25 Kasım 2006

YİTİRİŞİMİZİN
3. YILINDA
SEVGİLİ
CEM KENAN
ÖNGÜ...
Sevgili Cem Kenan Öngü'yü yitirdikten sonra çizdiğim iki Cem Kenan portresi...
“Damdaki Mizahçı”lığımız hüzünle- mizahın mücadelesi aslında. Mizahın olağanüstü gücüyle hüzne yenik düşmeme çabası bizimkisi… Ama hüzün mizahı fena halde yener oldu son yıllarda. Hem ne yenme, evire-çevire… Son birkaç yılım sayısız insan kaybıyla geçti… Başta annem olmak üzere, pek çok dostu, arkadaşı, ardı ardına yitirdim. Bu kayıpların gerçek dost ve arkadaş bulmanın giderek imkansız bir hale geldiği günümüzde olması içimdeki hüznü daha da artırıyor doğrusu... Sevgili çizer arkadaşım Cem Kenan Öngü’yü bundan 3 yıl önce 25 Kasım 2003’te yitirmiştik… Cem Kenan, geç bulup erken yitirdiğim gerçek dostlardandı. Eski Türk filmlerindeki, o bozulmamış, o harbi, o pırlanta insan tiplerinden biriydi sanki.

Ömrünün son 10 yılında yakın dostum olmuştu sevgili Cem Kenan… Giderek daha da sağlamlaşan, en ufak bir sorun yaşamamış içten bir dostluk Cem’in apar-topa gidişiyle yarım-yamalak kalakaldı öylece... Fazlasıyla hüzünlü bir mizahçı olarak, içimi çok burkan bir kayıptır Cem’in kaybı… Dam üstündeki o anlatılmaz yalnızlığımın biraz daha artışıdır onun gidişi…
Gözümün önüne, onun son yıllarında birlikte yaptığımız geziler, keyif dolu anlar geliyor. Semih, Ferit, Tayfun ve onunla birlikte dolaşmalarımız, kar kış kıyamette yapılan o çılgın Zonguldak-Devrek gezisi, Ortaköy buluşmaları, Beyoğlu geceleri, Ankara yolculukları, muhasebe bürosundaki sohbetlerimiz... Cem’in kulağımdan asla gitmeyen o bas-bariton sesi ve “Teh teh teh” diyişi… Keyifle söylediği o güzelim türküler…
Bana ilk gelişinde bir ev hediyesi getirmişti. Bu ipinden çekilince her tarafı oynayan tahta bir palyaço... Getirdiği günden beri salon kapımın üstünde asılı duruyor. Palyaçoya her baktığımda hem komik, hem de hüzün dolu anlar düşüyor aklıma… Çok erken yitirdiğim bir can dost için, anlatılması zor bir yutkunma sonrasında dolu dolu oluyor gözlerim…
Sevgili Cem Kenan, iyi ki seni tanımışım demekten başka bir teselli bulamıyorum. Seni 26 Kasım Pazar günü, Beyoğlu’nda Saygı ağabeyin meyhanesinde, can dostlarınla ve ailenle anmış olacağız bir kez daha… Belli ki, bu çukur ülkede, senin gibi “sahici” dostları, her geçen gün daha da fazlasıyla arayacağız… Sana, bende iz bırakan o güzel dostluğun ve arkadaşlığın için bir kez daha teşekkür ediyorum…

Çalışma masamın hemen kenarında duran bir portre karikatürüm.. Portre çizmeye apayrı bir tutkusu olan Sevgili Cem Kenan Öngü, portremi 25 Eylül 2000'de çizip bana hediye etmişti...

Karikatürcüler Derneği, Kasım ayı bülteninin kapağını sevgili Cem Kenan Öngü'ye ayırdı. Bültende onun yakın dostu Semih Poroy'un harika bir yazısı yer alıyor...

Hiç yorum yok: