06 Nisan 2008

"BİR SICAK KAHKAHA"YI,
ALTAN ERBULAK'I ANDIK...
Sevgili "DAMDAKİ MİZAHÇI" dostları, Nisan ayının ilk haftası Damdaki Mizahçınız için çok yoğun bir şekilde geçti. Bu durum aslında her yıl aynıdır. Zira Nisan'ın ilk haftası MİZAH HAFTASIDIR bizim için... Karikatürcüler Derneği'nin, MİZAH HAFTASI kapsamında düzenlediği etkinliklerin ikinci günü olan 3 Nisan Perşembe günü de, karikatürcü, oyuncu, yazar, sunucu, şovmen kısacası çok yönlü bir usta ALTAN ERBULAK'ı belleklerde iz bırakacak kadar çok keyifli bir söyleşiyle andık.
Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci'nin yönettiği ve konuşmacı olarak katıldığı söyleşide karikatürcü İbrahim Tapa da konuşmacıydı. Ancak bu keyifli söyleşinin özel konukları Erbulak Ailesiydi. Altan Erbulak'ın eşi Füsun Erbulak, kızı Sevinç Erbulak ve hepimize sürpriz yaparak bu söyleşiye katılan oyuncu torunu Dağhan Külegeç, Altan Erbulak'ı salonu dolduran mizah dostlarına her yönüyle anlattılar...

Tarih: 3 Nisan 2008 Perşembe... İstanbul'da Saraçhane'de bulunan Karikatür ve Mizah Müzesi, "MİZAH HAFTASI" etkinlikleri kapsamında çok özel bir söyleşiye ev sahipliği yapıyor. Karikatürcüler Derneği başkanı Metin Peker'in yukarda gördüğünüz kısa açış konuşmasının ardından sözü Damdaki Mizahçınız Cihan Demirci aldı ve Altan Erbulak'ı ilk kez sahnede gördüğü 1972 yılından başladı onu anlatmaya... Bu yıl derneğe benim için özel anlamı olan bu söyleşiyi önerirken aslında yıllardır yapmaya çalıştığım ama çeşitli nedenlerle bir türlü gerçekleşemeyen bir söyleşi hayat bulmuş oldu... 1972'lerde onu ilk kez Kocamustafapaşadaki Çevre Tiyatrosunda, çocuk yaşta izlediğim "Yüzsüz Zühtü" adlı oyunla başladım dediğim gibi söze... Altan Erbulak'la nasıl tanıştığımı, birlikte çalıştığım o unutulmaz GÜM dönemini, ona olan hayranlığımı anlattım çeşitli anı ve anekdotlarla. Altan ağabeyin teknolojiye olan özel tutkusunu, sıcakkanlı halini, karikatürü su içer gibi kolayca çizmesini aktardım salonu dolduran çoğunluğu tanıdık dostlara... Hem komik, hem de güzel kadın karikatürü çizme konusundaki özel yeteneğinden de bahsettim elbet. Tiyatro oyunculuğundan, karikatürcülüğünden kalma çeşitli anılar aktardım... Derken İbrahim Tapa girdi söze. Onunla Gırgır-Fırt yıllarında birlikte çalışan Tapa, Altan Erbulak'tan kalan anıları paylaştı bizlerle, üstelik Altan Erbulak sıcaklığında bir dille konuşarak yaptı bunu. Sonra sözü onun sevgili eşi Füsun Erbulak aldı... Uzun yıllar 1 Mayıs günü, yani Altan Erbulak'ın ölüm yıldönümü geldiğinde evden pek çıkamadığını paylaştı izleyenlerle. Sonra eşinin özelliklerini, ne denli sevgi dolu bir insan olduğunu aktardı izleyenlere. Babasını, henüz 13 yaşındayken yitiren ve bugün onun yolundan gidip tiyatro oyuncusu olarak Şehir tiyatrolarında görev yapan kızı Sevinç Erbulak da, onun kızdığı anı, ya da sert bir baba olduğu anı pek anımsamıyordu. Sadece 13 yıllık bir döneme sığan babasının onda ne denli derin bir sevgi izi bıraktığı konuşmasından belli oluyordu. Şu aralar Kanal D'de Perşembe akşamları yayınlanan "Kavak Yelleri" adlı oldukça ilgi gören gençlik dizisinde başrolde oynayan torunu Dağhan Külegeç de ondan kendisine geçen teknoloji tutkusunu anlattı tüm sevimliliğiyle. Sevinçle birlikte yaptıkları şakalardan söz etti. Tüm konuşmacıların ortak kanısı, Altan ağabeydeki derin sevgi ve hoşgörüydü. Altan ağabey kimselere kolay kolay kızmayan, her şeyi sevgiyle, içtenlikle, en doğal haliyle çözmeye çalışan bir insandı sonuçta... Altan ağabeyin Norveç'te yaşadığı için aramızda olmayan büyük kızı Ayşe Erbulak Bang bizlerle değildi belki ama kalbi oradaydı bunu biliyoruz. Zira bilenler bilir, Ayşe, adeta "Yaşayan Altan Erbulak" tır o içten haliyle... 2 saati aşan bu söyleşinin sonunda bu söyleşi için özel olarak hazırladığım 15 dakikalık bir slayt gösterisini sundum izleyenlere... Altan ağabeye ait fotoğraflar, karikatürler, tiyatro sahnesi pozları, aile fotoğraflarından oluşan "BİR SICAK KAHKAHA" adlı slayt sunumu ile bu sıcak söyleşi noktalanmış oldu ve Altan Erbulak karikatür sergisinin açılışı yapıldı... Damdaki Mizahçı Cihan Demirci olarak; sayısız mesleğin erbabı olmuş, yaptığı her işin hakkını vermiş bu büyük ustaya, ölümünün 20. yılında sevgilerimi ve özlemlerimi iletiyorum bulunduğum dam üstünden...Onu ne kadar çok özlediğim bu söyleşiyle bir kez günışığına çıktı... Bu söyleşiye konuşmacı olarak katılmaları teklifimi mutlulukla kabul edip, müzeye gelen Füsun ablama, Sevinç ve Dağhan kardeşime ve de Tapa abime de ayrıca teşekkür ediyorum... Sahi bu arada Facebook denen internet çılgınlığında "ALTAN ERBULAK" için 2 ay kadar önce özel bir grup oluşturmuştum. O gruba kısa sürede 650'ye yakın Altan Erbulak hayranı üye olmuştu. Bu müthiş bir sayıydı aslında. Bu söyleşi için de beni cesaretlendiren bu durumdu. 3 Nisan Perşembe günü müzemizin o mütevazı, en fazla 50 kişi alan küçük salonunda ne yazık ki o grup yoluyla gelen sadece 2 Altan Erbulak dostu vardı... o iki dosta da Damdaki Mizahçıdan özel teşekkürler... İlginç olan, onca söyleşi yapıyoruz, bazen koyacak 3-5 poz fotoğraf bulmakta güçlük çekeriz. Kendisi de müthiş derecede bir teknoloji tutkunu olan ve bu ülkede her türlü kamera, fotoğraf makinesi, faks, bilgisayar gibi teknolojik aletleri ilk kullanan özel insanlardan biri olan Altan Erbulak söyleşisi sonrasında dostlardan o kadar çok fotoğraf geldi ki...Hangisini kullanacağımı şaşırdım... Bu durum da Altan ağabeye çok yakıştı doğrusu...Onların içinden seçtiklerimle, sözü burda noktalayıp fotoğraflara geçelim şimdi...
Altan Erbulak söyleşisine katılan 5 konuşmacı görülüyor...Soldan sağa; İbrahim Tapa, Cihan Demirci, Füsun Erbulak, Sevinç Erbulak ve Dağhan Külegeç...
Bizim Karikatür ve Mizah Müzesinde yaptığımız söyleşiler genelde çok sıcak (!) bir havada geçer. Bakın başkan Peker, konuşmacı Tapa'dan bir makas alıyor ve bizler kahkahalara boğulmuşuz o anda...
An geldi kahkahalara boğulduk bu söyleşi sırasında an geldi böyle dalıp gittik Altan abili o güzel günlere...
Müzemizin salonunu dolduranların ezici çoğunluğu gene karikatürcü dostlardı. İlk sırada; soldan sağa; Raşit Yakalı, Erdoğan Başol, Güngör Kabakçıoğlu, dernek başkanı Metin Peker ve Semih Poroy görülüyor...
Müzede son yılların en keyifli söyleşilerinden biri gerçekleşti diyebilirim. Hatta aile fertlerinden 3 kişi katıldığı için "birincisi" bile demek yerinde olur...
Bu tür etkinlikleri hiç kaçırmayan Güngör Kabakçıoğlu ağabeyimiz slayt gösterisi sırasında, ekranda beliren 1953'ten kalma bir anıya taşıdı bizleri...

Söyleşinin son bölümünde "BİR SICAK KAHKAHA" başlıklı slayt sunumunu gerçekleştirdim...
Altan Erbulak'ın yaşamını özetlemeye çalıştığım bu sunum da 100'e yakın slayt yer aldı... Altan Erbulak'ın karikatür örneklerinin yanı sıra, onu çizenler de vardı bu slayt sunumunda... Altan Erbulak tanıdığım ustalar arasında yetenek fazlası açısından hep bir numara olmuştur benim için... Son dönemde müzedeki söyleşilere gelmeye başlayan özel dostlarım var. Bunlardan Mustafa Kıran ve Tijen Güler, Altan Erbulak söyleşisinde de bizimleydiler. Mustafa Kıran (ayaktaki) dostumuz Altan abiden kalan sıcak bir anıyı aktardı bizlere. Hemen önünde karikatürcü arkadaşımız Mustafa Bilgin görülüyor... Şunu anladık ki, bu söyleşi Altan ağabey için bir başlangıç oldu. Biz bunun devamını onun doğum günü olan 11 KASIM'da başka bir mekanda getireceğiz, şimdiden bir kenara not edin bu tarihi... İbrahim Tapa o gün harikaydı...Birbirinden keyifli ve bizi hep gülümseten anılar aktardı Altan ağabeyden...Bu arada, Söyleşide bir anı olarak aktardığım "Fehimpaşa Konağı" adlı oyunda Altan ağabeyle aynı sahneyi paylaşmıştı laf aramızda... Söyleşinin son bölümüne yetişen bir isim de aramıza Almanya'lardan katılan karikatürcü arkadaşımız Erdoğan Karayel'di. Bu fotoğrafı makinesiyle kapıdan içeri girdiği anda masada söyleşiyi yönetmekte olan bendeniz çektim!:) Erdoğan Karayel arkadaşımız içeri girdiği anda Don Quichotte adlı uluslararası karikatür sitesi için fotoğraf çekmeye başlamıştı bile... Bu poz da benden...

Mizahta "usta" anlamında 4 ismin beni özellikle çok etkilediğinden bahsettim söyleşi sırasında. Bunlarda ikisi yazardı; Aziz Nesin ve Suavi Süalp... İkisi de çizerdi: Oğuz Aral ve ALTAN ERBULAK...
Salonu dolduranlar 2 saatlik söyleşinin nasıl geçtiğini anlamadıklarını belirttiler... Söyleşi öncesinde Karikatür ve Mizah Müzesinin bahçesindeyiz. Soldan sağa; karikatürcü Erdoğan Başol, Dağhan Külegeç, Cihan Demirci, Füsun Erbulak ve Sevinç Erbulak... Buradan Altan Erbulak'ın torunu Dağhan'ın babası sevgili Rıza Külegeç ağabeyime de, Bodrum'a sevgilerimi gönderiyorum... Kendisi zamanında Gırgır, Fırt, Hıbır gibi dergilerin kaligrafistiydi yani karikatür balonlarının o güzelim yazılarını yazardı... Söyleşi hem hafta içi, hem de 14 gibi pek de iyi olmayan bir saate denk geldi. Bu yüzden bazı dostlar yetişmek de ve gelmekte zorlandılar. Biz de zamanı biraz kaydırarak 14.30 gibi başladık, bu zamanı müzenin bahçesinde sohbet ederek değerlendirdik... Söyleşinin sonrasında müzenin sergi salonunda Altan Erbulak'ın karikatür sergisi açıldı. Bu sergi 20 Nisan 2008'e dek izlenebilir...

FOTOĞRAFLAR:
Akdağ Saydut-Birsen Apça-Gülçin Gülan-
Raşit Yakalı- Cihan Demirci

-----------------------------------------------------------
GÜNGÖR KABAKÇIOĞLU'NUN ARŞİVİNDEN 1953'TEN KALMA BİR ALTAN ERBULAK ANISI...

...Ve bu da söyleşiyi izleyen karikatürcü dostlardan Güngör KABAKÇIOĞLU'nun arşivinden bir özel fotoğraf... Maya Sanat Galerisinde çekilmiş. Yıl: 1953... Altan ağabey ve çizer dostları... Soldan sağa; Ferruh Doğan, Altan Erbulak, Selma Emiroğlu, Güngör Kabakçıoğlu ve Turhan Selçuk..

FÜSUN ERBULAK'LA
ÇİÇEK PASAJINDA...

Sevgili Füsun Erbulak ablamızla, etkinlik sonrası bir Çiçek Pasajı yaptık. Pasajın bizim için son yıllardaki gözde restoranı Sev İç'te oturduk... Dağhan dizi çekimi, Sevinç ise akşam tiyatro oyunu olduğu için bizimle olamadı. Ancak Sevinç'in avukat eşi Dalin Midyat bizlere katıldı. Fotoğrafta, sol tarafta uzaktan yakına; Cihan Demirci, Metin Peker, Akdağ Saydut. Sağ tarafta ise uzaktan yakına; Füsun Erbulak, Semih Poroy ve İbrahim Tapa görülüyor...

Son bir kaç yıldır Karikatürcüler Derneği yönetim kurulunda görev yapan Akdağ Saydut arkadaşımız, yoğun emekler veriyor derneğe... An geliyor, bu bloga, an geliyor Mizahhaber'e katkı sağlıyor, an geliyor derneğin sitesine, an geliyor kendi sitesi Mizah ve Çizgiye vakit bulmaya çalışıyor... Her yere yetişmeye çalışıyor tüm içtenliğiyle... Bakın burda da heyecanla anlatıyor gene... Eline, emeğine, beynine sağlık Akdağ dostum... Füsun Erbulak'ın onur konuğu olduğu gecenin sonunda günün daha doğrusu gecenin yorgunluğunu biz onunla bu fotoğrafla attık... Fotoğraflarda ve hayatta (!) pek gülemeyen biri olduğum için, şu kahveli anım benim için lükstür, ne de olsa DAMDAKİ MİZAHÇINIZ EPEYCE GÜLMÜŞ!!!!

Hiç yorum yok: