02 Nisan 2008

CİHAN DEMİRCİ
ACIBADEM
İSTEK VAKFI
LİSESİNDEYDİ...
İstek Vakfının Acıbadem Lisesine bundan tam 11 yıl önce, 1997 yılında gitmiştim ...Tam 11 yıl sonra gene bir 1 NİSAN günü, MİZAH VE ŞAKA GÜNÜNDE, Acıbadem İstek Vakfı Lisesinde olmak varmış...

İstek Vakfı Acıbadem Lisesindeki söyleşim sonrasında pek çok okulda olmayan yoğunlukta bir imza günü yaşadım doğrusu...

Şakanın ve Mizahın günü olan 1 Nisan'da artık birbirine "şaka" bile yapmayan, son derece gergin, asabi bir toplum haline geldik son yıllarda. Bundan tam 11 yıl önce "Şaka ve Mizah Günü"ne katıldığım İstek Vakfı Acıbadem Okullarına, uzunca bir aradan sonra 1 Nisan 2008 Salı günü gitmek kısmet oldu. 11 yıl önce ki söyleşi de Yalvaç Ural ve Kandemir Konduk'la birlikte katılmıştım... Bu kez tek başımaydım... Bu yıl tam 16. kez yapılan "Geleneksel Acıbadem Kitap Fuarı" kapsamında, okulun salonunda liseli arkadaşlara bir söyleşi gerçekleştirdim. Bu yıl ana tema konusu: "İSTANBUL" olduğu için, bir İstanbullu olarak ben de İstanbul üzerine başladım konuşmaya ama bu konuşma yaşadığımız şu gergin dönemin de etkisiyle mizahın muhalif gücü, karikatür ve mizahın başına gelenler üzerine doğru gitti birden bire... Bu etkinliğe beni davet eden sevgili Serpil Ezer öğretmenle en son Hisar Vakfı Okularında birlikte olmuştuk. Serpil öğretmenim daha önce de Kalamış Lisesindeyen çağırmıştı beni. Acıbadem Lisesinin Türkçe Bölüm bakanı sevgili Berna Karaa öğretmenimiz de etkinlik boyunca beni yalnız bırakmadı, kendisine çok teşekkür ediyorum. İki ders saati süresine yayıldığı için zamanımız gayet yeterliydi yani MEF Okullarındaki gibi arkamızdan atlı kovalamadı Acıbadem'de. Okul gerçekten hoş bir sunum hazırlamış. Hem özgeçmişim, hem de karikatürlerimden örneklerin sergilendiği bir sunumla başladı etkinlik. Sonrasında "Ben Büyüyünce de Çocuk Olucam" adlı çocukluk anılarımı anlattığım anı kitabından "SİZE HALA İSTANBUL DİYEBİLİR MİYİM" başlıklı bölüm okundu öğrenci arkadaşlarla. Daha sonra sahneye davet edildim ve Çocukluğumun İstanbul'unu ve İstanbul'da İstanbullu olmanın yarattığı hüznü-yalnızlığı anlattım öğrenci arkadaşlara... Söyleşi sonrasında kitaplarımı imzalamak için masaya oturmamla liseli arkadaşlar kitap imzalatmak için gelmeye başladılar. Az önce salonda soru soramayan, sessiz kalan arkadaşlar burada açıldılar, her okulda yaşadığım gibi, gayet keyifli-akıllıca sorularla biryandan kitap imzalayıp, ayak üstü söyleştik pırıl pırıl arkadaşlarla... Öğretmenlerin de kitap imzalattığı ender okulardan biri oldu Acıbadem İstek Vakfı Lisesi... Berna Karaa öğretmenimiz son ana kadar ilgisini esirgemedi. Bu keyifli etkinlik için başta Serpil Ezer ve Berna Karaa öğretmen olmak üzere, herkese çok teşekkür ediyorum doğrusu... Okuldan saat 15 gibi eve döndüğümde aynı günün akşamı beni, Barış Manço Kültür Merkezindeki Aziz Nesin'i Anma Gecesi ve bu gecede yapacağım konuşma bekliyordu... Neyse ki sevdiğim bir aya girdik... Nisan...Mizahın ve Şakanın ayıdır... Tüm gerginliklere inat, mizahın insanı güzelleştiren ve insan yapan haliyle...

Söyleşinin bitiminde lseili arkadaşlara imza sırasında, bu etkinliğe katılmama öncülük eden sevgili Serpil Ezer öğretmen hemen arkamda görülüyor..

Acıbadem İstek Vakfı Lisesinde söyleşi sonrasında, yaklaşık 1.5 saat boyunca dalga dalga gelen öğrenci arkadaşlara kitap imzaladım... Bazı okullarda öğrencilerin artık kitaplara el bile sürmediğini düşünecek olursanız farkı daha iyi anlatmış olabilirim sanırım...

Gruplar halinde kitap imzalatmaya gelen liseli arkadaşlar tam "Türk" usülü bir şekilde giderek son anda açıldılar ve az önce salonda çıkmayan sorular bu imza sırasında en doğal haliyle çıkmış oldu...

Hiç yorum yok: