01 Kasım 2006

SEMİH BALCIOĞLU
USTANIN ARDINDAN…

En üstteki fotoğrafta Zincirlikuyu Camiinden görüntüler... Ortadaki fotoğrafta; en solda bendeniz, Ercan Akyol, Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve İbrahim Ersaraç görülüyor. En altta ise ön planda; derneğimizin kurucularından çizer ağabeyimiz Ferit Öngören ve arka planda Cevat Çapan... Fotoğraflar için Karikatürcüler Derneği'ne ve Akdağ Saydut dosta teşekkürler...
Türk karikatürünün en önemli kilometre taşlarından biri olan Semih Balcıoğlu usta, 30 Ekim 2006 Pazartesi günü, yoğun bir yağmur altında Zincirlikuyu’da defnedildi. Zincirlikuyu Mezarlığının içinde yer alan ama o mezarlığın büyüklüğüne yakışmayacak kadar küçük bir avluya sahip olan camide pek çok karikatürcü, gazeteci, yazar tanıdıkla-dostla birarada olduk. Pek çok meslektaş, son yıllarda sadece cenazelerde karşılaşma durumunda kalmaktan dolayı daha da bir buruktu açıkçası... Üstte Canol Kocagöz ile bendeniz Cihan Demirci, alttaki fotoğrafta ise karikatürcü dostlardan oluşan bir grup görülüyor... Bir grup arkadaş daha sonra Beyoğlu’na, Nevizade Sokağına attık kendimizi. Semih ağabeyi yakından tanımış dostlarla, ona yakışan bir şekilde andık onu İmroz meyhanesinde. O gün İmroz’da aramıza zaman zaman Semih ağabeyin o ekolu kahkahaları düştü, kulağımıza bir yerlerden “Şekerim” fısıltıları geldi, onun anlatmaya fırsat bulamadığı fıkraları düşündük, zaman zaman içimizden bazıları fıkralarla andı onu. Onunla ilgili anekdotları sıraladık arka arkaya…Bizim için ne büyük zenginlikti bunlar… 12 kişilik gruptan daha sonra Kamil Masaracı, Ercan Akyol, Ferit Avcı, Atay Sözer ve sevgili Dilek Akıskalı ile birlikte Cezayir Sokağına düştü yolumuz. Vedat Sakman’ın mekanında sürdürdük Semih abi, karikatür ve mizah üzerine sohbetimizi. İçimiz buruktu. Ne anlatırsak anlatalım onun gibi atamıyorduk kahkahaları… O gün bir kez daha şunu gördüm ki, mizah ve karikatür bizlerin herşeyi…İyi ki mizah, iyi ki karikatür var, biz ona çok şey borçluyuz…
İMROZ'DAN ANILARA YOLCULUK!
Nevizade'de İmroz Meyhanesinde Semih Balcıoğlu ile yolu kesişmiş çizer dostlarla... Kadro şöyle: sırasıyla: Ferit Avcı, Atay Sözer, Cihan Demirci, Mümtaz Arıkan, Yılan Nuri , Canol Kacagöz, Sema Ündeğer, Ercan Akyol, Kamil Masaracı ve Ragıp Zarakolu...
Hava 3 gündür durmaksızın yağıyor... Giderek daha da kısa kesen az buçuk bir sonbahar kendini gene bir sele kaptırıp, erkenden sahaya girecek olan kışa yol veriyor sanki. Havada fazlasıyla hüzün... Az önce evde, Semih ağabeyle 1999’da Teşvikiye’deki evinde yaptığım uzun söyleşinin kasetini yıllar sonra bir kez daha dinliyordum ki, şu cümlelere denk geldim. Suavi Sualp üzerine konuştuğumuz bölümde Semih ağabeye, Suavi Baba’nın mezarından bahsediyorum, o da bana “Nerdeymiş mezarı” diye soruyor, “Zincirlikuyu” diyorum, “Öyle mi?” diye yanıt veriyor… Sonra bir sessizlik oluyor. Tabii insan bir tuhaf oluyor, bu sözleri duyunca. Çünkü şimdi Semih ağabey de Zincirlikuyu’da… Zincirlikuyu’da o gün amansız bir yağmur vardı ve biz Semih abinin mezarına doğru yürürken, gittiğimiz yol tanıdık geldi hepimize, sonra uyandık ki, Oğuz abinin mezarının yolundan geçiyorduk… O an bir kez daha aklıma düştü, mizah açısından ne zengin bir mezarlıktır şu Zincirlikuyu… İlk anda aklıma geldiği kadar; Cemal Nadir de, Suavi Sualp de, Altan Erbulak da, Ali Ulvi de, Tekin Aral da, Oğuz Aral da ve şimdi Semih Balcıoğlu da orada yatıyordu, daha nice çizer-yazar usta, meslektaş, dost…

Hiç yorum yok: