13 Aralık 2011

ÜÇ SEVGİLİ DOSTLA KEYİFLİ BİR KADIKÖY AKŞAMINDA...
Aslında kendimi pek de iyi hissetmediğim bir gündü 3 Aralık Cumartesi... Bir kaç gün sonra 5-6 günlük bir etkinlik yolculuğuna da çıkacaktım. Sağlık anlamında da, moral anlamında da keyifsizdim.. Adeta dökülüyordum... O yüzden, aynı gün Karikatürcüler Derneğinin genel kuruluna da gidememiştim... Tatsız bir şekilde uzanmış yatarken sevgili arkadaşım Semih Poroy aradı. Almanya'da yaşayan, sevdiğim yazar ağabeyim Habib Bektaş'ın ve eşi Müjgan ablanın İstanbul'da olduğunu, onlarla Kadıköy'e gelmek istediğini söyledi. Bir anda canlandım... En doğal ilaç olan "dostluktu" beni canlandıran... Bir kaç saat sonra; Habib-Müjgan Bektaş çifti ve Semih, Cumartesi günlerinin boğucu İstanbul trafiğinde Kadıköy'e zorlukla ulaştılar... Aralık ayı başlamıştı, aslında Kış'tı ama yazdan kalma bir günde, biz Kadıköy'deki meyhanede dışarda oturabildik, elekrtik sobasının ve daha da fazlası dostluk ateşinin yarattığı o güzelim sıcaklıkla... Uzun zamandır göremediğim iki sevgili dostla ve Semih'le çok keyifli bir rakı muhabbeti beni gene kendime getirmişti... Onları iskeleye kadar uğurlayıp yolcu ederken şunu düşündüm, damların yapayalnız mizahçısıydım aslında ama zamanında böylesi dostlar edinmiştim ve ben dostlarla edilen muhabbette kendine gelen, iyileşen biriydim, benim ilacım keyifli muhabbetti her dem, bir kez daha kanıtlanmıştı bu durum...

Hiç yorum yok: