küfürlere katılıp aynı kişilere ağzına geleni söyleyebilir

2- Bir orta hakemin ve ona bağlı olarak da tabii ki yan hakemlerin herhangi bir maçta vereceği yanlış kararların standart bir sayısı olmalıdır. Liglerimizin haline bakılacak olursa bu bir an önce uygulanması gereken bir standarttır. Zira Türk orta ve yan hakemliği orta yerde kalmış, yan çizen bir görüntü sergilemektedir. İşte bu nedenle bir orta hakem ve iki yan hakemin bir maçta en fazla 9 yanlış karar vermesi standartı getirilebilir. Hani penaltı için var olan 9 kusurlu hareketten yola çıkarak, gerçi sonra bu sayı 10 oldu ya, neyse biz 9 diyelim hakemlerimizin ayağı pardon düdüğü alışsın. Yani bir maçta dokuzdan fazla hata yaptığı saptanan bir hakemin derhal hakemlik standartı iptal edilmeli ve kendisine Standart Liege maçlarında top toplama görevi verilmelidir.

3- Hakemlerin kural hatası yapması ülkemiz liglerinde sanki bir adet haline gelmiştir. Eğer böyle bir adetimiz varsa bu adete sahip çıkmak toplumun vazifesi olmalıdır. Bu nedenle kural hatası TSE standartı haline getirilerek bir adet-gelenek-görenek statüsüne alınabilir. Tabii burada fanatik taraftarların, “Kural hatası bizim töremizdir” diyerek bir süre sonra kural hatası cinayetleri işlemeye başlama tehlikesi de var, bunu da unutmayalım!..

4- Bir maçta hakemin kafasına atılacak maddelere de bir standart getirmek artık şart olmuştur. Daha yumuşak maddeler atılması için seyirci teşvik edilmelidir. Örneğin stad girişlerinde hakeme atmak için “yastık” satılabilir. Hatta hakeme atılacak yastıklar kaza anlarında açılan hava yastıklarından da olabilir. Ayrıca her maçta koltukları söküp sahaya atan seyircileri(!) belediyeler yıkım ekiplerine alıp çalıştırabilirler.

5- Gol atan futbolcunun biraz fazla sevinç göstermesi rakip takımın taraftarlarını tahrik etmekte, olaylar çıkmaktadır. Bu yüzden gol atan futbolcu golü attıktan sonra gayet ağırbaşlı ve vakur bir şekilde, herhangi bir sevinç ifadesi olmadan, son derece ciddi bir duruş sergilemeli hatta ve hatta gol attığı için gidip hemen rakip takımdan özür dilemeli, onların acısını paylaşmalıdır!..

6- Futbol maçlarında sürekli olarak; “Ölmeye ölmeye ölmeye geldik” diye böğüren seyirciler arasından seçilen işsiz gençlerin bir an önce “Mezarlıklar Müdürlüğü”nde geçici personel olarak işe alınması sağlanmalıdır!.. Bu zat-ı ölümseverler, bu sayede en azından ölmüşlere hizmet eder, belki de ölmek için futbol maçına gitmenin ne denli anlamsız olduğunu fark ederler, belli mi olur?.. Dam üstünden gülekalın!..

(Alıntı: Damdaki Mizahçı / Cihan Demirci / Bizden Haberler Dergisi-Mart 2006 sayısı)

Hiç yorum yok: