04 Mart 2008

İBRAHİM TAPA
İLE ÇİZGİLİ BİR
İSTANBUL TURU!

26 yıllık dostum, sevgili can ağabeyim, renkli insan, harbi karikatürcü İbrahim Tapa'dan son bir kaç aydan beri ses-soluk çıkmaz olmuştu. Meğerse eve kapanmış İstanbul'u en kalabalık haliyle çizer dururmuş...

Sevgili İbrahim Tapa ağabeyimle karikatür sergisinin hemen girişindeki İSTANBUL HATIRASI'nın önünde görülüyorum... (Tarih: 1 Mart 2008)

Şöyle bir düşündüm de, sanırım aslında ilk kez bundan tam 30 yıl önce 1978'de Gırgır'a karikatür götürmeye başladığım dönemde tanışmıştım İbrahim Tapa ile... Ama asıl dostluğumuz 1982 yılında birlikte çalışmaya başladığımız Güneş gazetesi macerası sırasında oluştu işin doğrusu... Yıl 1982'di... Yani bundan tam 26 yıl öncesi... Ortalık toz duman olmuştu Babıali denilen Cağaloğlu'nda... Çünkü yeni ve çok iddialı bir gazete çıkıyordu Babıali'de... GÜNEŞ'ti adı... Ortalıkta gezinen, gezinmeyen kim varsa, herkesi Nuh'un gemisi gibi içine dlduran acayip bir gazete...Transfer etmediği kimse kalmamıştı bu Güneş gazetesinin... Patronları bile 3 taneydi... Güneri Cıvaoğlu, Ahmet Kozanoğlu ve Ömer Çavuşoğlu... 3 "Oğlu"nun, müthiş bir gürültü kopararak çıkarttığı bu gazete, beni ve bir kaç mizahçı arkadaşımı da zaten işimizin bitmek üzere olduğu Ses dergisinden koparmıştı. Bizde bir nevi transfer olmuştuk Güneş gazetesine mizah ekibi olarak... Gazetenin binası insandan dolup taştığı ve zerre kadar yer kalmadığı için başta Spor servisi olmak üzere, bizim gibi servisleri binanın hemen karşısındaki bir pasajın içine aldılar. Orada sanırım 6 kadar masadan oluşan bir odamız oldu. Peki bu odada n'apıcaktınız derseniz onu da söyleyeyim. Güneş'e hafta sonları vereceği "GÖLGE" adlı bir mizah eki hazırlayacaktık. İşte bizi bu odaya toparlayan şefimiz, yönetmenimiz İbrahim Tapa ağabeyimizdi. O ekipten hala haberleştiğim, görüştüğüm isimler; Süleyman Özkonuk, Bülent Karaköse ve Edip Pınarlı... Geçenlerde Facebook'ta rastladığım Okan Kandemiroğlu'nu da saymalıyım. Sonra tabii gelip, giden iş getiren pek çok çizer-yazar... Biz tam 10 ay kadar bir süre bu eki hazırladık, hem de her türlü boyutta ve özellikte... 4-5 kez provası basıldı ama "GÖLGE" adlı bu ek bir türlü çıkmadı, çıkamadı... Bizi adeta fıtık etti...Yoksa ben şu çektiğim fıtık acılarını o yıllarda mı almıştım? Bu "Gölge" macerası sırasında yaşanan trajikomik ayrıntıları başka bir yazıda uzun uzun anlatırız. Ama diyeceğim şu ki, bu mizah eki hazırlama döneminde sağlam bir dostluğun temelleri atıldı sevgili İbrahim Tapa ağabeyimle ve tabii sevgili eşi Havva ablamla...

Tapa'nın "İstanbul Hatırası" önünde en soldan sırayla; İbrahim Tapa, Güngör Kabakçıoğlu, Erdoğan Bozok ve önde bendeniz Cihan Demirci.

Sonrasında yıllar yılları kovaladı ve bu dostluk perçinlendi adeta... Son 6 yıldır her Mayıs'ta birlikte 3-4 günlüğüne karikatür yarışması seçici kurulunda görev yapmak için gittiğimiz Alanya serüvenimizde en keyifli boyutlarına ulaştı dostluğumuz...Hep şunu derim bir kere adamın soyadı bile sanatçı olması için yeterlidir: TAPA...

İşte İbrahim Tapa, geçtiğimiz 25 Şubat'ta Maçka Sanat Galerisinde "İstanbul" karikatürleri sergisi açtı. Sergi İstanbul üzerine olunca tek bir açılış yeter mi? Yetmedi... Tapa, ikinci bir açılışı da 1 Mart 2008 Cumartesi günü yaptı. Bendeniz de bu ikinci açılışa yetişenlerden oldum çizer dostlarla... Tuval üzerine büyütülmüş, panoramik karikatürlerden oluşan bu ilginç serginin baş aktörü İSTANBUL adından da anlaşılacağı gibi...Sergide İstanbul hem insan malzemesi ve çeşitliliğiyle hem de mimari yapısıyla ön plana çıkıyor. İbrahim Tapa, deyim yerindeyse "Hatırası İstanbul olan çizgili bir yolculuğa çıkarıyor" bizleri... Kah Dolmabahçe sarayının önünde buluyoruz kendimizi, kah Boğazda, kah Galata kulesinin dibinde, kah İstanbu trafiğinin tam ortasında... Yoğun bir emek, yerinde renkli figürlerle zenginlik kazanmış, görülmesi gereken bir sergi bu... 12 Nisan'a dek Maçka Parkının kapısına dek gelen Eytam Caddesinde bulunan Maçka Sanat Galerisinde görülebilir.

İbrahim Tapa, sergisinin karikatür afişi önünde...
Tapa'nın İSTANBUL KADAR TAŞKIN SERGİSİ galerinin duvarlarına da taşıyor. Güngör Kabakçıoğlu ve Erdoğan Bozok'la bendeniz Tapa'nin insanları önünde. Çaktırmadan makas aldığım Cemil İpekçi mi, hayır olamaaaz!!!!! Sergiden bir Dolmabahçe Sarayı kapısı karikatürü.... Galata kulesi ve ötesi....

O da neeee?... Hem arkadan hem önden taciz anı mı bu? Eeee ne de olsa "İstanbul" karikatürleri sergisine yakışır yani bu manzara...

Hiç yorum yok: