26 Ocak 2011

ÖZEL KOÇ
LİSESİNDE
KARİKATÜR
ATÖLYESİ
Özel Koç Lisesi, DAMDAKİ MİZAHÇINIZ Cihan Demirci için gerçekten "özel" bir okul... Birbirinden sıcak kanlı öğretmenleri ve ilgili öğrencileriyle etkinliklerine katılmaktan keyif aldığım bir okul. 26 Ocak 2011 Çarşamba günü bu okula son beş yılda 3. kez konuk oldum. Tuzla'daki Özel Koç Lisesinin 20 yıldır düzenlediği "Kitap Fuarı" kapsamı içinde liseli öğrenci arkadaşlarla ikibuçuk saati bulan görsel sunumlu bir karikatür atölyesi gerçekleştirdim...
Karikatür Atölyesinin sonunda; Cihan Demirci etkinliğe katılan Banu Kıran, Rafiye Duru ve Nalan Şenalp öğretmenlerle ve liseli öğrenci arkadaşlarla birlikte... Atölyenin en ışık saçan çizgilerinin sahibi Kıvılcım arkadaşımızda en önde çömelmiş olan...

Banu Kıran, Nalan Şenalp, Cihan Demirci ve Su arkadaşımız...

26 Ocak 2011... Kar yağacağı söylenen ama karsız bir günde sabahın erken saatleri... Sevgili çizer dostum Semih Poroy'la birlikte Kadıköy'den bizi Özel Koç Lisesinin servisi alıyor... Tuzla civarında bulunan Özel Koç Lisesi ve ilköğretim okuluna doğru yola çıkıyoruz. Okula vardığımızda program gereği; Semih arkadaşım ilköğretim okuluna, bendeniz de lise kısmına geçiyorum. Türkçe-Edebiyat bölüm başkanı Rafiye Duru öğretmen karşılıyor lise binasında. Sonrasında Banu Kıran öğretmen geliyor. Uzun yıllardır tanıdığım sevgili Atila Ezer öğretmenle zaman sorunu nedeniyle azıcık konuşabiliyoruz.
Adını bilemediğim, dersleri ve etkinlikler yüzünden koşuşturmak durumundaki öğretmen arkadaşlarla biraz sohbetten sonra lise yıllarımın sevgili Tarih öğretmeni Nalan Şenalp çıkageliyor. Onunla tam 29 yıl sonra 2008 yılının Ocak ayında gene bu okulda ilk kez karşılaşmıştık. O gün bugündür o benim moral öğretmenim. :))) Onun gibi pozitif enerjisi muhteşem birini ara arada olsa görmek ömrünün son döneminde üstüste epeyce kötü yıllar geçirmiş epeyce üzüntüler yaşamış benim gibi birine her defasında moral kaynağı oluyor. Ondaki enerjinin, pozitif hayat bakışının sıkı bir hayranıyım ne de olsa. Sadece ben mi, çok iyi biliyorum ki; yıllardır okuttuğu yüzlerce öğrencinin de çoğu bu hayranlığın gönüllü üyesidir.

Cihan Demirci, karikatür atölyesine katılan liseli arkadaşlardan bir grupla...

İlk kez 2007, sonrasında 2008 yılında söyleşi ve imza günü için geldiğim Koç Lisesinde bu 3. etkinliğim. liseli arkadaşımız Su tarafından okunan özgeçmişten sonra 12.35 gibi başlayan "Karikatür Atölyesi"nde sınıfı dolduran liseli arkadaşlara "Karikatür ve Biz" başlıklı görsel sunumu gerçekleştirirken, kısaca karikatürün ne olduğunu anlatıyor, biraz tarihinden bahsederek, çizim örneklerine ve çizim çalışmalarına giriyorum. Öğrenci arkadaşlar, hatta öğretmen arkadaşlar istekli bir şekilde basit çizim çalışmalarına başlıyorlar. Saat 15'i geçerken yaklaşık iki buçuk saat süren atölye çalışmamızı noktalıyoruz. Bu çalışmada çizimlerini gösteren iki kız arkadaşımız çizgileriyle ışık veriyorlar. Onların ardından çizimlerini gördüğüm Kıvılcım arkadaşımız ise belli ki çok yetenekli ve ışık vermekten öteye bir yol almış... Sevgili Nalan ve Banu öğretmenler beni okul aracına kadar uğurlarken Özel Koç lisesinden bir kez daha keyifle ayrılıyorum...Teşekkürler Özel Koç Lisesi...

Karikatür Atölyesinin sonunda Cihan Demirci liseli dört öğrenciyle...

16 Ocak 2011

"TWİT" MANYAĞI
OLMUŞ TOPLUMA
BİR "DAMDAKİ
MİZAHÇI" BİLGİSİ
Medyanın da gazıyla bir süredir bir TWİTTER manyaklığı yaşanıyor... Artık ünlülerimiz her türlü durumlarını Twitter'da sayılı sözcüklerle "twit"liyorlar!.. Belleği balıklara seza bir topluma şunu anımsatmak isterim: 80'li yılların ortalarından sonra duvar yazısına benzeyen özdeyiş havasında yeni bir mizah tarzı başlatmıştık. DAMDAKİ MİZAHÇINIZ Cihan Demirci "Geyik Muhabbetleri" adını taktı bu yeni tarz mizaha. Metin Üstündağ arkadaşımız "Langadank" dedi. Bildiğim kadar, ardımızdan Vedat Özdemiroğlu sürdürdü biraz bu tarzı. İsim babası olduğum "Geyik Muhabbeti" toplumun babasının malı haline dönüşünce ben önce "Espirin" sonra da "Laforizma" sözcükleriyle bu tarz bir mizahı sürdürdüm. Bu sözcükler de sözcükte benim üretimimdir.
Bunlar gazete ve dergilerde birer köşe olarak da kalmadı, üçü de kitap oldu. İlk basımı 1990'da yapılan "Geyik Muhabbetleri" zamanında 24 baskı yaparak, korsan basımları hariç 50 bini aşan bir satışa da ulaşmıştır. Biz bunları yaparken bırakın interneti, bilgisayar bile yoktu. Çok genç olan ve yakın geçmişini bile bilmeyen bir nüfusa sahip olduğumuz için gördüğüm kadar bugün "Twitter" da sınırlı sayıda sözcüklerle "Twit" yazanlar bu yazdıklarının çok daha zekice olanlarının bir mizah tarzı olarak 80'li, 90'lı yıllarda fırtına gibi estiğini de bilmiyorlar, bilemiyorlar... Aslında bir kaç satırı geçmeyen bu tür bir mizahın bu ülkedeki ilk öncüsü yıllar önce "Bir Mizah Dehası Suavi Süalp" adlı kitapla hayatını yazdığım absürd mizahın devi Suavi Süalp'tir. Suavi Süalp ustamız aramızdan ayrılalı 30 yıl oluyor 2011'de.. Onun başlattığı "Seçme Saçma Sözler" adını taktığı bu kısa-vurucu mizah türünü Gırgır'da İsmet Çelik devam ettirdi bizlerden önce. Mizahçılar yaptıkları karambole giden insanlardır. Yeni sözcükler yaratırlar, yeni deyimler, yeni kavramlar üretirler ama en kısır edebiyatçının yaşadığı sahiplenmeyi bile görmezler. Onların ürettiklerine, yarattıklarına toplum anında sahip çıkar, toplumun ortak malı gibi olur mizahçının üretimi. O yüzden şimdilerde Twitter'da bir kaç "twit" yazıp, Facebook'ta felsefe parçaladığını zannedenlerin Osmanlı'ya baktıkları kadar çok daha yakın bir geçmişe bakmalarında yarar var... Daha 15-20 yıl öncesini anımsayan bir toplumun 500-600 yıl öncesinin hesabını sormaya kalkışması da tam bize özgü bir trajikomik durum ayrıca...:))))

03 Ocak 2011

Akdağ Saydut'un Cihan Demirci ile yaptığı röportaj Mizah ve Çizgi sitesinde yayınlandı...

“MİZAH, BENİM
BU AKLA ZİYAN
ÜLKEYE DAYANMA
GÜCÜM"

"Sevgili Cihan Demirci ile komşuyuz. Öksürsek duyulmaz, ama “bi koşuda” gidilecek mesafedir aradaki. Kimi zaman Bahariye’ye yürürken karşılarız, kimi zaman Moda Aile Çay Bahçesi’nde otururuz. Çoktan beridir de bir söyleşi yapalım diye konuşuyoruz. Birkaç aydan fazla bir süre önce sorular hazırlayıp gönderdim. Bahar ayları hareketli, yaz geldi geçti. Sonbahar, sonbaharın sonu, derken Aralık başında Milas’taki Turhan Selçuk Karikatürlü Ev’de on ikinci sergisini açtı Cihan. Neyse, kışın ortası mı demeli, ancak mahallemize gelebildik. Mahalle dediysek nerde o eski mahalleler. Ucundan kıyısından kemirilen, silüeti değişen bir İstanbul, o İstanbul’un bir mahallesi işte. Neyse konuştuk, gün belirledik… Ben sınav sorularımı (!) alıp Sevgili Cihan’ın evine doğru yollandım..." (Akdağ Saydut/ Aralık 2010)

AKDAĞ SAYDUT'UN CİHAN DEMİRCİ İLE GERÇEKLEŞTİRDİĞİ RÖPORTAJI OKUMAK İÇİN MİZAH VE ÇİZGİ SİTESİNİN LİNKİNE TIKLAYINIZ: